Cem Yılmaz’ın Whiplash performansı

İstanbul’un gece hayatı bazen fena halde kötü, sıkıcı, eğlencesiz bazen de inanılmaz sürprizli olabiliyor.

Haberin Devamı

Bakınız çarşamba gecesi de öyle sürprizli bir geceydi.
Pizza Emirgan’ın kutu kutu pense sahnesinde şu isimler vardı.
Davulda Cem Yılmaz...
Vokalde Hande Yener...
Back vokalde Bora Uzer...
Arada bir mikrofonu kapan Ozan Güven...
Cem Yılmaz, “Whiplash performansı yapıyoruz burada” diyerek durumunu ti’ye aldı.
Hande Yener eski TRT programlarında sıkça kullanılan o tabirle potbori yaptı, yani arka arkaya şarkılarından bir tutam söyleyip mekandakileri mest etti.
Sonra da Volga Tamöz’ün albümünde yer alan yeni şarkısı Sebastian’ı ilk kez seslendirdi.
Bu ekip sahneden inince ise Bora Uzer kaldığı yerden performansına devam etti.
Bu arada Bora’nın Brooklyn’li grup Stimulus’la kurduğu Analog People’ın ilk single’ı Love Hangover nefis, bir ara dinleyin derim.

Haberin Devamı

O filmden iki şey

Bir Varmış Bir Yokmuş filmini izlerken en çok şu iki şeye bayıldım:
BİR, Melisa Sözen’in nefis oyunculuğuna... Aşkından deliren, kendini feda etmelere doyamayan şehirli kadın karakterini öyle bir oynamış ki Melisa Sözen, akıllara kazıyor neredeyse her bulunduğu sahneyi.
İKİ, Mert Fırat’ın sesine... Filmde bir rock şarkıcısını oynayan Mert Fırat şarkıları gayet iyi söylemiş. Tabii söylediği şarkıları da es geçmeyelim. Şarkıları yazan Bubituzak’a bin alkış. Filmde söylenen şarkılardan birinin dizesi hâlâ aklımda: “Uzaktan havlıyor ama ısıramıyorsun.”

Haberin Devamı


Ne de güzel kustun Melisa Sözen!

Bir Varmış Bir Yokmuş filminden geriye başka ne kaldı aklımda? Kısaca şunlar...
* Bira... O kadar çok içti ki tüm karakterler. Bu ekip Yeşilay’ın önceki gece Cemal Reşit Rey’de düzenlediği absürdlük ötesi Zümrüdüanka ödülleri gecesine topluca katılsa ne fantastik olurdu diye düşünmedi değil (ayık) bünye...
* Kusma... Melisa Sözen rol gereği birkaç kere kustu.
Fahriye Abla’dan esinlenerek, “Ne güzel kusardın sen Melisa Sözen” diye sayıklamak istiyorum izninizle...
* Kötü sevişme sahnesi... Yok, sorun Türk yönetmenlerinde değil bence. İyi sevişme sahnesi izleyemiyorsak sorun bizde! Demek ki kötü sevişiyoruz ve yönetmenler de böyle yansıtıyor beyazperdeye.
O kadar berbattı ki filmdeki sevişmeler, öpüşmeler. Böyle deli dolu aşk yaşayan çift böyle korkak mı öpüşür/sevişir Allahaşkına?
* Before Sunrise... Ethan Hawke’lı, Julie Delpy’li o meşhur filmi bilirsiniz. Hatta devamı da gelmişti, Before Sunset ve Before Midnight. Kadınla erkek habire konuşur ya bu seride.
Bir Varmış Bir Yokmuş’ta da benzer bir sahne vardı.
Allah’tan o kadar uzun değildi. Ama oradan esinlenilmişti.
* Issız adamlar, kadınlar...
Çağan Irmak’ın başlattığı o malum trend devam ediyor. Şehirli yalnız adamların kadınların filmi bu.
Zaman zaman kopsan da, klişe finale hiç coşmasan da filmde bu damar hoş anlatılmış.
Tek sorun, sanki film herkese ulaşsın diye biraz törpülenmiş, yumuşak geçiş yapılmış bazı sahnelerde...

Haberin Devamı

Ali ile Ramazan’ı da çekmek istemiş

Pazar günü yazmıştım, ünlü fotoğrafçı Mert Alaş film çekiyor diye.
Şimdi o konunun fikri takibi gelsin:
Müjde Ar hafta sonu Mert Alaş’la Londra’da buluştu ve elindeki senaryoları onunla paylaştı.
Şu an Alaş, Müjde Ar’ın getirdiği senaryolar üzerinde düşünüyor.
Hangi senaryo filme çekilecek artık bekleyip göreceğiz...
Bu arada Mert Alaş, Perihan Mağden’in “Ali ile Ramazan” adlı romanını da filme çekmeyi çok istemiş.
Hatta Mağden’le bu konuda görüşmeleri olmuş.
Ama şimdilik o proje rafa kaldırılmış.

Yazarın Tüm Yazıları