İtalya’dan Fransa’ya bir motosiklet macerası

An itibariyle taze taze durum raporu veriyorum: Bir Harley Davidson üzerindeyim ve yola Portofino’dan çıktım. Hedef, St.Tropez’ye kadar 340 kilometrelik yolu katetmek. Ve çok çok az kaldı! Peki neden? Dahası kimlerleyim? Bu motosiklet turu da nereden çıktı? Açıklıyorum, gaza basarak!

Haberin Devamı

İtalya’dan Fransa’ya bir motosiklet macerası

Bu yazıyı bir öğle vakti, Monte Carlo’daki Café de Paris brasserie’sinden yazıyorum. İçeridekiler gayet şık insanlar.
Öyle tatlı öyle aristokrat yemeklerini yiyorlar ki, bana ters ters bakmalarını anlayabiliyorum.
Çünkü saçım başım dağınık, ter içindeyim, hatta kokmuş da olabilirim!
Motosiklet kaskımı bir yere attım, ceketi bir başka yere.
Serseriyim ben, mazeretim var: Çünkü yoldan geldim!
Çok rüzgar yedim, nefis yerler gördüm ve hayallere daldım. Yani aslında bu şık brasserie’ye hiç uygun değilim.
Ama zaten kimin umurunda?
Az sonra buradan da gideceğim. Daha yol bitmedi!
Peki ama ne yapıyorum, nereye gidiyorum böyle?
Durun anlatıyorum işte, sakin olun...

Haberin Devamı

İtalya’dan Fransa’ya bir motosiklet macerası

GELİRİM, AMA BİR ŞARTLA...


Tüm dünyadaki Harley Davidson sahiplerinin aynı çatı altında toplandığı bir kulüp var, İngilizce kısaltması HOG.
İşte HOG’un İstanbul ayağı başkanı Mustafa Serez bundan iki ay önce bana dedi ki, “Mayısta St. Tropez’de Harley Davidson Festivali var.
Biz Harley’lerle İstanbul’dan yola çıkacağız, bir hafta yollardayız. Gelir misin? Sen direkt oraya uçarsın.”
Motosiklet meraklısı değilim, dahası araba bile kullanmıyorum. Ama arada böyle farklı deneyimler yazıyorum ya (yok havalimanında beş gün, yok karavanda dokuz gün) ondan sormuş Mustafa Serez.
“Tamam” dedim, “Gelirim, ama bir şartla! Rotanın bir ayağına katılmak istiyorum.”
“Peki” dedi Mustafa Serez ve bana tüm yol rotasını sundu.
19 kişilik HOG İstanbul ekibinin Yunanistan sonrası feribotla İtalya’ya geçeceğini, oradan da kıyı şeridini ya da otobanı takip ederek St. Tropez’ye ulaşacağını söyledi.
Ve işte perşembe günü HOG İstanbul’cuları Portofino’da yakaladım!
Bindim Mustafa Serez’in Harley’inin arkasına, yaklaşık 200 kilometre sonrasında da işte burada, Monte Carlo’dayım.
Dediğim gibi daha yolum(uz) var.
Peki buraya kadar bir motosiklet cahili olarak neler öğrendim?

İtalya’dan Fransa’ya bir motosiklet macerası

NELER ÖĞRENDİM?

* 19 kişilik ekibin fermuar düzeni denilen bir çizgide, peş peşe yol boyunca ilerlediğini, böylece birbirlerini kaybetmediklerini...
* Motosikletçinin her daim en ileriye bakmak zorunda olduğunu, bir anda durması mümkün olmadığı için bunun hayati gerekliliğini...
* Bir süre sonra kuyruk sokumunun ağrımaya başladığını...
* Bacakların tutulma ihtimali olduğunu...
* Keskin rüzgarın hem zevkli hem de kimi zaman ızdırap verici olabileceğini...
* Motosikletle yolda seyrederken hayal kurmanın arabadakinden çok daha farklı ve zengin içerikli/manzaralı olduğunu...
* Motosiklet üzerinde olmanın insanı sürekli acıktırdığını...
* İtalya’daki benzin istasyonlarında bizdeki gibi market olmadığını... Bir suya bile muhtaç olunacak duruma gelindiğini...
* Ayrıca İtalyanların bizim şoförler gibi motosikletçilerden pek hoşlanmadığını... Zırt pırt motor konvoyunun içine dalıp kornaya basarak terör estirmekte sakınca görmediklerini...

İtalya’dan Fransa’ya bir motosiklet macerası

KADINLAR DA VAR

Bu arada HOG İstanbul ekibinde sadece erkekler yok.
Kadınlar da var. Kimi kocasına kimi de sevgilisine eşlik etmek için gelmiş.
Üç evli çiftimiz var, bir de sevgili olan...
En ‘deli’miz ise Ali! Daha ben motosiklete binmeden evvel geçirdiği kazayı anlattı sağ olsun. Beyni zedelenmiş, o günden beri sabah olmadan uyuyamıyormuş, ama nafile motor aşkını hiçbir şeye değişmemiş. Hatta Harley’in bayisi olmuş yakın zamanda.
Ah bir de Mehmet abimiz var. 63 yaşında. 40 yılı aşkındır motosiklet tutkunu. Harley’inin üzerinde Mevlana çizimleri var. Normalde gördüğüm rock’n roll esintili desenlerin aksine onunki başkaydı yani...

Haberin Devamı

İtalya’dan Fransa’ya bir motosiklet macerası

“NE TARAFTAN GİTTİLER GÖRDÜN MÜ?”

Ve tabii ki Mustafa Serez. Dediğim gibi ben onun Harley’ine bindim. İlk dakikalarda, “İyi misin, bir şikayetin var mı?” dedi, “Yok” dedim, “Gayet iyiyim”.
Birkaç saat sonra itiraf ettim ama, “Evet, galiba bacaklarım tutuldu”.
Ve hiç sigara bağımlısı filan değilken iki-üç tane sigara yaktım molalarda Mustafa’yla birlikte...
Mustafa’nın mesleği de medyayla ilintili. Yerli TV kanallarının yurtdışı yayılımıyla ilgilenen bir şirketi var.
Bir ara önümüzdeki ekibi kaybettik Mustafa’yla.
Bana sordu, “Ne taraftan gittiler, gördün mü?” diye.
Ben tabii o sırada hayallere filan daldığımdan, “Bilmem, hiç bakmadım” diye yanıt verdim kötü bir co-pilot olarak!

İtalya’dan Fransa’ya bir motosiklet macerası

AH MARLON AH!

Aslında her şeyin sorumlusu Marlon Brando.
Onun “The Wild One” adlı o kült filmini ve o filmin motosikletli açılış sahnesini anımsayın.
Olmadı, bulun izleyin bir yerden. Nefis bir sahne.
Brando’nun oradaki hali tavrı, kasabaya tüm motosikletçilerle birlikte havalı bir şekilde girmesi galiba en büyük hayalimdi bilinçaltı tünellerimde.
HOG İstanbul sayesinde bunu da gerçekleştirmiş oldum.

İtalya’dan Fransa’ya bir motosiklet macerası

Yazarın Tüm Yazıları