Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın sigorta meselesi

Günlerdir, okuyuculardan gelen eleştirilerin haddi hesabı yok.

Haberin Devamı

Neymiş, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın sigortası hakkında yer yerinden oynarken, neden tek satır bile yazmamışım, cesaret mi edememişim? Sigortacılık hakkında her konuyu yazıyormuşum da iş, saraya gelince mi yazmaktan çekinmişim?
Ne diyeyim ki; konu, ekonomik boyutuyla gündeme gelse yazayım, ama gündeme geliş şekli de, sorulan sorular da, politik. Politik olunca da konu, amacından sapıyor, ne yazarsanız yazın başka boyutlara çekiliyor.
Birçok kez yazdım, bir kere daha tekrarlayayım, kamu binaları sigortalanmıyor. Aralarında istisnalar olabilir –ki, bunlar da çok azdır- ama genel uygulama, kamuya ait binaların sigortalanmaması yönünde. Çünkü, kanun böyle diyor. Dikkat edin, çıkan her kanunda, her yönetmelikte mutlaka, ‘kamu binaları hariç’ diye madde vardır. Gerekçe ise, kamu zararını kendi karşılar, sigortaya ihtiyaç duymaz.

Haberin Devamı


KAMU BİNALARININ DURUMU


Nitekim Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de, bütçe konuşmaları sırasında, “Bütçe Kanununda hüküm var, sigorta yapılmıyor” diyerek, konuya açıklık getirdi.
Doğrudur, yanlıştır; bu ayrı bir tartışma konusu. Bu tartışmayı da salt Cumhurbaşkanlığı Sarayı üzerinden, yani politik konu üzerinden, yapmanın anlamı olmadığı gibi kimseye de faydası yok. Tartışacaksak, tüm kamu binalarının sigortasızlığını, sigorta yaptırmamanın maliyetini ve devletin üzerine getireceği yükleri masaya yatırırız.
Ama illa da iki kelâm etmemi istiyorsanız, konuya farklı bir boyuttan yaklaşayım. Okuyucuların ısrarı üzerine sordum, soruşturdum. Öncelikle; ‘kamu binaları sigortalansaydı, Cumhurbaşkanlığı Sarayı da sigortalanabilir miydi?’ diye sordum. Sigortalanıyor ancak sigorta teminatı çok yüksek olacağından tek bir şirket sigorta yapamıyor, üç-beş şirket birleşip, konsorsiyum oluşturup, teminat verebiliyor.


KİM SİGORTALAYABİLİRDİ?


Peki, hangi risklere karşı sigorta yapılır? Takdir edersiniz ki, Saraya hırsız giremeyeceğine ya da musluğu açık unutan üst komşudan dolayı su basmayacağına veya da koskoca Cumhurbaşkanlığı Sarayı dere yatağına yapılıp da sel baskını riski olmayacağına göre, geriye iki risk kalıyor; deprem gibi doğal afetler ve olası bir yangın.
Gelelim asıl konuya yani, prim konusuna. Tartışmanın en alevli olduğu dönemde de soruldu ya, ‘kaç para prim ödendi, hangi kamu hesabından ödendi?’ diye; ben de sordum soruşturdum, ‘Cumhurbaşkanlığı Sarayı sigortalansaydı primi ne olurdu?’ diye.

Haberin Devamı


PRİMİ NE OLURDU?


İlk olarak Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, Sarayın maliyeti hakkında yaptığı, 1 milyar 370 milyon lira açıklaması üzerinden gidersek; Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın yıllık sigorta primi 1 milyon 300 bin TL tutuyor.
Ama Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “500 milyon civarında’ açıklaması üzerinden gidersek yıllık prim, 1 milyon TL tutuyor.
Başta da söylediğim gibi ekonomik olduğu müddetçe her konuyu konuşup, tartışırım, çekineceğim bir şey yok. Ama politikse, bu noktada ne yazarsam yazayım, başka boyutlara çekileceğinin de bilincindeyim. Şimdi anladınız mı, Cumhurbaşkanlığı Sarayı tartışmalarına neden girmediğimi.
Son olarak şunu da belirteyim: Bana göre binalar da dahil olmak üzere kamuya ait tüm mal varlıkları sigortalanabilmeli. Ortada gelişmiş bir sigorta sistemi varken, maliyeti ne olursa olsun bu devirde, kamunun zararını kendi kasasından karşılaması ya da karşılamaya çalışması doğru bir uygulama değil. Hele ki, hemen hemen her gün, devletin, vatandaşı sigortaya teşvik edici uygulamalar çıkardığı bir ortamda hiç doğru değil.
Bu vesile ile yeni yılınızı en içten dileklerimle kutluyorum.

Yazarın Tüm Yazıları