Üçüncü köprü için daha iyi tanıtım olamazdı

Akla ister istemez Philippe Petit geliyor. Hani yakın zamanda hayat hikayesini film olarak da izlediğimiz, 1974 yılında İkiz Kuleler arasına gerdiği çelik ip üzerinde yürüdükten sonra meşhur olmuş ve yüzyılın en artistik suçunu işlemiş Fransız cambaz.

Haberin Devamı

Akla ister istemez Philippe Petit geliyor.
Hani yakın zamanda hayat hikayesini film olarak da izlediğimiz, 1974 yılında İkiz Kuleler arasına gerdiği çelik ip üzerinde yürüdükten sonra meşhur olmuş ve yüzyılın en artistik suçunu işlemiş Fransız cambaz. 
Üçüncü köprünün 350 metre yüksekliğindeki vincine çıplak elle tırmanan Pavel Smirnov ve Özcan İpar da bizim cambazlarımız işte:
Selfie cambazları!
Doğrusu, onlar da en az Petit kadar acayip cesaret gerektiren bir iş yapmış. 
Birkaç gündür hayranlıkla çektikleri tırmanış videosunu izliyorum.
Tek kelimeyle şahaneler, ilham vericiler...
Köprüye ellerini kollarını sallayarak girmeleri, yetmedi en tepeye kadar çıkmaları berbat bir güvenlik zaafı tabii.
Karayolları’nın, “Seçimden önceki gece çıkmışlar, bütün çalışanlar evine gitmişti, napalım?” şeklindeki çaresiz açıklaması da öyle...
Ama bir yandan bu iki fırlama arkadaş üçüncü köprüye dair çok iyi bir tanıtım yapmış oldu. 
Karayolları öpsün başına koysun!

Haberin Devamı

Üçüncü köprü için daha iyi tanıtım olamazdı


YAMAKASİ’Yİ İZLEYİN

Bu arada Pavel ve Özcan bu tırmanışı parkour sporuna dikkat çekmek için yaptıklarını söylemiş. 
Parkour, Fransa’da doğmuş bir şehir sporu. 
Hakkındaki videoları izleyince görüyorsunuz, şehrin her yeri parkour’cular için bir antrenman alanı. 
Hoplayıp zıplayarak aşıyorlar her yeri. 
Vücudu en etkin haliyle kullanmaya çalışıyorlar.
Konuyla ilgili harika bir film de var, Yamakasi.
Mutlaka izleyin derim...

Celal Şengör hakkında ortaya karışık

“Dışkı”lı demeci fenaydı, kabul edilemezdi, insanlık dışıydı, “Yuh!” dedirten türdendi. 
Ama o demeç ve Kenan Evren hakkındaki düşüncelerini filan bir kenara koyarsak Celal Şengör hayli nev-i şahsına münhasır bir karaktermiş. 
1981’den bu yana halkın arasına hiç karışmadığını söylemesiyle...
Ne otobüse bindiğini ne de alışveriş yaptığını itiraf etmesiyle...
Müzik dinlemek için sadece Viyana’ya gittiğinin altını çizmesiyle...
Evet, fazlasıyla üstten bakan...
Evet, fazlasıyla über elit...
Evet, fazlasıyla gıcık...
Ama kendine has, sürüden ayrı, tam film karakteri olacak biriymiş Şengör. 
Keşke Şahan Gökbakar, Recep İvedik serisinde bir karşı karakter olarak kendisini filmde yer almaya ikna etse...
Ortalık yıkılırdı. 
NOT: Armağan Çağlayan, Şengör röportajıyla pek yıldızlı bir iş çıkardı, onu da es geçmeyelim.

Haberin Devamı

Bedük’ün “Oynayalım”ını sevdim

Hem Türk işi hem funk, hatta biraz Daft Punk (Get Lucky güzelim Get Lucky)...
Hem eğlenceli hem dans etmelik... Hem cool hem fantastik! Yani tam bize özgü şık bir karışım...
Bedük’ün Oynayalım adlı yeni şarkısını gerçekten çok sevdim. 
Klibinde oynayan köçekler de kaşıklı folklör ekibi de, Bedük’ün klip sonunda aralarına katılması da şahane. 
Son zamanlarda gördüğüm en farklı işlerden biri...

Demet ve Okan şov başlasın!

Big Brother başlıyormuş. Geçiniz onu, sıkıcı. 
Açıkçası Demet Akalın-Okan Kurt çiftinin hayatı reality şov olsa daha ilginç olurdu. 
Zaten Demet, Instagram hesabından gayet doğal bir şekilde anbean paylaşıyor yaşadıklarını. 
Hadımköy’deki yeni evlerinden de bahsediyor, Okan’ın gece çıktığı halı saha maçında sakatlanmasından da...
Bence bu ikili böyle bir şova hazır!

Yazarın Tüm Yazıları