Ne yapayım sevgilim telefonuma bakıyorsa

Mankenlikten oyunculuğa, sahnelerden “Survivor”a. Müzik dünyasında Sıla’yla yaptığı çalışmalarla, televizyonda ise “Selena” dizisi ve “Survivor” yarışmasıyla tanınan Gökhan Keser, hareketli bir döneme giriyor. Yeni single’ının çalışmalarını tamamlayan, bir yandan da dizi görüşmelerine devam eden Keser, müzik ve oyunculuğu birlikte yürütmeye kararlı.

Haberin Devamı

Haberin Devamı


Fotoğraflar: Selçuk ŞAMİLOĞLU

* Oyunculuk, modellik, şarkıcılık; 10 parmağında 10 marifet. Macera çok küçük yaşta modellikle başlamış. Daha 14’ünde model olmaya nasıl karar verdin?
- İzmir’de, Ege çapında bir yarışma düzenleniyordu. Halam gazetede başvuru formunu görmüş. Ben o zaman İzmir’de yaşıyordum ailemle. 14 yaşındaydım, aklımda modellik falan da yoktu. O dönem en büyük hayalim şarkı söylemekti.

* Kimleri dinlerdin en çok?
- Ayna karşısında şarkı söylerdim. Tarkan, Sezen Aksu, Burak Kut dinlerdim. 90’lar arşivim hâlâ duruyor.

* Başa dönelim... “Şarkıcı olmak istiyordum” dedin.
- Doğru. Hatta öğretmenimiz ilkokul birinci sınıfta bütün öğrencileri tek tek kaldırıp “Ne olmak istiyorsunuz?” diye sorduğunda, sınıfta “Şarkıcı olacağım” diyen tek çocuktum. Öyle hayaller kuruyordum ama 14 yaşında modelliğe başladım. Tabii halamın ikna çabaları sayesinde...

* Nasıl ikna etti seni?
- Ben modellik yapmak istemiyordum. Ama halam “Zaten şarkıcı olmak istiyorsun, belki o yolda bir adım olur bu iş. Topluluk önüne çıkmaya alışırsın” dedi. Tabii o anda akan sular durdu.

* Ne oldu yarışmanın sonucu?
- Daha 14 yaşında olduğum için yarışmaya kabul edilmedim. Çok üzüldüm, hırslandım. Sonrasında yürüyüş ve diksiyon dersleri aldım. İki sene sonra aynı yarışmada birinci oldum. 2004 yılıydı. 16 yaşındaydım.

Ne yapayım sevgilim telefonuma bakıyorsa

NE KADAR SABIRLI OLDUĞUMU “SURVIVOR”DAN ANLAYIN

* Bu kadar erken yaşta birinci olmak, ani gelen popülerlik, kızların yoğun ilgisi. Nasıl bir psikolojiye giriyor insan?
- Bende değişik bir ruh hali yoktu.

* Sen hayranın olan genç kızlara nasıl davranıyordun?
- Değer verir, kıymet bilirdim. Şimdi olduğu gibi. Benim de bir kız kardeşim var. Ona nasıl davranılmasını istersem öyle davranıyorum. O da nişanlandı, çok düzgün biri damat adayımız.

* Rizelisin... Hemşerilerinin hep hayatla dalga geçen, nüktedan bir hali var. Sende durum ne?
- Kesinlikle. Belki de insanlar o tarafımı daha çok seviyor. Karadeniz insanını zaten herkesin çok sevdiğine inanıyorum. Çok samimi, çok cana yakın ve çok kalenderler. Aile ilişkilerine değer verirler. Hemen parlar ama çabuk sönerler.

* Sen de öyle misin?
- Evet çok sabırlıyımdır. “Survivor”a 116 gün dayanmamdan anlayın. Ama bir sınırı var. Haksızlığa, yalana asla gelemem.

* Kavgacı mısın?
- Hayır değilim. Daha çok yapıcı olmaya çalışıyorum. Sınır aşıldıktan sonra çok fazla o ortamda durmamaya özen gösteririm, kaçarım.

* Karadeniz’in yaylaları meşhur. Seni çıktın mı hiç o yaylalara?
- Geçen bayram Kale yaylasına çıktım. Çok keyifli, çok güzeldi. Orada nefes aldığını hissediyorsun. Cennet gibi. Bu bayramda da gitmek istiyordum daha fırsat olmadı. İnşallah ağustosta.

* Bu bayram ne yapacaksın peki?
- Fırsat buldukça ailemle vakit geçiriyorum. Bu bayramda yine İzmir’e gidiyorum. Çeşme’de olacağım ama ailem İzmir’de olduğu için onları da göreceğim.

Ne yapayım sevgilim telefonuma bakıyorsa

BABAMA KIZIP GİTAR ÇALMAYI BIRAKTIM

* Konu çok dağıldı, müzik tutkuna dönmek istiyorum. O hayal nasıl gerçeğe dönüştü?
- Orta sonda gitar çalmaya başladım. Ama ondan sonra babama kızıp bıraktım.

