Rant kapısı kapanınca itirazlar başladı

Açıkça söyleyeyim, şaşırdım dersem, yalan olur.

Haberin Devamı

Trafik sigortasında, yeni genel şartlar açıklanıp da 1 Haziran’da uygulamaya girdiğinde, bazı kesimlerin iptali için dava açacağını tahmin ediyordum. Yanlış anlaşılmasın, yeni düzenlemedeki maddelerin hukuka ya da tüketici haklarına aykırılığından değil; değişikliklerin birilerini rahatsız edeceğinden, birilerinin tekerine çomak sokacağından emindim.
Nitekim sırasıyla önce Ankara Barosu ardından da Türkiye Barolar Birliği uygulamanın iptali için dava açtı. Gerekçe ne? Yeni düzenleme, sigortalıların aleyhineymiş, üçüncü kişileri korumak yerine sigortacıları koruyormuş ve borçlar, ticaret, tüketici, sigortacılık olmak üzere tüm kanunlara aykırıymış.
Eminim kimileri, ‘kardeşim sen tarafsın’ diyecektir. Haklılar, tarafım; doğrunun ve mantığın tarafıyım. Devletin koskoca Hazine Müsteşarlığı, hukukçularına danışmadan genel şart hazırlayıp, yayınlayacak ve bu şartların hepsi de kanunlara aykırı olacak, öyle mi? Yapmayın Allah aşkına, böyle bir şey mümkün mü?
Yeni trafik sigortasındaki değişikliklere geçen yazılarımda detaylı değindim, tekrar yapmayacağım. Düzenlemenin iptali için açılan dava dilekçelerinde asıl konuyu, trafik sigortası kapsamında zarar görenlere ödenecek tazminatların hesaplanması oluşturuyor ki, yıllardır esas patırtıda buradan kaynaklanıyordu, zaten. Birileri bu tazminat konusunu rant kapısı haline getirmişti ve yıllardır ciddi nemalanıyordu.

Haberin Devamı


TRAFİKTE YENİ DÜZENLEME


Daha açık şöyle anlatayım: 10 yıldır trafik kazalarında ölenlerin yakınlarına sigortadan ödenecek tazminat, ciddi sorun haline geldi. Sorun derken, sigorta şirketlerinin, tazminatı ödemesinden bahsetmiyorum; nitekim 10 yıl öncesine kadar tazminat hesaplanır, pat diye de ödenirdi. Sonrasında ise kendilerine ‘hasar aracısı’ ya da ‘takipçi’ adı veren birileri türedi ve nerede ölümlü kaza varsa, orada bitip, “Kendiniz müracaat ederseniz sigorta şirketi beş kuruş ödemez, işlemleri biz takip edelim, yüklü tazminat alın” diyerek, insanların elinden vekalet aldılar. Vekaletle de sigorta şirketleri yerine direk mahkemelere başvurdular.
Maalesef bizde de ihtisas mahkemeleri olmadığından, vefat tazminatlarını da uzmanlar hesaplamadığından; her mahkeme farklı farklı tazminatlar hesaplamaya ve farklı hükümler vermeye başladı. Daha da vahimi, mahkemelerin hükmettiği tazminatın yüzde 60’ını bu aracılar cebe indirirken, ölenlerin yakınları ise üç kuruş tazminat alabildiler.
Sonuçta; on yılda tazminat taleplerinin yüzde 90’ı mahkemeler aracılığı ile yapılır oldu, mahkemelerin iş yükü arttı, sigorta şirketleri öngöremedikleri tazminatlar ödemeye başladı ve hani şu, yeni düzenlemenin iptali için gerekçe gösterilen tüketici var ya işte o tüketici, son on yılda eline geçen üç kuruş tazminatlar yüzünden mağdur oldu. Peki, kim kazandı? Kendine aracı ya da takipçi diyenler.
Bitmedi. Durum öyle bir hale geldi ki, toplanan primler tazminatları karşılamaya yetmemeye başlayınca, sigorta şirketleri trafik sigortasının primlerini her yıl artırdı. Bu sefer de tüm araç sahipleri mağdur oldu Ne için? Sayıları her yıl artan bu aracılar ceplerini doldursun diye. Hem de ne doldurmak! Her yıl trafik kazalarında ölen kişilerin sayısını düşünün, sigortadan ödenen tazminatın da kişi başına 150 ila 200 bin lira arasında değiştiğini ve kendine aracı diyenlerin de kişi başına ödenen tazminatın yüzde 70’ini cebe attığını hesaba katın; ne kadar bir kazançtan bahsettiğimi varın siz düşünün. Anlayacağınız büyük rant kapısı ve bu kapının kapanmasını kimse istemez.

Haberin Devamı


BAROLAR BİRLİĞİ DEVREDE


İşte, trafik sigortasında yeni uygulama bu çarpık yapı düzelsin, bu rant bitsin, tüketici mağdur olmasın diye yapıldı. Şimdi de bu düzenlemenin iptali için dava açılıyor. İşin garibi, iptali isteyen kesim, avukatlar. Acaba neden?
Açıkça söyleyeyim, hasar aracılarının ki, bunlar artık büyük şirketler haline geldiler, kimler olduğunu, arkalarında kimlerin bulunduğunu, hangi ünlülerin bu işe soyunduğunu iyi biliyorum. Diyeceğim o ki, yeni düzenlemenin iptali demek, belirli kesimin ranta, tüketicinin ise mağduriyete devam etmesi demek.
Şunu da belirteyim: Yazılarım sonrası telefonla yaptığım konuşmalardan ve mesajlaşmalardan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun bu konulara hassasiyetini ve ilgisini biliyorum. Bu iptalin kime yarayacağını, aracıların arkasında kimlerin olduğunu araştırıp, soruşturmasını; hatta düzenlemeyi yapanları ve sigortacıları dinleyip, öyle aksiyon almasını beklerdim. Ama halen geç kalınmış sayılmaz.

Yazarın Tüm Yazıları