Konsoloslar bir yıldır konserlerine uğramıyor

Pazar günü öğleden sonra 15.00 civarı.

Haberin Devamı

Fazıl Say’ın Salzburg konseri salonun alkışlarıyla başlıyor.
Say’dan arka arkaya üç adet piyano sonatı dinliyoruz.
15 dakika aradan sonra iki tane daha.
Salzburg’taki Mozart Haftası nedeniyle sonatların hepsi Mozart’tan...
Ve hepsi zor, hata kabul etmeyen eserler.
Konser sonrası, kaldığı otelin barında buluştuğumuzda zaten bunu özellikle vurguluyor Say:
“Başka bestecileri çalarken küçük bir hata anlaşılmayabilir ama Mozart’ınkilerde tek bir hata dahi herkes tarafından duyulur, hissedilir.”
Mozart demişken, biraz onunla ilgili konuşmadan olmaz tabii.
Say, nehrin karşı yakasında bulunan, Mozart’ın doğduğu evi işaret ederek şöyle diyor:
“Son yıllarda onun eserlerinin ardındaki şeyi çok düşünmeye başladım. O evde neler yaşandığı çok önemli. 600 küsur eser üretmesi bir kaçışın sonucu olabilir diye düşünüyorum.”

HAYALİ BİR PİYANO ÇALAR GİBİ


Fazıl Say’la konuşurken ister istemez parmaklarına kayıyor gözüm.
Sürekli hareket halindeler.
Sanki masanın üstünde bir piyano var ve parmakları o hayali piyanoyu arada bir yoklayıp çalıyor gibi...

HAKLI SİTEM

Say’ın aynı şehirde bugün bir konseri daha var.
Sonra İstanbul’a dönüyor, ardından yine yurtdışı konserlerine devam edecek.
Yılın büyük bölümünü bu şekilde konserlerle geçiriyor Say.
Kolay bir hayat değil.
Sürekli konsere çıkmak, o konstrasyonu her seferinde sağlamak, sana hali hazırda hayran olan dinleyicinin yeniden ve yeniden beğenisini kazanmak, dahası sürekli şehir/otel değiştirmek...
Kolay olmadığı gibi, ister istemez yalnız da bir hayat.
Belki de bu yüzden şu haklı sitemi ediyor Fazıl Say:
“Yurtdışı konserlerime eskiden Türk konsolosları mutlaka gelirdi. Ama son bir yıldır hiç gelmiyorlar. Onun konserlerine gitmeyin mi denildi, artık orasını bilmiyorum. Ama şu ortamı paylaşmanın nesi kötü olabilir ki?”

CARPE DIEM’E GİDELİM!

Bu arada Say’ın enerjisine şaşırmıyor değilim.
İki saat boyunca çalmış, hiç dinlenmeden bizimle sohbet etmiş ve ardından şu teklifi yapıyor:
“Hadi Carpe Diem’e gidelim. Buranın en güzel barıdır.”
Gidiyoruz. Mozart’ın şerefine kadehleri kaldırıyoruz.
Say’ın parmakları ise hâlâ piyano çalar gibi, hareketli.
Kim bilir içinden o an hangi notalar geçiyor...

Haberin Devamı

Popüler kültürün an itibariyle özeti

Haberin Devamı

Evlilik yarışmalarında “Evin, araban var mı?” diye soran yaşlı teyzelerin yerini tarz yarışmalarındaki “O ayakkabıyla pazara bile gidemezsin sen kızım” diyen yırtıcı kızlar aldı.
*Salon bulamayan Oscar adayı filmlerin yerini “Filmimi beğenmeyenler tez tespit edile” diyen padişah tavırlı yapımcıların filmleri aldı.

Yazarın Tüm Yazıları