Antalya’da ‘portakal’ bitti

Biz ona hep “Altın Portakal” derdik.

Haberin Devamı

Muhabbetler şöyle başlar ve devam ederdi: “Altın Portakal’a kaç gün gideceksin? Bu yıl Altın Portakal’ın jüri başkanı kimmiş? Altın Portakal’da hangi filmler yarışacak?”
Orada yabancı değil yerli jüri daha çok konuşulurdu.
Türk filmlerinin en iyileri kendilerini Altın Portakal’a saklarlar, bu festivale göre plan program yaparlardı.
Vizyona bile girilmez, ilk kez burada görücüye çıkılırdı.
Finalde Altın Portakal’ı kazanan filmin apoleti sağlam olurdu.
Ödül alanlar da o günden sonra yeni bir unvanla anılırlar, Altın Portakallı oyuncu olurlardı.
Uzun lafın kısası Altın Portakal’ın yerel marka değeri hayli yüksekti.
Şimdi bu durum değişiyor.
Altın Portakal artık Antalya Uluslararası Film Festivali olarak anılacak.
Amaç dikkati şehrin adına çekip, Antalya’nın öne çıkmasını sağlamak, markasına değer katmak.
Aynı Cannes Film Festivali’nin Cannes’ı kalkındırdığı, dünyaya tanıttığı gibi.
Bu durumda ve bu amaçla tabii ağırlık uluslararası yarışmaya verilecek.
Doğru kullanılırsa bence uzun vadede mantıklı bir hamle.
Hem Antalya daha fazla tanınır hem de dünya sinemasında yeri olan uluslararası bir festivalimiz olur.
Bu arada haftaya gerçekleşecek olan Adana Altın Koza Film Festivali’nin yerel sinemamızda çok daha fazla değer kazandığını söylemeye bile gerek yok sanırım.
Artık Türk sinema dünyasında Altın Portakallı değil de Altın Kozalı olmak havalı olacak.

Haberin Devamı

Garsonsuz restoran!

Amerika’da yenilikler bitmiyor; şimdi de “Garson siparişi yanlış aldı”, “Geç getirdi”, “Güleryüzlü değildi” gibi dertlere ve şikayetlere son veren bir restoran zinciri açıldı.
San Francisco’da açılan, zamanla Los Angeles ve diğer şehirlere de yayılacak olan, lüks restoran sınıfına giren Eatsa’da garson yok!
Siparişlerinizi iPad’den veriyorsunuz ve hazırlanır hazırlanmaz gidip alıyorsunuz.
Eatsa eskiden Amerika’da çok yaygın olan Automat’ların lüks restoran sınıfında olanı.
Yemekler şahane, tabaklar ve sunum da öyle.
Dışarıda yemek yeme olayını “hizmet edilme”yle bağdaştıranlar ilk başta Eatsa’dan hoşlanmayabilirler tabii.
Ama insanlarla ne kadar az temas o kadar iyi diyen ve giderek yalnızlığı daha çok sevmeye başlayan yeni dünya insanı, garsonsuz lüks restoran fikrini sevebilir de.

Haberin Devamı

İstanbul’un filmini çekebilir misin?

İstanbul’un filmini çekmek isteyen varsa hızlı davransın.
Dünyada 120’nin üzerinde kentte gerçekleştirilen, en dinamik kısa film deneyimini yaşatan 48 Saat Film Projesi’nin İstanbul ayağı için geç kalmadınız.
48 Saat Film Projesi 6-8 Kasım 2015’te İstanbul’da.
Avantajlı erken kayıt dönemi 7 Eylül-4 Ekim arasında, detaylı bilgi ise 48hourfilm.com/istanbul sitesinde.
İstanbul’un her köşesinden ekipler yalnızca 48 saat içerisinde en iyi kısa filmi çekmeye çalışacaklar.
48 saatte film çekebilirim diyen ve katılım ücretini (240 TL) yatıran herkes bu yarışmaya katılabiliyor.
Zamanında teslim edilen bütün filmler jüri tarafından değerlendirilecek ve kazanan film, İstanbul’u temsilen Atlanta’da düzenlenecek “Filmapalooza 2016”da gösterilecek.
“Filmapalooza”da dereceye girenler ise Cannes Film Festivali’ne doğru yola çıkacaklar.

Yazarın Tüm Yazıları