‘Like’ depresyonu için filtreniz var mı?

Aşırı like, çok takipçi ve filtreli güzel kareler depresyona yol açar mı?

Haberin Devamı

Avustralyalı sosyal medya fenomeni 18 yaşındaki Essena O’Neill sayesinde gördük ki, açabiliyormuş!
Çünkü instagram’da 612 bin, YouTube’da 260 bin takipçisi olan O’Neill, “Gerçek yaşam bu değil” diyerek sosyal medyayı terk etti.
Sürekli ağlayarak konuştuğu videolu açıklaması doğrusu ilginç.
“Genç kızlığım sosyal medyada geçti” diyor O’Neill.
Ayrıca: “Sosyal onaya, statüye bağımlı hale gelmek beni tüketti.”
Instagram’da sürekli mükemmel fotoğrafı kurgulamak da O’Neill’ı bitiren şeylerden biriymiş.
Kimileri bu videolu açıklamanın bir pazarlama taktiği olduğunu söylese de, O’Neill’ın söyledikleri üzerinde düşünülesi.
Gerçekten sosyal medya, özellikle de Instagram hep en güzele, en kusursuz olana odaklı.
Ve bir fenomenin gün içinde en az üç kare paylaştığını düşünürseniz, berbat bir tempo bu.
İnsan hakikaten bir süre sonra delirebilir.
Hele bir de kendi bedenini çok fazla paylaşan bir fenomense, tıpkı O’Neill gibi tükenmişlik sendromuna yakalanabilir.
Peki ama ne yapmalı?
Aslında takipçinin kollarına, yani like’larına kendini o kadar bırakmamalı.
“Böylesi fazla like alıyor” diye coşup içinden gelmeyen kareleri paylaşmak zorunda kalmamalı.
Kısacası, yapılan paylaşımın içeriğine takipçinin beğenileri yön vermemeli.
Misal: Deniz Akkaya’nın Instagram’daki fotoğrafına bir takipçisi “Şaşı çıkmışsınız, eski haliniz daha güzeldi” diye yazmış.
Akkaya da yorumu yazan takipçinin hesabına girip fotoğraflarından birini kopyalamış ve kendi hesabından paylaşmış.
“Sayfamda güzelliğini paylaşmakta sakınca görmediğim hanımefendi...” diyerek.
Hayli göze göz, dişe diş hayli Kill Bill bir intikam olmuş, ama Akkaya’ya hak vermedim değil.
Çünkü iki seçenek var.
Ya takipçilere hep iyi görünerek çok like/aşırı övgü almak.
Ya da kafana göre takılmak.
Takipçinin ne dediğini umursamamak.
Yoksa ister 10 kişi takipçimiz olsun ister 100 bin, yakın gelecekte hepimiz like depresyonundan muzdarip olacağız.
O zaman hiçbirimizin ruhunu o güzelim filtreler de kurtaramayacak.

Haberin Devamı


İstanbul Popüler Mekan Top 10
(31 Ekim-7 Kasım tarihleri arasında)

Haberin Devamı

1- Mitte / Karaköy (1)
En meşhur lafları “Yerimiz yok”. Skinny kokteylleri muhteşem. Tek handikapları 12-15 kişilik masalara fazla yer vermeleri.
2- Mükellef / Karaköy (4)
Bir modern meyhanenin sürekli popüler olması zordur, Mükellef bunu başarmış görünüyor.
3- Cecconi’s / Tepebaşı (2)
Sanki bahçenin açık olduğu geceler daha iyiydiler.
4- Morini / Zorlu (8)
H&M davetinden çıkan tüm kadınlar hafta içi orayı mesken tutmuştu.
5- Sahrap Pera / Tepebaşı (-)
Sahrap Soysal’ın elinden çıkma leziz yemekler...
6- Pizza Emirgan / Emirgan (5)
Geç saat eğlencenin hâlâ en iyi adresi...
7- Goya / Karaköy (3)
İyi müzik ama ortaya karışık bir kitle...
8- Fenix / Etiler (7)
Hâlâ Etiler’in en şık barına sahip...
9- Klein / Harbiye (-)
Meğer büyük gece kulübüne hasret kalınmış...
10- Saigon / Tepebaşı (6)
Tepebaşı’nın Uzakdoğulu’su...

Yazarın Tüm Yazıları