Trafik sigortasının fiyatı arttı mı?

Haberin Devamı

Dİkkat ediyorum da bazı kesimler, bir süredir trafik sigortası üzerinden algı operasyonu yürütmeye çalışıyor. Neymiş; fiyatlar fahiş artmış, 1 Haziran’da başlayan yeni uygulama primleri yükseltmiş, yükseltmeye de devam edecekmiş. Kimsenin avukatlığına soyunacak değilim ama bilinmesi gereken de gerçekler var. 1 Haziran’da başlayan yeni trafik sigortası şartlarına, o tarihlerdeki yazılarımda değindim, tekrarlamayacağım. Merak eden bulur, okur.
Konuya farklı bir yönden yaklaşacağım. Bu ülkede 26 milyon sürücü var. Diyelim ki, bunlardan biri de sizsiniz ve iyi sürücüsünüz. Bir tarafta, senede 6-7 kazaya karışan bir başka sürücü, diğer tarafta ise 6-7 yılda bir kazaya karışan siz varsınız. Yine varsayalım ki, ikiniz de trafik sigortasına 500 lira, yani aynı primi ödüyorsunuz. Şimdi soruyorum, sizce bu hakkaniyetli bir uygulama mı?
Devam edeyim ve basitleştirerek anlatayım. Trafik sigortası uygulamasını bir havuza benzetelim. Satılan tüm trafik poliçelerinden alınan primler bu havuzda toplanıyor ve hasarlar da buradan ödeniyor. Senede 6-7 kazaya karışan sürücü, bu havuzdan her sene 6-7 kova su dolduruyor; siz ise 6-7 senede, sadece bir bardak su alıyorsunuz. Ama ikiniz de aynı parayı ödüyorsunuz. Daha açık bir anlatımla siz, ödediğiniz paralarla diğer sürücünün hasarlarını karşılayarak, onu finanse ediyorsunuz. Sizce bu adil mi?

Haberin Devamı

TÜKETİCİ KANDIRILIYOR MU?


Eminim bazı kesimler, ‘ama eskiden böyleydi, gayet de güzeldi, durduk yere neden düzen değişti?’ diyecektir. Doğru, beş yıl öncesine kadar tüm sürücüler, üç aşağı beş yukarı trafik sigortasına aynı primi öderdi. Hatta araç sayısının çok olduğu, kazaların da sıkça yaşandığı İstanbul’daki sürücü ile araç sayısının ve kazanın az olduğu Ağrı’daki sürücü bile sigortaya aynı parayı öderdi. Bu yüzden de uzun yıllar, Anadolu’daki sürücüler, ödedikleri primlerle büyük şehirlerdeki kazaları finanse ettiler; kimsenin de ruhu duymadı.
Artık düzen değişti ve hem tüketicilerin hem de sigortacıların gözü açıldı. Niye açıldı, geçmişte neden haksız uygulamalar yapıldı; bu ayrı bir konu, bir ara ona da değiniriz. Ama son beş yıldır sigorta şirketleri; sürücünün yaşına ve ehliyet süresine, geçmiş yıllarda karıştığı kaza sayısı ve buna paralel ödenen hasar tutarına, aracın yaşı ve bulunduğu il ve ilçe gibi birçok kritere göre primleri belirliyor. Siz buna kısaca, kişiye göre uygulama da diyebilirsiniz. Nasıl ki, bankacılıktan tutun da haberleşmeye kadar her alanda kişiye özel uygulama varsa, son beş yıldır, sigortacılıkta da var.

Haberin Devamı

ALGI OPERASYONU


Bir araştırma yaptım. Geçen yıl 500 lira prim ödeyen ve çok kazaya karışan (her sene ve senede de 3-4 kaza yapan) bir sürücü, bu sene 750 lira prim ödeyecek ki, bu da yüzde 50 prim artışıdır. Yine geçen sene 300 lira prim ödeyen, ama 3 yıldır kazaya karışmayan bir sürücü, bu yıl sigortaya 315 lira ödeyecek ki, bu da yüzde 5 artış anlamına geliyor.
Durum budur. Peki, bu kadar yaygara nereden kaynaklanıyor, kim yapıyor? Onu da sordum, soruşturdum. Tüm patırtıyı çıkartan, hani şu, her sene 3-5 kazaya karışan, bundan dolayı da primleri yüzde 50 artan kesim var ya, işte onlar. Bunların oranı da yüzde 10’a yakın. Toplam 18 milyona yakın trafik poliçesi bulunduğuna göre patırtıyı bir milyon 800 bin kişi çıkartıyor. İstiyorlar ki, eski sisteme dönülsün. Yani, onlar kaza yapsın, sizler ve bizler onların hasarlarını karşılayalım, ama aynı primi ödeyelim. Yok öyle yağma. O devir kapandı, artık.

Yazarın Tüm Yazıları