Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’ya bir öneri

Sigorta bilinci, toplumsal bilinçle alakalıdır.

Haberin Devamı

Bu öyle bir bilinçtir ki, o toplumun insanları, hayatta karşılaşacak olası risklere karşı önlem alırlar. Daha doğrusu, önlem alma ihtiyacı hissederler. Gelişmiş toplumlarda da bu bilinç hakimdir; tartışılmaz, ‘acaba mı?’ diye sorgulanmaz. Ve bu bilinç, her gün televizyonlarda kamu spotu adıyla yayınlanan; sağlıklı beslenmeden açık havada nasıl mangal yakılması gerektiğine kadar topluma aşılanmaya çalışılan onlarca konudan daha önemlidir.
Peki, bizde bu bilinç var mı? Birlikte bakalım. Türkiye’de toplam 16 milyon konut var, sadece 6 milyonu depreme karşı sigorta yaptırmış ki, buna bile büyük başarı diyoruz. Sigortalı konut sayısı ise, topu topu 4 milyon.
Trafiğe kayıtlı 18 milyon araç var, sadece 4,5 milyonunun kasko sigortası bulunuyor. Araçların yüzde 25’i kanunen zorunlu olan trafik sigortasını bile yaptırmıyor. Nüfus 77 milyon, sadece 2,5 milyonunun sağlık sigortası bulunuyor; ‘başıma bir şey gelir de vefat edersem geride kalanlar muhtaç olmasın’ diye hayat sigortası yaptıranların sayısı, bir milyonu bile bulmuyor. Geleceğini düşünüp, tasarruf edenlerin toplamı ise hepi topu 4,5 milyon. Örnekleri çoğaltabilirim ama gerek yok.

DERS KİTAPLARINA GİRMELİ

Avrupa’da, Amerika’da, daha doğrusu gelişmiş ülkelerde, ‘ne kadarı sigortalı, ne kadarı değil’ gibi rakamlar ortalarda uçuşmaz; ‘bu bilinç nasıl oluşur, kim aşılar’ gibi konular da konuşulmaz. Çünkü bu bilinç yerleşmiştir. Her bireyin aracı, konutu, sağlığı, hayatı, varsa işletmesi, sigortalıdır; aksi düşünülemez.
Peki, bizde sorun ne? İşte, işin bu boyutu, Milli Eğitim Bakanlığını ilgilendiriyor. Neden mi? Sigorta bilinci, daha doğrusu risklere karşı önlem alma bilinci, şırınga ile topluma aşılanamayacağına ve pat diye de bu bilinç oluşamayacağına göre; işin ucu, eğitime dayanıyor. Hem de çocuk yaşta ve ilk eğitime dayanıyor.
Bunun için de bugünden depremdi, trafik kazasıydı, sağlıktı gibi risklerle birlikte sigorta konusunun biran önce eğitim müfredatına girmesi, ders kitaplarında bir şekilde yer alması ve daha çocuk yaşta sigorta bilincinin aşılanması gerekiyor. Burada da görev, Milli Eğitim Bakanlığına düşüyor.

ESKİ BAKANLAR ÖNEMSEMEDİ

Açıkça söyleyeyim, bu konuda geç bile kalındı. Bugünden başlatsak, ancak 25-30 yıl sonra bu bilince sahip bir nesli, yeni yeni yetiştiririz; gelişmiş ülkelerin bugünkü bilinç seviyesine de ancak o zaman geliriz. Daha açık şöyle anlatayım: Biz bugünden okullarda risk ve sigorta konusunu okutmaya başlasak, oluşacak her ekonomik kaybın ‘devlet baba’ eliyle giderilemeyeceği, bireylerin kendi malını yine kendisinin koruması gerektiği bilincine sahip bir nesle, ancak 25 yıl sonra kavuşmuş oluruz.
Şunu da belirteyim, sigortacılar yıllar öncesinden bu girişimde bulundu ve her Milli Eğitim Bakanı’nın kapısını çaldı. Tek koparabildikleri –ki, o da Hazine Müsteşarlığı’nın girişimleri sayesinde- 3 yıl önce, Mayıs ayının son haftasının Sigorta Haftası ilan edilmesi oldu. Umarım, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, geçmişteki mevkidaşlarından farklı davranıp, geç kalmışlığı tolere edici yaklaşım sergiler ve bu konuyu biran önce gündemine alır.

Yazarın Tüm Yazıları