Volkan Demirel ve köpekler

Atatürk, “ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim” demişti.

Haberin Devamı

Son zamanlarda spor dünyasında Atatürk’ü utandıracak şeyler oluyor.
Kimi ima ederse etsin, neyin mecazında olursa olsun, milyonlarca insanın duyacağı şekilde mikrofona “sokak köpekleri zehirlensin” diyerek kötü örnek teşkil eden Volkan Demirel bunun en son örneği. Neymiş sokak köpeklerini kastetmemişmiş!
Sokak hayvanlarının haklarının hiçe sayıldığı, gece yarısı biz uyurken köpeklerin gizlice zehirlendiği bir ülkede bunun mecazı, şakası, iması olur mu!
“Öfkeme masum sokak köpeklerini alet ettim, özür dilerim” dese, susacağız, özrünü kabul edeceğiz.
Kime hakaret etmek isterse etsin sonra, onlar didişsinler, bizi ilgilendirmeyecek. Ama Volkan ne yapıyor, hatasını kabul etmediği gibi, hakkında yazı yazanları mahkemeye vereceğini söylüyor, karşı atağa geçiyor. Üstelik bu adamın evinde beslediği köpekleri de var. Ama köpekleri cins sanırım, horlanan, aç bırakılan, istenmediğinde Volkan’ın kastettiği yasal olmayan yollarla yok edilen sokak köpeklerinden değil.
HAÇİKO Derneği olarak Yetkin Dikinciler tarafından seslendirilen “Ben Bir Sokak Köpeğiyim” videosunu www.haciko.org sitesinden izleyebilirsiniz. Videonun metnini buradan Volkan Demirel’e armağan ediyorum.
“Ben bir sokak köpeğiyim, sıradan, belki biraz çirkin bir köpek. Sokakta doğdum ve sokakta yaşıyorum.
Cins sayılan diğer hemcinslerim gibi güvenli, sıcak evlerde, sevilerek, okşanarak, karnım tok geçirmiyorum günlerimi. Onlara gösterilen şefkati ben yaşamıyorum, çünkü ben cins değilim, diğerleri kadar güzel değilim. Ben bir sokak köpeğiyim, bazen korktuğunuz, iğrendiğiniz, yolunuzu değiştirdiğiniz, tekme atılmasına, horlanmasına, işkence edilmesine, ormana atılmasına, zehirli iğnelerle öldürülmesine sessiz kaldığınız bir köpek.
Ömrüm böyle geçerken yanımda olsanız, bana şans olarak siz çıksanız ne iyi olur. Açlığa, soğuğa ve kötülüklere yenik düşmemek için size ihtiyacım var.
Varolma hakkımı kullanmaya çalışırken kocaman dünyanızda, kalplerinizde bana küçücük de olsa bir yer verin.”
Olur mu Volkan?

Haberin Devamı

Polis vücut kamerası

Geçen gece Bodrum merkezden eve dönerken alkol çevirmesine takıldım. İstanbul’da arabadan inmeden üflemeye alışmışım, Bodrum’da arabadan inip polisin yanında giderek üflemek tuhaf geldi, nedenini sordum. Alkollü çıkınca gaza basıp giden çok oluyormuş.
Aklıma Amerika ve İngiltere’de polislerin kullanıldığı vücut kameraları geldi. Polisin gördüğü her şeyi kaydeden bu kameralar hem polisin hem de vatandaşların kendilerine daha bir çekidüzen vermesini sağlıyor.
Araştırmalar polis vücut kameralarının suç oranlarını düşürdüğünü gösteriyor.
İmkan olsa bizim polisimiz de kullansa ne iyi olur.

Haberin Devamı

Sabahları ne yapıyorsunuz?

“Her sabah uyandığında beni farzet yanında” diyen şarkı tarih oldu, her anlamda. Biz artık uyandığımızda bırakın birilerini farzetmeyi, yanımızda biri olsa bile umursamıyoruz.
Gözler, eller onu değil, telefonu arıyor.
Ben her sabah önce bir gayret rüyalarımı hatırlamaya çalışıyorum. Kısa sürüyor.
Hemen telefonu aramaya başlıyorum, rüyalar unutulup gidiyor tabii.
Telefonu elime alınca önce kim aramış, kim mesaj atmış kontrol ediyorum.
İkinci aşama Twitter. Önce mentionlara bakılıyor, sonra arama hanesine kendi ismimi yazıp hakkımda neler yazılmış onu kontrol ediyorum. Ve sıra geliyor gündemde neler olduğuna bakmaya. Twitter bittikten sonra aynı şey Facebook’ta yapılıyor. O da bitince Instagram taramasına sıra geliyor. Bunlar olurken ben hala yataktayım.
Güne hayata günaydın demeden sosyal medyaya merhaba diyerek başlıyorum yani.
Muhtemelen pek çoğunuz gibi!

Yazarın Tüm Yazıları