Metallica burada, Ferdi Tayfur nerede?

Yaşlandığımı anlayacağım yer Metallica konseriymiş demek ki.

Haberin Devamı

Pazar gecesi İTÜ’deki konserde nasıl hoplayıp, zıplamış, kafamı nasıl hızlı sallamışsam gecesinde çürüğe çıktım.
Bilanço şöyle: Bacaklarımı hissetmiyorum, boynum tutuk, sağa yatık durumda.
İlk kez 25 Haziran 1993’te, Türkiye’deki ilk stat konserinde izlediğim Metallica ise aradan 21 yıl hiç geçmemiş gibi dimdik ayakta.
Helal olsun adamlara.
Konserden kısa kısa notlara gelince...
* İTÜ Stadyumu’nda çok konsere gittim. Etrafta bu kadar çöp atılanını ilk defa görüyorum. Çöpleri toplayanlar da pek bir söyleniyordu haklı olarak.
* Bira bira diye soranlar enerji içecekleri ile yetinmek zorunda kaldı. İTÜ’de alkollü içecek satılmıyordu çünkü.
* Uzun saçlı, dövmeli adamlar kadar beyaz yakalı izleyiciler de vardı konserde. Hatta sayıları daha fazlaydı.
* Konserde gözlerim “şarkılarımda Metallica etkisi var” diyen Ferdi Tayfur’u aradı, göremedim.
* Üstünde Fransa tişörtü, ağzında sakız, “cool” olsun diye kurduğu cümlelerin içine “fuck” koyan bir gence “işte aranızdan biri” diyerek şarkı anonsu yaptırıldı. Hepimizin yüzü aynı anda ekşidi.
* Her üç çiftten birinde konsere zorla getirilen bir taraf vardı. Metallica hayranı biriyle beraber olacaksan sen de ucundan da olsa olaya gireceksin. Öyle surat asıp, başım ağrıdı, bu da müzik mi, kulaklarım gitti demek yok!

Haberin Devamı

Müzik kıskanç bir sevgilidir

Cumartesi gecesi CNNTürk’te Enver Aysever’in sunduğu Aykırı Sorular’ın konukları arasındaydım.
Sürprizlerin gecesiydi.
Coşkun Sabah, 12 yıl aradan sonra çıkan ‘Nihayet’ albümünden şarkılar seslendirirken Enver Aysever’in ısrarlarıyla piyasaya çıkarmadığı birkaç yastık altı şarkıyı da udu eşliğinde okudu ve hepimizi mest etti.
En yakın zamanda bunlardan da bir albüm gelmeli.
Enver Aysever, “Aykırı Sorular sana iyi gelecek” demişti, dediği de oldu.
Kendimi en iyi ifade edebildiğim programlardan biriydi.
Bu da yetmezmiş gibi hayal bile edemeyeceğim güzellikler yaşadım o gece.
Kırk yıl düşünsem hayranı olduğum, her konserimde mutlaka seslendirdiğim “Arkadaş” şarkısını yaratıcısı ile birlikte söyleyeceğim aklıma gelmezdi.
“Arkadaş”ın söz yazarı ve bestecisi, usta müzisyen Şanar Yurdatapan’la birlikte okuduk şarkıyı, sevgili Melika Demirağ’a saygı ve sevgilerimizi göndererek tabii.
Şanar Yurdatapan da uzun aradan sonra yeniden müziğe dönmeye hazırlandığının müjdesini verdi.
Program sonrasında şöyle bir mail aldım kendisinden: “Şu anda ‘kaybolan yıllarımın teknik açığını kapatmaya uğraşıyorum... Yaz boyu kendimi hazırlayıp bir miktar müzik taslağı stokladıktan ve diğer bağlantılarımı en aza indirdikten sonra, eylül sonu-ekim başı gibi -eski ve kıskanç sevgilim- müziğe dönmek niyetindeyim. Öyle kıskançtır ki, 24 saatinizi verseniz 25.’yi de ister. Vermezseniz terk edip gider. Sizi mutlaka önceden haberdar edeceğim. İlginiz için çok teşekkür ederim, sevgilerimle.”
Kendisiyle irtibatta olacağız ve güzel haberler gelir gelmez sizinle paylaşacağım.

Haberin Devamı


Maymun değilsin!

Son zamanların en başarılı devam filmi maymunlar cephesinden geldi.
Gerek görselliği gerekse de gelişen karakterleri ve konusuyla seriyi yukarıya taşıyan “Maymunlar Cehennemi Şafak Vakti”nde (Dawn of the Planet of the Apes) Andy Serkis’in can verdiği Ceasar kadar Toby Kebbell’in kötücül, agresif maymunu Koba da öne çıkıyor.
Spoiler uyarısı yaparak söyleyeceğim bir repliğe fena halde takılmış durumdayım.
Hani biz davranış ve karakterlerinden haz etmediklerimize, kendi türümüze yakıştıramadıklarımıza “insan değilsin” deriz ya.
Bu filmde de bir maymun bir maymuna “maymun değilsin” diyor.
Kıssadan hisse şu: Her türün içinde iyiler de var kötüler de.
Maymunlar Cehennemi de işte türlerin değil, iyilerin ve kötülerin mücadelesini anlatıyor.

Yazarın Tüm Yazıları