Boğaziçi’nden mezun oldu çiftçiliğe gitti

Boğaziçi Üniversitesi iş dünyasına yetiştirdiği başarılı yönetici sayısının yüksekliği ile Türkiye’nin lider eğitim kurumlarının başında geliyor. Ancak işletme bölümü mezunu Ata Cengiz’in hikayesi alışılanın dışında. Sıra dışı bir kariyer yolu çizen Cengiz’in toprağa merakı Adana’da yüzyıllardır çiftçilikle uğraşan ailesinden geliyor.

Haberin Devamı

Küçüklüğünde tarlaya üzüm toplamaya heyecanla giden Ata Cengiz’i öğretmen babası toprakla uğraşmasın diye İstanbul’a, Türkiye’nin en yüksek puanlı üniversitelerinden biri olan Boğaziçi Üniversitesi’ne gönderiyor. Ancak, oğlu Ata Cengiz, baba, hatta dedelerin mesleğinden vazgeçmedi. Tıpkı ataları gibi tekrar toprağa dönmek için mezuniyetinin ardından Boğaziçi İşletme diplomasını alıp tarlanın yolunu tuttu.

 

Daha üniversite yıllarında kurduğu doğa dostu “tarlamvar” isimli girişimi olan Cengiz, çevresinin “bu diploma ile bu iş mi yapılır” serzenişlerine karşı bildiğini yapıyor. Cengiz, “kariyerim konusunda ailemi pek memnun edemedim, ama ben tutkumun peşindeyim” diyerek, tarıma olan tutkusunu şöyle anlatıyor:

 

Haberin Devamı

“Ben hayallerinin peşinden giden bir insanım. Küçüklüğümden beri tarıma ilgim var. Yaz tatillerinde köye gittiğimizde sabah ezanından sonra üzüm toplardık. Hiç unutmuyorum, ilk ben kalkardım ve büyük bir heyecanla tarlaya giderdim. Tarımda dokunabildiğiniz, koklayabildiğiniz ve yiyebildiğiniz bir şey üretiyorsunuz. Bir ekip bin geri alıyorsunuz. En önemlisi, üretken hissediyorsunuz. ‘Çiftçilik için diplomaya hele de Boğaziçi’nden diplomaya ne gerek vardı’ sorularını artık pek garipsemiyorum. Boğaziçi İşletme diplomasının kendisinden ziyade, okulumun bana kattığı geniş ufukluluk, dünya ile entegrasyon, çalışma disiplini ve farkındalık işimizi daha profesyonelce ve etkili bir şekilde yapmamızı sağlayacak. Tarım cenneti Türkiye’nin bir problemi bu aslında. Ülkemizin en çok istihdam sağlayan sektörlerinden birinin tarım olmasına rağmen, bu sahada çalışan okumuş, dil bilen, dünya ile entegre insan sayısı maalesef çok az. Kendisini geliştirmiş insanların, özellikle de kaliteli eğitim almış gençlerin bu sektöre yönelmesiyle, ülkemizin tarımsal üretim ve ihracatta çağ atlaması içten bile değil.

 

AİLEM DOKTOR OLMAMI İSTEDİ

 

Haberin Devamı

Fen lisesi çıkışlıyım. Aslında tıp ve mühendislikleri de kazanıyordum. Dört duvar arasında kalmak istemediğim için bu bölümleri seçmedim. Eşit ağırlıkta puanım iyiydi. Boğaziçi İşletme mezunlarıyla konuştum. İşletmenin ilgi alanlarının fazla olduğunu söylediler. Burada kendimi geliştirmeye fırsatım olacağını düşünerek tercihimi yaptım. Ailem doktor olmamı istiyordu. Anneme bu tutkumu söyleyince çok şaşırdı. Anneannemi ziyaret ettiğimde hep elini öperim, o da biraz harçlık verir. Bu merakımı ona açıklarken “Anneanne nedir senin tarlaların durumu bana da 15-20 dönüm ayırır mısın?” demiştim, o gün çok sinirlenmişti ve harçlık vermemişti.

 

Sanırım kariyerim konusunda ailemi pek memnun edemedim, fen lisesinde okurken doktor olmamı istiyorlardı (hoş, şimdi ufak kardeşim Cerrahpaşa Tıp’ta okuyor). LYS’den sonra hukuk okuyup avukat olmamı istediler, “yok” dedim. Şimdi ise tarım ile uğraşacağımı, çiftçi olacağımı söylüyorum. Tepkileri tahmin edersiniz ‘Kolejlerde, Boğaziçi’nde çiftçi olmak için mi okudun’, ‘Uçaktan inip eşşeğe mi bineceksin’. Ailem KPSS’ye girip kaymakam olmamı istiyor. Ben ise sevdiğim işi yapmakta, hayallerimin peşinden gitmekte kararlıyım.

 

Haberin Devamı

HERKES SEVDİĞİ İŞİ YAPMALI

 

Tarım alanına gerekli önem verilmiyor bence. Gelecekte tarlamvar’da hayvancılığa da el atacağız. Tarım sektöründe fırsatlar çok, biz de bunun farkındalığını yaratmayı umut ediyoruz. Çiftçilerin en çok şikayet ettiği sorunlardan biri maliyetle kâr arasındaki fark. Zarar ediyorlar çünkü aracı sorunu var. Ürünler çok fazla el değiştiriyor. Tek kazananlar aracılar oluyor. Mesela ailem üzümcülükle uğraşıyor. Geçtiğimiz yıl üzümü 80 kuruştan sattık. Bizim sattığımız üzüm büyük şehirlerde 5 liraya satıldı. Ben bu duruma çok sinirlendim. Çözüm düşünmeye başladım.

 

Tarım sektöründe Boğaziçililerin sayısı oldukça az, ama böyle olmamalı. Sektörde kendini yetiştirmiş insan eksikliği var. Okulumuzun girişimci ruhunu biliyoruz, bu ruhu tarım sektörüne yansıtabiliriz. Boğaziçi’nde İngilizcemi geliştirdim ve dile olan merakımı keşfettim. Arapça öğrendim, orta düzeyde Fransızca biliyorum. Son beş aydır da İbranice öğreniyorum. Üniversite hayatımda Borsa İstanbul, Dış İşleri Bakanlığı ve French Connection gibi yerlerde staj yaptım, iş hayatını gördüm. Bu deneyimlerden sonra gerçekten sevdiğim işin tarım olduğuna karar verdim. Herkes sevdiği işi yapmalı.” 

Yazarın Tüm Yazıları