Unutursam Fısılda

Unutursam Fısılda, Çağan Irmak’ın Babam ve Oğlum’dan sonra en gişeye yönelik filmi.

Haberin Devamı

Tam isabet ettirdiği, kalbe dokunduğu, mendil gerektirdiği sahneler yerli yerinde.
Müzikler şahane, Kenan Doğulu incelikli bir iş çıkarmış.
Ama aksayan yönleri de yok değil filmin.
Göstermekten, seyirciye güvenmektense sözle anlatmayı, didaktik olmayı tercih ediyor bir kere.
Klişeler çokça; oğlanın fakir kızı aşağılayan hadsiz annesi ve genç müzisyenlerin “istediğimiz müziği yapmak istiyoruz, biraz rock tınıları katsak” cümleleri en rahatsız edenleri.
O ağlatan, vurucu sahneler arasında temposu düşüyor filmin.
Diğer yanda Unkapanı felsefesine eleştirel bakması ve o dönemin yapımcı odaklı tüm sektörel foyalarını ortaya çıkarması açısından başarılı bir iş Unutursam Fısılda.
Bu film kadınların hikayesi.
Farah Zeynep Abdullah, Bir Eylül Meselesi’nden sonra yine başarılı bir oyunculukla karşımızda.
Sesi de pek güzelmiş üstelik.
Işıl Yücesoy’un canlandırdığı Hanife’nin gençliğini oynayan Gözde Çığacı’nın Yücesoy’la benzerliği, bakışlarının bile aynı olması filmin en etkileyici unsurlarından.
Bu paralellikte Emrullah Hekim’in elinden çıkan kurgunun başarısından da söz etmek gerek.
Gelelim filmin asıl parlayanlarına; Hümeyra ve Işıl Yücesoy’a.
Oldukları her sahne gerçekçi, inandırıcı.
İyi ki varlar.

Haberin Devamı

Beren hamileyse!
Cengiz Semercioğlu dünkü yazısında Beren Saat’in artık eskisi gibi hızlı olmadığını, geceleri dağıtmadığını, çok daha olgun, ağırbaşlı olduğunu yazdı.
“Kenan gibi eğlenceli biriyle evlenip böyle olunmaz, olsa olsa hamiledir, anne olmaya hazırlanıyordur” diye de bir çıkarım yaptı sonunda.
Ben buna annelik üzerinden mahalle baskısı diyorum.
Beren belki de gerçekten hamiledir ya da hamile kalmak istiyordur, bilemem, ama ben ağırbaşlı olmakla anneliği bağdaştıramıyorum.
Anne olununca neden ağırbaşlı, olgun olunsun, neden geceleri çıkılmasın ki?
Ben çocuklarını mükemmel yetiştiren ne çılgın anneler gördüm.
Hatta bence toplum baskısıyla olgun olmaya zorlandığı halde sıra dışı kalabilen annelerin çocukları hayatta daha başarılı ve çok daha yaratıcı oluyorlar.
“Çocuk da yaparım, kariyer de” cümlesi son derece yetersiz kalıyor, cümlenin “çocuk da yaparım, kariyer de, gece de gezerim, genç de kalırım, yırtık kot da giyerim, çılgın da olurum, en iyi anne de ben olurum” şeklinde uzaması ve bu haliyle Beren’i içine alması lazım.

Haberin Devamı

Sohbete hasret kaldık
İsyan ettik, yeter dedik, kardeşim Murat, eşi Sonat ve ben kalkıp televizyonun önünde durduk.
Sohbet edemiyorduk, hayatı paylaşamıyorduk, ağzımızı bile açamıyorduk çünkü.
Anne babamı televizyona kaptırmıştık!
Biz çocukken böyle miydi oysa?
Ailece ne sohbetler eder, ne dedikodular yapar, ne oyunlar oynar, ne hikayeler anlatırdık.
Şimdi annemleri ziyarete gittiğimde sofradayken bile televizyon açık oluyor.
Diziler, yarışmalar, haberler, maçlar, diziler, yarışmalar, haberler, maçlar.
Dizilerin yüzde 80’inde aynı konular üstelik; töre, aldatma, şiddet, içimiz kararıyor.
Kötülükler hüküm sürüyor, mutsuzluk, kara bulutlar kol geziyor.
Annem hemen devreye giriyor; “Abartma abartma, Ulan İstanbul, Yalan Dünya, Seksenler, Aramızda Kalsın gibi neşeli diziler de var” diyor.
“Peki annecim, haklısın tabii ama yine de bir beş dakika da olsa televizyonu kapatıp sohbet edebilir miyiz acaba?”

Haberin Devamı


Tarihte bugün
- Aspirin ilk kez satışa sunuldu. (1905)
- Çekoslovakya’da cumhuriyet ilan edildi. (1918)
- Avrupa’yı Asya’ya bağlayan Boğaziçi Köprüsü açıldı. (1973)
- Ve en komiği 1938 yılında Orson Welles’in radyoya uyarladığı Dünyalar Savaşı (H.G. Wells) oyunundaki Marslı istilasını gerçek sanan Amerikalılar büyük panik yaşadı.

Yazarın Tüm Yazıları