İflas erteleme mi borçtan kurtulma mı?

Haberin Devamı

‘Bu da nereden çıktı, gündem bu mu yani’ diyeceksiniz ki, haklısınız. Aylardır siyasetle yatıp, siyasetle kalktığımızdan sıra bir türlü ekonomiye gelemedi. Görünen o ki, uzun bir süre daha gelemeyecek. O yüzden ucundan bucağından biraz değinelim istedim.
Geçenlerde finansçı bir dostumla sohbet ederken, laf döndü dolaştı, bildik konuya geldi; ‘iflas erteleme’ye. Dostum, “Bu işin iyice suyu çıktı” diyerek başladı anlatmaya ve devam etti: “Adam iflas erteleme istiyor, sonra da yıllarca ortalarda göğsünü gere gere dolaşıyor; altında son model şoförlü araç, en lüks restoranlarda yiyip, içiyor, eski hayatına devam ediyor. O firmayla çalışan onlarca şirket ise parasını alamadığından, batıyor.”
Konu bildik ve uzun yıllardır da gündemde ama her sene farklı bir boyut kazanıyor, yarattığı mağduriyet de katlanarak artıyor. Malumunuz, 2001 krizinden sonra zorda olan şirketlere nefes aldırmak için iflas ertelemenin şartları kolaylaştırıldı; 2008’de ise iflas erteleme isteyen şirketlerin sayısında ciddi artış oldu. Küçük bir araştırma yaptım, sadece son 2-3 yılda ise denizcilikten turizme, inşaattan tekstile kadar bu sisteme sarılan şirketlerin sayısı 100’ü geçmiş. Bunlar büyük ve ismi bilinen şirketler. Bir de bunların iflas ertelemeye gitmesiyle zora düşerek, aynı yola başvuran şirketlerde var ki, sayıları ciddi boyutta.

Haberin Devamı

FIRSATÇILIK HALİNE GELDİ

Gerçekten zora düşüp, bir çıkış yolu olarak bu uygulamaya sarılanlara kimse bir şey demiyor. Ama bir de yasal boşluktan yararlanarak iflas ertelemeyi borçlardan kaçma yöntemi olarak görüp, kötüye kullananlar var ki, asıl sorun da burada. İşin hukuki boyutunu bir kenara bırakıyorum, o konuya hiç girmeyeceğim. Peşin peşin söyleyeyim, yazacaklarımdan da kimse alınmasın, gücenmesin.
Ama bakıyorsunuz şirket, birden bire iflas erteleme istiyor, kolay yoldan da karar aldırıyor. Alınan kararlarda öyle şartlar var ki; bankacı krediyi, faktoringci alacağını, leasingci kirasını, finansman şirketi taksitini alamıyor. O şirkete mal veren ya da o şirketle çalışan onlarca küçük işletmede ne malını geri alabiliyor ne de alacağını tahsil edebiliyor.
Mahkemeler iki-üç yıl hatta bazen daha da uzun sürüyor. Bu sürede şirketin sahibi ya da sahipleri eski hayatına aynen devam ediyor, ortalarda boy gösteriyor; hatta o televizyon senin, bu gazete benim dolaşıp demeçler veriyor, yorumlarda bulunuyor.

Haberin Devamı

AMACINDAN SAPTIRILDI

Bunun adına da iflas erteleme deniyor. Hal böyle olunca da birçok işletme malını satarken, banka kredi verirken, finans şirketleri finansman sağlarken, ‘yarın öbür gün bu da iflas erteleme ister, ben de alacağımı alamam, zor duruma düşer miyim?’ diye endişe yaşıyor. Haliyle herkes birbirine temkinli yaklaşıyor, düzgün çalışan şirketler de bu yaklaşımdan nasibini alıyor. İşte, iflas erteleme kararları nedeniyle bugün, gelinen nokta budur.
Daha açık bir anlatımla, başta iyi niyetli bir uygulamanın zamanla bazı kesimler tarafından yozlaştırılmasından; bugün iş dünyası, finansçılar, reel sektör rahatsız. Hoş, gelinen bu noktanın farkına varılıp, birtakım çalışmalar başlatılıp, taslaklar hazırlandıysa da hayata geçirilmedi.
Uzun lafın kısası, bugün başka amaçlara hizmet eder hale gelen iflas ertelemenin yasal açıdan yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor. Tabi, siyasetten ekonomiye fırsat gelirse.

Yazarın Tüm Yazıları