* Neden?
- Çok istiyordum gitar çalmak. “Bu sene takdir alırsan alacağım” dedi. Bir yandan da her aile gibi onu hobi olarak görmemi istiyorlardı. O yüzden liseyi meslek lisesinde okudum. “Takdir al” dedi, aldım. Gitar yok. En son o ergenlikle evde bir bağrış çağrış çıkarttım. Ertesi gün babam dayanamamış, anneme para bırakmış gitar için. Annem uyandırdı beni, “Git gitar al” dedi. “Artık istemiyorum” diye karşılık verdim. Sonunda aldım ama hevesim kaçmıştı. İki üç ay ders aldım, amatör kaldım. Şarkı söyleyecektim sadece.

* Sahneye ilk ne zaman çıktığını hatırlıyor musun?
- İlk kez 7 yaşında, doğum günümde sahneye çıkıp orkestra eşliğinde “Benimle Oynama”yı söylemiştim. Profesyonel olarak da ilk sahneye çıkışım Nükhet Duru’nun sahnesiydi. 2006 ya da 2007’ydi yanlış hatırlamıyorsam. Bir yandan da albüm için çalışmalara devam ediyordum.

* İstanbul’a ne zaman, hangi sebeple geldin?
- Modellik basamak oldu benim için. Best Model of Turkey’de ikinci olduktan sonra Manhunt International yarışmasında Türkiye’yi temsil ettim. Dünya üçüncülüğü kazandım. Sonrasında devamlı iş teklifi almaya başladım. 18 yaşında da İstanbul’a geldim.

* Nükhet Duru’nun yanında ilk sahneye çıktığında ne hissettin? Vokalist olarak mı çıkmıştın?
- Yok, o zaman çıkacak şarkımı söylemiştim ama o şarkı çıkmadı. (Gülüyor) sonra Erkan Güleryüz söyledi o şarkıyı. “Sahibinden Kiralık” adı.

Haberin Devamı

Ne yapayım sevgilim telefonuma bakıyorsa

* Ya oyunculuk?
- Modellikten sonra hemen “Selena” dizisi başladı. Diziye başladıktan sonra da kendi ayaklarım üzerinde durmaya başladım zaten...

* “Selena” nasıl başladı?
- O kadar kolay olmadı. Görüşmeye gittim ama yaşım küçük, öğretmen rolünü alamam diye düşünüyordum. Erkek başrolü bulmadan çekimlere başlamışlar meğer. Benim deneme çekimlerimi Gani Müjde’ye göstermişler, izler izlemez “Tamam daha niye arıyorsunuz, bulmuşsunuz zaten” demiş.
Telefon geldiğinde Moskova’da defiledeydim. Türkiye genelinde en iyi modeller arasında yer alıyordum.

* Kimler vardı seninle birlikte?
- Burak Özçivit, Tolgahan Sayışman... Modelliğin en popüler olduğu dönemdi.

* “Selena” yayınlandığı dönem çok ses getirdi, bekliyor muydun bu kadarını?
- Hayır. 3 sene boyunca toplam 104 bölüm çektik. 7’den 70’e herkesin sevdiği, öncü bir iş oldu. Bir anda daha çok tanındım.

Ne yapayım sevgilim telefonuma bakıyorsa

SURVIVOR DÖNÜŞÜ BELEDİYE BAŞKANI GİBİYDİM

* “Survivor”a gelelim. Yarışmaya katılmaya nasıl karar verdin?
- “Üç Adam”a katılacaktım PR çalışması için. Onun için görüşüyorduk. Sonrasında Acun Bey’le görüşmeye davet ettiler. Hiç aklımda yoktu hatta önce direkt “Hayır” dedim. Yeni şarkım çıkacaktı, algıyı dağıtmak istemiyordum. Çocuğumu bırakıp gitmek gibi bir şeydi. Acun abi “Yarın kalktığında ne hissediyorsan beni ara söyle” dedi. Ertesi gün kalktım, hiçbir şey söyleyemiyorum.

* Bir gecelik düşünme yetmemiş demek ki!
- Bir hafta geçti, tekrar ne yapacağız diye konuştuk. Sonunda “Tamam” dedim. İyi ki gitmişim. Haftanın beş altı günü evlere misafir oluyorsun. Ne kadar röportaj versem, ne kadar şarkı çıkarsam da insanlar beni bu kadar tanıyamazdı. Döndüğümde kendimi belediye başkanı gibi hissettim. Herkes “Sana oy verdim” diyordu. Bir dahaki seçimlere inşallah (gülüyor).

Ne yapayım sevgilim telefonuma bakıyorsa

TURABİ BENDEN UZAK OLSUN

* Gerçekten yiyecek hiçbir şey vermiyorlar mı? Bu efsane sorulara bir cevap verelim!
- Hiçbir şey. Herkesin kafasında sorular var; tuvalet var mı, şu var mı, bu var mı falan... Hiçbir şey yok.

* Turabi ile görüşüyor musunuz?
- Yok, hiç. Karakterlerimiz çok ters. Öncesinde tanıyordum aslında, ama böyle olduğunu düşünmüyordum. Benden uzak olsun, Allah yolunu açık etsin.

