İş dünyasında kara liste neden düzenlenir?

Haberin Devamı

Geçen hafta Hürriyet Ekonomi Müdürü Sefer Levent, son günlerde bazı şirketlerin battığına yönelik sahte listeler hazırlandığını ve bu listelerin de elektronik posta yoluyla dört bir tarafa dağıtıldığını gündeme getirerek, konuyu ‘Kara liste skandalı’ başlıklı yazısında detaylı anlattı.
Özetlemek gerekirse, sadece şirketlere yönelik değil sektörlere hatta illere yönelik kara listeler hazırlanarak, bu sektör ve illerdeki firmaların battığı öne sürülmüş. İnternette dolaşan bu listeleri ciddiye alan iş çevreleri de bu firmalarla alışverişi kesmiş, kimi bankalar da kredilerini geri çağırmaya kadar işi vardırmış.
Peki, bu ilk mi? Hayır, birileri tarafından, belli dönemlerde; o veya bu isimler altında sahte listeler hazırlanıp, servis edilir. Birileri bu listelere itibar eder, hatta kendisi de üzerine ekler; yetmez, durumdan vazife çıkaran kimi bankalar da fırsat bilip, kredileri geri çağırır. Anlayacağınız, bildik senaryo. Demek ki, yine böyle bir dönemden geçiyoruz.
Hiç şaşırmadım. Önümüz seçim, hem de kritik bir seçim. Bazı kesimler böyle bir ortamda ekonomiyi ve reel sektörü hedefine koyup, kriz çığırtkanlığı yapacak, bundan da siyasi rant elde edecektir. Umarım, seçim yaklaştıkça ekonomi üzerine oynan oyunlar daha da artmaz ve büyük hasara yol açmaz.

Haberin Devamı


İTİBAR GÖRÜYOR MU?


Bu işin bir boyutu, gelelim diğer boyutuna. Siz hiç, gelişmiş ülkelerde böyle kara listeler hazırlandığı duydunuz mu? Hadi hazırlandı diyelim, hangi iş çevresi bu listelere itibar edip de alışverişi durdurur, hangi finans kuruluşu kredisini geri çevirir? Avrupa’da hangi sektörde, hangi şirket, ‘beni kara listeye almışlar’ diyerek, mahkemelere başvurur?
Gelişmiş piyasalarda kimse ne böyle listeler oluşturur, ne de buna itibar edilir. Neden mi? Gelişmiş ülkelerde bir işletmenin, salt ipotek vererek, bankadan kredi alması ile ya da bir şirketin, açık hesap yöntemiyle (malumunuz gelişmiş ülkelerde çekle işlem artık kalmadı açık hesap ile çalışılıyor) salt mal alıp satması ile sistem yürümüyor. Yani bizdeki gibi mal alıp-satarken, bankadan kredi kullanırken ahbap çavuş ilişkisi ile iş yapılmıyor.
Garanti adına ne kadar finansal enstrüman varsa hepsi kullanılarak, sistem yürüyor. Adam mal ya da hizmet mi satacak; her nereye, hangi ülkeye satacaksa önce gidip faktoring şirketiyle anlaşıyor, yetmiyor alacak sigortası için sigorta şirketiyle anlaşıp, öyle iş yapıyor. Bankadan kredi alacağı zaman da aynı şekilde diğer finansal enstrümanları devreye sokuyor.

Haberin Devamı

ESKİ SİSTEM TİCARET

Mal sattığı şirket iflas etse de ya da ihracat yaptığı ülke krize girse de adamın alacağı batmıyor, başı da ağrımıyor. Hal böyle olunca da ortalarda kara listeler dolaşmıyor, dolaşsa bile, ‘kapı gibi garanti var’ deyip, umursamıyor, kimse de itibar etmiyor. Banka da garanti olduğunu bildiği için ‘verdiğim kredi ödenir mi ödenmez mi?’ diye düşünmüyor.
Bizim reel sektörün temel sorunu da işte, bu. Halen ticareti, bankadan kredi kullan, ‘malı sat çeki al’ gibi basit ve eski düzen götürmeye çalışmaları; başka hiçbir enstrümana sıcak bakmamaları. Maalesef, böyle olunca da yani kırılgan bir ticaret yürütmeye çalışılınca, birileri kara listeler hazırlayıp servis ediyor, o listede isimlerini gören hop oturup hop kalkıyor, sivil toplum kuruluşları da ‘aman itibar etmeyin’ diye uyarılarda bulunmak zorunda kalıyor.

Yazarın Tüm Yazıları