Babacan’ın banka dışı finans kuruluşlarına bakışı

Geçen hafta sonu Finansal Kurumlar Birliği’nin (FKB), Genel Kurul Toplantısı’na katılan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, banka dışı finans şirketleri hakkında açıklamalarda bulundu.

Haberin Devamı

Babacan, özetle, “Türkiye’de bankalar güçlü ancak banka dışındaki finans kuruluşlarının gelişmesi son derece önemli. Finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketlerinin oluşturduğu sektörün aktif büyüklüğü 2014 yılında bir önceki yıla kıyasla yüzde 19 arttı. Bu artış iyi bir artış” dedi.
Açıkça söyleyeyim, bugün, banka dışı finans şirketleri kimliklerine kavuştularsa, bunu AK Parti hükümetine ve Ali Babacan’ın çabalarına borçlular. Çok değil, bundan on yıl önce faktoring denince akla tefecilik, finansal kiralama denince de otomobil finansçısı gelirdi; finansman şirketlerinin ise esamesi okunmazdı. Şimdi ise yasalarla sınırları çizildi, kurallar getirildi, sermaye artışı sağlandı, elenen elendi pazarda güçlü olanlar kaldı; yetmedi, üç sektör tek bir çatı altında toplandı.

EN BÜYÜK RAKİP BANKALAR

Bir araştırma yaptım. Çok da fazla rakamlarla kafanızı karıştırmadan özetleyeyim. 2014’te bankaların aktif büyüklüğü 1,9 trilyon TL oldu. Finans sektörü içinde banka dışı finans şirketlerinin aktif büyüklüğüne göre payı yüzde 3,8’e çıkarak, 80 milyar TL’ye ulaştı.
Bankaların geçen yıl toplam kredi tutarı 1,24 trilyon TL olurken, bunun 551 milyar TL’si ticari ve kurumsal kredilerden, 333 milyar TL’si de KOBİ kredilerinden kaynaklandı. Yani, bankalar reel sektöre 884 milyar TL kredi kullandırdı.
Banka dışı finansman şirketleri de ağırlıklı, KOBİ’ler olmak üzere reel sektöre 140 milyar TL’ye yakın fon sağladı. Şunu da belirteyim, banka dışı finans kuruluşlarının bundan 5-6 yıl önce sağladığı fon, 30 milyar TL’yi geçmiyordu.
Özetlersek, Ali Babacan’ın söylediği banka dışı finans kuruluşlarının gelişimi hızlı ve piyasadan aldıkları pay da artıyor. Yeterli mi? Değil, hem de hiç değil. Peki, bu pay artar mı? Artar, ama kimse alınmasın gücenmesin, öyle zıplayıp, patlamaz. Neden mi? Bir kere, banka dışı finans kuruluşlarının en büyük rakibi bankalar. Bankalar geniş şube ağı ile reel sektöre kredi vermek için birbiri ile yarışıyor; leasing, faktoring ve finansman şirketleri de reel sektörü fonlamak için hem bankalarla hem de birbirleri ile yarışıyor.

PAZARDAKİ PAYLARI

Daha açık şöyle anlatayım: Bir leasing şirketi düşünün, müşterisinin makine-ekipmanını kiralama yoluyla orta ve uzun vadeli finanse etmeye çalışıyor; aynı leasing şirketinin hissedarı olan banka da aynı müşteriyi kredi yoluyla kendine çekmeye çalışıyor. Tek avantaj, leasing şirketi, makineyi alıp, müşterisine teslim ediyor. Dezavantajları ise bankalar gibi memleketin dört bir yanına kendi şube ağıyla ulaşamıyor.
Türkiye’nin bir ilinde, bir vatandaşın yıllardır çalıştığı bankanın şubesine gidip, ‘leasing varmış, faktoring sistemi varmış, hele bir anlatın bakalım’ dediğinde; o banka çalışanının, ‘anlatayım’ dediğini mi zannediyorsunuz? ‘Ne uğraşacaksın ben sana uygun bir kredi çıkartayım, şu imkanı da sunayım, işini hallet’ diyor. Şunu da belirteyim, banka dışı finans kuruluşlarını fonlayan da bankalar.
Elbette bu kuruluşlar gelişecek, gelişiyor da ancak hal böyleyken, finans piyasasındaki payları nasıl artar, artması için neler yapılır; bence asıl konuşulup, tartışılması gereken konu budur.

Yazarın Tüm Yazıları