Oscar’lık sarışınlar ayaklanın!

Amerika’da Oscar adayları sadece beyazlardan oluşunca ortalık karışmış, “Oscar çok beyaz” başlıklı protestolar başlamıştı.

Haberin Devamı

Pek çok siyahi sinemacı bu yıl Oscar törenini boykot edeceğini açıkladı. 

Oscar’a karşı “ayrımcılık” ve “ırkçılık” suçlamalarıyla ilgili tartışmaya ünlü sinema oyuncusu George Clooney de “kaliteli filmlerde azınlıklara çok az rol verildiği ve bu yüzden aday çıkmadığı” yorumu ile katıldı sonunda.
İyi, güzel, haklılık payları var.
Ama tüm bunlar bir yana, bence ayaklanması gereken yakışıklılar.
Asıl ayrımcılık yıllardır onlara yapılıyor çünkü.
Brad Pitt dört kez Oscar adayı oldu, alamadı, heykelciği evinde çocuklarının erişemeyeceği yere koyamadı.
Bu kadar yakışıklı olmak işte böyle başa bela.
Sadece o mu, Jude Law, Robert Downey Jr., Ralph Fiennes, Edward Norton çektikleri iyi filmlere rağmen Oscar’a bir türlü uzanamayanlar listesinde.
Ama bu yakışıklı oyunculara yapılan ayrımcılık bu yıl zorunlu olarak sona eriyor.
Çünkü biri var ki, ah o biri, inat etti ve sonunda başarmasına sayılı günler kaldı.
Dört kez Oscar’a aday olup, alamayan Leonardo DiCaprio, kafayı artık nasıl takmışsa, öyle bir film çekti, öyle enfes oynadı ki kralı gelse bu yıl Oscar’ı onun elinden alamaz.
Caprio, vejetaryen olmasına rağmen Diriliş’te (The Revenant) çiğ et bile yedi.
Hani derler ya senin için çiğ tavuk bile yerim, o misal!
Oscar bu yıl Leonardo DiCaprio’nundur...

 

Haberin Devamı

Gazeteciliğin filmi

Pedofili.
Çocuk tacizi.
Avrupa ve Amerika’da son yılların en acı gündem konularından biri.
Çünkü giderek tırmanıyor.
Şu sıralar vizyonda olan, gerçek olayları anlatan Spotlight filmine bakınca bundan yaklaşık 20 yıl öncesinde bile dosyanın ne kadar kabarık olduğunu görüyoruz zaten.
Bu yılın Oscar adaylarından olan Tom McCarthy imzalı Spotlight, kilisedeki rahiplerin çocuk tacizi olaylarını aydınlatmaya çalışan bir grup idealist gazetecinin hikayesini anlatıyor.
Spotlight, dini istismarları göz önüne sermesi bir yana gazetecilik adına da önemli bir film.
İşin ABC’sini, yokuşlarını, engellerini ve sonunda gelen tatmin duygusunu o kadar iyi anlatıyor ki.
Basın yayın öğrencilerine mutlaka izletilmeli.
Hatta gazetelerde de gösterimler yapılmalı.
Ben izledim, arkadaşlarla bir kez, bir kez daha izlerim.

 

Haberin Devamı

Apple Music krizi yönetemiyor

Dev bir marka ve şirket, üstelik haksızlık ve hukuksuzluklara karşı hep dik durmuş, örnek olmuş, örnek gösterilmiş bir şirket, Türkiye’de nasıl oldu da korsan müzik yayınlayan bir şirket haline geldi, mahkemelik oldu anlayamıyor ve gerçekten üzülüyorum.
Apple Music, Türkiye pazarına girdi ama piyasada aslan payına sahip Türk müzik şirketleri ile anlaşma sağlama derdinde olmadı ne
yazık ki!
Ayıp etti.
Türkiye ve Dubai’deki Apple ofisinin başında Karl Anderson var.
Türkiye sorumlusu ise Cemal Arman.
Keşke kendileriyle bir araya gelsek, konuşsak, tartışsak ama sonunda uzlaşsak ve bu saçmalığa bir son verilse.
Ben korsan DVD satışına karşı pek çok kampanyaya katılmış bir sinema yazarı, diğer yanda DMC etiketiyle çıkmış albümleri, single’ları olan ve Apple tarafından emeği çalınmış gibi hisseden biri olarak şunu sormak
isterim: “Tüm dünya korsana karşı savaş verir, emeğe saygı duyarken, siz Türk müzik sektörünün emeğini, varlığını nasıl oluyor da hiçe sayıyorsunuz?”
Ben hak hukuk konusunda adil ve olması gerektiği gibi davranan Spotify’ı alkışlamaya devam ediyor, Apple’ın dünya çapındaki büyük ismine yakışan güvenilirliğini Türkiye’de de sağlamasını diliyorum.

 

Yazarın Tüm Yazıları