Kıdem tazminatında kırmızı çizgiler

Ne diyor işçi sendikaları, ‘kıdem tazminatı kırmızı çizgimizdir, her türlü girişime karşıyız’. Neden karşılar, belli mi? Değil. Hükümet, ‘kaldırıyoruz’ mu diyor? Hayır. Hak kaybı yaratacak uygulama mı getiriyor? O da hayır.

Haberin Devamı

Hem Başbakan Ahmet Davutoğlu hem Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, tüm işçilerin bu haktan yararlanabileceği bir düzenleme getirilmesi gerektiğini söylüyor. Düzenleme belli mi? Değil. Belli olan iki şey var; birincisi, mevcut sistemin sürdürülemeyeceği, ikincisi kıdem tazminatında fonlu bir sistemin düşünüldüğü.
Öncelikle şunu belirteyim, kıdem tazminatı ayrı bir konu –ki, içinde tazminat oranı gibi farklı boyutları var-tazminatın fonlu sistemde değerlendirilmesi ayrı bir konu. Maalesef bu ikisi birbirine karıştırılıp, tartışıldığından; kim, neye karşı belli olmuyor.

FONLU SİSTEM

Ben, konunun, fonlu tarafına değineyim. Düşünülen ne? Her çalışana bir hesap açılması, işverenin o hesaba, kıdem tazminatlarını yatırması ve bireysel hesapta toplanan paraların fonda değerlendirilmesi. Bunun neresi kötü ve neresi çalışanın aleyhine?
İşveren, çalışan adına açılan bireysel hesaba her ay kıdem tazminatı karşılığını yatıracak. Çalışan, her ay yatıp, yatmadığını görecek. Biriken paralar, fonda değerlenecek. Çalışan, emekli olduğunda ya da işten ayrıldığında fonda değerlenmiş neması ile birlikte tazminatını alacak. İşten erken mi ayrıldı, hesap kişinin adına olacağından, işe başladığında, yeni işvereni hesaba kıdem tazminatını yatıracak. Mevcut sistemde 2 bin lira maaş alan çalışanın, 25 yıl sonra eline 50 bin lira geçiyor ya; tazminat fonda değerlendiğinde eline 60 bin lira ya da daha fazla geçecek. Bunun neresi kötü?

KİM, NEYE KARŞI?

Neymiş efendim, çalışanın hangi yıldan sonra ve hangi şartlarda tazminatı alacağı belli değilmiş. Oturursun hükümetle masaya, süreleri, sürelere göre kademeli alınacak tazminatı konuşur, tartışırsın, ağırlığını koyarsın.
Neymiş, geçmişte batan fonlar yüzünden fonun olumsuz imajı varmış. Oturursun masaya, hayat sigortalarında olduğu gibi, yıllık enflasyon kadar hatta enflasyonun üzerinde getiriye garanti istersin ve alırsın da. Fonları kimin yöneteceğine, hangi şartlarda yöneteceğine masada karar verirsin, yönetimde söz hakkı istersin, alırsın da. Aylık hesaba yatan kıdem tazminatına devlet katkısı bile alırsın. Hatırlayın, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 2013 yılında, “Kıdem tazminatının fona dönüşmesi halinde, devlet katkısı sağlayabiliriz” demişti. Şunu da belirteyim, bugün 5.5 milyon kişi bireysel emeklilik sistemi ile emeklilik tasarruflarını hem fonlarda değerlendiriyor hem de devlet katkısından yararlanıyor; hiçbir fonda batmıyor.
Doğrudur, süregelen bir sistemi değiştirmek zordur, endişe yaratır. O yüzden diyorum oturursun masaya konuşur, tartışırsın. Ama yok, nasıl bir düzenleme yapılacağını, hükümetin ne düşündüğünü bile bilmeden, ‘Fonu bırak, bir yıldan az çalışana da kıdem ver’ deyip, detaya takılırsan ya da ‘Kırmızı çizgimizdir’ deyip, kestirip atarsan; bir yere varamayacağın gibi, çalışanın hakkını koruyup, korumadığın bile tartışma konusu olur.

Yazarın Tüm Yazıları