* Orada en çok neyi özledin?
- Sevdiklerimi. 10 senedir İstanbul’da tek başıma yaşıyorum. İlk bir haftanın sonunda aklımdaki tek soru “Ailem, sevdiklerim iyi mi?”ydi. Buradayken yüz yüze olmasan da en azından telefonla görüşüyor, haber alıyorsun. Çok başka bir psikoloji.

* Kaç kilo verdin?
- 15... Kolum falan iskelet gibi kalmıştı. Gittiğimde 87 falandım, 72’ye düştüm.

Ne yapayım sevgilim telefonuma bakıyorsa

O ADADA CİNSELLİK AKLINA GELMİYOR

* Cinsellik?
- Hiç aklına gelmiyor ki. Tek düşündüğümüz şey yemek ve aile... Dört ay boyunca aç olduğunuzu düşünün. Ödül kazanıyorsun, 4-5 saat sonra yine acıkıyorsun.

* Yara bere kaldı mı adadan?
- Ufak bir şey var. Düşmüştüm, bacağım tahtaya sıkışmıştı.

* Yarışmada ciddi hayati tehlike atlatanlar da var.
- Riskli zaten. Kolay değil. Bir de o kadar açlığa rağmen insanüstü bir efor sarf ediyorsunuz. Durmadan oyun oynuyorsun ve o kazanma hırsıyla kendini oradan oraya atıyorsun.

* Sen hırslı mısın?
- Hırslıyımdır.

 

Haberin Devamı

İYİ BİR AŞIK OLUP OLMADIĞIMI RUVEYDA’YA SORMALI

* Aşk hayatın nasıl gidiyor?
- Güzel, mutluyum. Her şey yolunda. Ciddi, seviyeli bir ilişki yaşıyorum. 1 sene oldu.

* Hayranlarını etkiliyor mu sence biriyle beraber olman?
- Ona da çok inanmıyorum. Seni gerçekten seven kemik kitle, sen mutlu olunca mutlu oluyor. Yaptıkları paylaşımlardan, attıkları mesajlardan bunu anlıyorum zaten.

* İyi bir aşık mısın sence?
- Bunu Ruveyda’ya (Öksüz) sormak lazım. Sürprizler yaparım, romantiğimdir.

* En son ne sürpriz yaptın?
- En son geçen ay doğum gününde bir sürpriz yaptım. Güzeldi.

 Ne yapayım sevgilim telefonuma bakıyorsa

SILA BENİM İÇİN DÖNÜM NOKTASI OLDU

* Müzik ve oyunculuk aynı anda mı gidecek?
- Aynen öyle... Şarkımı buldum. Temmuz sonuna doğru kısmetse çıkaracağız.

* Sıla’nın müzikal kariyerindeki yeri nedir?
- Dönüm noktası benim için.

* Nasıl tanıştınız?
- Aynı şirketteydik. O da İzmirli olduğu için kanımız kaynadı. “Hadi Ordan”da prodüktörüm Sıla ve Efe Bahadır’dı.

* Ne öğrendin Sıla’dan?
- İki sene vokalistliğini yaptım. “Sahneye çıkar şarkımı söylerim. Ne var bunda” diyordum. Ama kolay değilmiş. Binlerce kişinin önünde şarkı söylemek çok başka şey.

 

Haberin Devamı

KISKANILMAK HOŞUMA GİDER AMA BİR DOZU OLMALI

* Gökhan kıskanç biri midir?
- Kıskancımdır.

* Kıskanılmak?
- Her şeyin ölçüsü olmalı. Kıskanılmak da herkesin hoşuna gider ama bir dozu var.

* Telefonunun karıştırılması seni çıldırtır mı mesela?
- İstemem ama bakıyor ne yapayım? Sakladığım bir şey yok sonuçta...

* Tatil ne demek senin için?
- İzmir demek.

* Çeşme’de bize bir yer tavsiye etsene... Her yer beach oldu, sakin bir yer bulabilir miyiz?
- Delikli Koy. Alın çadırınızı gidin. Bembeyaz bir koy, girintili çıkıntılı. Denizi çok güzel.
Beach’lerin karmaşasından kaçmak isteyenler oraya gider.

 

HER GÜN SEZEN AKSU’NUN EVİNE ÇİÇEK GÖTÜRDÜM

* Gençken Sezen Aksu’ya sürekli çiçek götürdüğün doğru mu?
- Küçükyalı’da, Sezen Aksu’ya yakın oturuyorduk. O dönem her bayram gider, çiçek bırakırdım evine.

* Haberi var mıydı?
- Vardı. En büyük hayalimin şarkıcı olmak olduğunu söylemişler ona. Sezen Hanım da “Demo göndersin” demiş. Utancımdan yapmamıştım. Aysel Gürel’i hastanede ziyarete gittiğimde karşılaştık yıllar sonra. İlk kez orada tanıştık. Zaten çok seviyordum, tanıdıktan sonra taptım diyebilirim. “Demo ne oldu?” diye sordu. Utandığımı, getiremediğimi söyledim. Devamında Şehrazat Hanım’ın evinde çok denk geldik.

 

 

 

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları