Noyan Doğan

İstanbul depreminin etkisi hesaplandı durum çok vahim

18 Mart 2024
Yazacaklarım kimilerinin hoşuna gitmeyecektir, kimileri de felaket tellallığı ile suçlayacaktır ama doğru tespitleri de yapmak gerekiyor.

Kahramanmaraş depremlerinde 40 bine yakın bina yıkıldı, 200 binden fazla bina hasar aldı, başta küçük işletmeler olmak üzere sanayi tesisleri büyük zarar gördü. Depremin ekonomiye maliyeti ise 100 milyar doları geçti. Sadece bu yıl için merkezi yönetim bütçesinin yüzde 9.3’ü deprem bölgesi için ayrıldı, önümüzdeki yıllarda da ayrılmaya devam edecek. Sadece iki yıl için bütçeden ayrılan pay 1.8 trilyon liranın üzerinde.

Peki, depremde, toplam ekonomik kaybın ne kadarını sigorta sektörü üstlendi? Sadece 5 milyar dolarını, yani yüzde 5’ini. Neden? Çünkü sigortalanma oranı çok düşüktü de ondan. Yüksek olsaydı daha fazlasını karşılayabilirler miydi? Sigortacılar, 30-35 milyar dolarını rahat rahat karşılayabileceklerini açıkladılar. 

325 MİLYAR DOLARLIK HASAR

Gelelim, beklenen Marmara depremine. Kahramanmaraş depreminden sonra hemen hemen her gün olası Marmara ve İstanbul depremi konuşuluyor ve etkisi hakkında senaryolar ortaya konuyor. Sigortacılar da bir modelleme yaptılar. Buna göre beklenen hasar 325 milyar dolar. Mesela, Kahramanmaraş depreminde zorunlu deprem sigortası kapsamında DASK, 600 bin konut için 36 milyar TL’ye yakın ödeme yaptı. İstanbul depremi için beklenen ise bunun üç katı ki, bu da hasarlı bir milyon 800 bin konut anlamına geliyor. Olası Marmara depremi için beklenen 325 milyar dolarlık hasarın bugün sadece yüzde 10’u sigortalı.

KİMSE KONUTUM DEĞERLİ DEMESİN

Kritik soru şu; Kahramanmaraş depreminden nasıl ders çıkardık ve beklenen Marmara depremine ne kadar hazırız? Özet çıkarayım. Mesela, sanayi tesislerinin yüzde 90’ını sigortalı. Üstelik Kahramanmaraş depreminde yaşananlardan korkan sanayiciler sigorta eksikleri varsa onları da tamamladılar. Küçük işletmeler içinse durum vahim; Marmara bölgesinde sadece yüzde 20’si sigortalı. Demek ki, küçük işletmeler depremden ders çıkarmamışlar, beklenen Marmara depremine ne hazırlıklı değiller.

Konutlara bakalım. Mesela, DASK. Bu kadar depreme rağmen Türkiye genelinde zorunlu deprem sigortalılık oranı yüzde 58’lerde. Kahramanmaraş depremi sonrası sigortalılık oranı adeta patladı, sonrasında yavaş yavaş azaldı. Neyse ki, daha önce deprem yaşandığı için Marmara bölgesinde sigortalılık oranı yüzde 65’lerde. Yeterli mi? Deprem beklentisi bu kadar gündemdeyken yeterli değil.

DASK’ın dışındaki konut sigortalarından bahsetmeye ise dilim varmıyor; her 4 konuttan sadece 1’i sigortalı. Üstelik DASK’ın tek konut için ödeyeceği en yüksek hasar, enflasyon koruması ile bugün 1.4 milyon TL. Son iki üç yıldır İstanbul’daki konut fiyatlarından ve ev sahipleri için evlerinin değerinden bahsetmeme gerek yok sanırım. 100 metrekare bir konutun değeri 4-5 milyon liradan aşağı değil. Bu tabloya bakıp, olası İstanbul depremini de düşününce; aslında konut sahipleri açısından konutlarının hiç de değerli olmadığı görülüyor ama onlar bunun farkında değil. Yeri gelmişken belirteyim; DASK’ın, olası İstanbul depremi için sadece bu sene aldığı koruma tutarı 560 milyar lira. Bu rakam İstanbul’da beklenen yıkımın boyutunu hakkında sanırım ipucu veriyordur.

Yazının Devamını Oku

İşte işverene asgari ücret desteğinin şartları

14 Mart 2024
SOSYAL Güvenlik Kurumu (SGK), yeni yayınladığı genelge ile 2024 yılında işverenlere uygulanacak asgari ücret desteğinin şartlarını belirledi.

2023 yılının ilk yarısında günlük 13.33 lira, ikinci yarısında ise günlük 16.66 lira olarak uygulanan asgari ücret desteği 2024 yılında günlük 23.33 liraya çıkıldı. Böylece bu yıl işverene çalışan başına aylık 700 liralık asgari ücret desteği verilecek.

Peki, kimler bu destekten yararlanacak? SGK, yayımladığı yeni genelge ile destekten yararlanma şartlarını tek tek belirledi. Madde madde sıralayayım.

- Asgari ücret desteği sadece malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi ödenen, yani uzun vadeli sigorta kollarına bağlı çalışanlar için ödenecek. Çalışan sayısı ve sektör ayrımı olmadan destekten yararlanılacak.

HER ÇALIŞAN İÇİN 700 TL DESTEK

- Destek, 2024 yılının ocak-aralık dönemi için verilecek ve İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanacak.

- İşveren, geçen yılın aynı ayında, çalıştırdığı işçi için prime esas kazancı günlük 671 lira, aylık da 20 bin 130 lira ve altında olan çalışanlar için destekten yararlanacak. Bu çalışanlar için işverene, günlük 23.33 lira, aylık da 700 lira asgari ücret desteği verilecek. Prime esas kazancı toplu iş sözleşmesi uygulanan özel sektör işverenlerine ait işyerleri için günlük 1.341 lira ve linyit, taşkömürü çıkarılan işyerleri için de günlük 1.789 lira olanlar için de günlük 23.33 lira, aylık da 700 lira asgari ücret desteği verilecek.

- Asgari ücret desteği işverenlerin SGK’ya olan prim borçlarından mahsup edilecek.

- Emekli çalışanlar ile EYT’den emekli olanlar için işverene destek verilmeyecek.

Yazının Devamını Oku

2024’te emekli olmak avantajlı

13 Mart 2024
Okuyucuların en çok sorduğu soruların başında, ‘Bu ay mı emekli olsam gelecek aya mı bıraksam, bu yıl mı yoksa gelecek yıl mı emekli olsam, yılın ilk yarısı ile ikinci yarısı arasında emekli olmam arasında fark olur mu?’ geliyor.

Soruların temelinde yatan ise, emekli olunacak tarihe göre emekli maaşında fark olup olmayacağı. 2024 yılında emekli olacaklar için alacakları emekli maaşını etkileyecek büyüme rakamı yeni yayınlandı. Buna göre de bu yıl emekli olmak avantajlı. Nasıl mı? Konunun detayına girmeden önce, emekli maaşı nasıl hesaplanıyor kısaca değineyim.

Konu biraz teknik ve birçok unsur var. En basit şekliyle anlatayım.

4/A’lı çalışanların, yani işçi statüsünde olanların, ilk sigortalı olduğu tarihe göre emeklilik maaşı farklı hesaplanıyor. Burada da 2000 yılı öncesi, 2000-2008 arası ve 2008 sonrası olmak üzere üç farklı tarih var. Buna göre emekli maaşı; çalışanın ödediği prim gün sayısı, aylık ortalama kazanç, enflasyon, büyüme hızı, aylık bağlama oranı, gösterge rakamına göre hesaplanıyor. 2000 yılı öncesi sigorta girişi olanların gösterge rakamı için, çalışanın yıllık ortalama kazancı hesaplanıyor. Aylık bağlama oranının yüzde 60’ı, katsayı için de 1.2000 alınıyor.

EMEKLİ MAAŞI HESAPLAMASI

2000-2008 arası ilk sigorta girişi olanlarda gösterge rakamı yerine güncelleme katsayısı kullanılıyor; emekli olunacak tarihten bir önceki yılın büyüme rakamları ve enflasyonu (TÜFE) hesaba katılıyor. Çalışanın 2000-2008 yıllarında sahip olduğu kazançları güncellenerek ortalaması alınıyor. 2008 yılından sonra sigortalı olanlarda aylık kazancın ortalamasına, güncelleme katsayısına, TÜFE oranına bakılıp hesaplama yapılıyor. Güncelleme katsayısı emekli olunacak tarihten bir önceki yılın TÜFE oranı yüzde 30 olarak alınıyor ve büyüme hızına göre belirleniyor.

BÜYÜME MAAŞLARA YANSIYACAK

Belirttiğim gibi emekli maaşları karmaşık bir formülle hesaplanıyor. Daha fazla formüllerle kafanızı yormadan, 2024 yılında emekli olmak avantajlı mı, değil mi; anlatayım.

Aslında son iki yıldır emekli olanlar emekli maaşı açısından avantajlı. Emekli maaşını etkileyen, 2023 yılına ait GSYH (Gayri Safi Yurtiçi Hasıla), yani gelişme hızı, yüzde 4.5 olarak açıklandı. 2024 yılında emekli olacakların maaşlarına işte bu yüksek büyüme hızı yansıyacak ve emeklilere GSYH farkı ödenecek. Buna göre emekli maaşları, 2023 yılı TÜFE’nin tamamı ve GSYH’nın yüzde 30’u olarak hesaplanacak ki, bu da 1.35 puan anlamına geliyor. Formüle göre güncelleme katsayısı da 1.662 oluyor.

Yazının Devamını Oku

Mehmet Şimşek’in açıkladığı zorunlu afet sigortasının detayı

11 Mart 2024
Geçen hafta, Gaziantep’te, Hasan Kalyoncu Üniversitesi’nde gerçekleşen DASK Depreme Dayanıklı Bina Tasarım Yarışması’nda konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bu yılın ikinci yarısından sonra zorunlu afet sigortasını getirecekleri açıkladı.

Açıklama sonrası konu kamuoyunda tartışılmaya başladı. Bazı kesimler de zorunlu afet sigortasını, yeni bir zorunlu sigorta uygulaması geliyor şeklinde yanlış algıladı.

İşin aslı, 2000 yılından bu yana uygulanan zorunlu deprem sigortası yerini zorunlu afet sigortasına bırakacak; artık deprem sigortası olmayacak. Daha açık bir anlatımla zorunlu deprem sigortası ayrı, zorunlu afet sigortası ayrı olmayacak. Hoş, deprem sigortasının, ne kadar zorunlu olduğu da tartışılır. Sadece adı zorunlu. Gerçekten zorunlu olsa, bugün konutların tamamı sigortalı olurdu. Oysa Kahramanmaraş depreminden sonra bile Türkiye genelindeki konutların yüzde 58’i sigortalı.

ZORUNLU DEPREM SİGORTASI KALKIYOR

Peki, getirilmek istenen zorunlu afet sigortası nasıl uygulanacak? Madde madde anlatayım.

-Zorunlu afet sigortası uygulamaya girdiğinde, bugüne kadar DASK kapsamında uygulanan zorunlu deprem sigortası artık olmayacak. Yani, deprem sigortası yerini afet sigortasına bırakacak; konutlar DASK kapsamında, afet sigortası yaptıracak. Uygulama yine zorunlu olacak.

-Zorunlu afet sigortası; başta deprem, sel olmak üzere tüm afetleri kapsayan, bütüncül bir zorunlu doğal afet sigortası olacak. Hatta orman yangını da sigortanın içine dahil edilecek. Böylece konutlara tek bir poliçe üzerinden tüm afet teminatları verilecek.

KONUTTAKİ EŞYA DA SİGORTALANACAK

-Zorunlu afet sigortasının bir farkı da eşyayı da kapsayacak olması. Bugünkü uygulamada, yani zorunlu deprem sigortasında, sadece konutlar için deprem teminatı alınıyor. Zorunlu afet sigortası artık konutun içindeki eşyayı da kapsayacak ve konutun toplam sigorta teminatı içinde eşya da olacak. Mesela, bir selde, konut ve içindeki eşya zarar gördüğünde, zorunlu afet sigortası eşya için de tazminat ödeyecek. Böylece hem konut hem de içindeki eşyalar DASK kapsamında oluyor.

Yazının Devamını Oku

Eski mankenin açtığı dava ve sigortasız çalıştırılanların hakları

7 Mart 2024
İsimlerin ve kurumların önemi yok, önemli olan olay.

Gerçi birkaç gündür konu, magazin dünyasının gündeminde, o yüzden kimleri kastettiğimi anlamışsınızdır. ‘Senin magazin haberleri ile ne işin var?’ diyeceksiniz ama konu sosyal güvenliği yakından ilgilendiriyor ve anlattığımda milyonlarca kişiyi de yakından ilgilendirdiğini anlayacaksınız.

Dönemin ünlü manken ve fotomodeli, eski çalıştığı ajansın sahibine dava açıyor. Dava nedeni ise 1991 yılında ajansta çalışmaya başlamasına rağmen, sigorta girişinin 1997 yılında yapılmış olması. Geç sigorta girişinin yapıldığı ise, EYT’den emekli olabilmek için başvurduğunda ortaya çıkıyor. Hal böyle olunca da eski çalıştığı ajansa hizmet tespit davası açıyor ve sigortasız çalıştığı dönemde oynadığı klibin görüntüleri ile birlikte katalog çekimlerine katıldığı firmaların görüntülerini dava dilekçesine ekliyor. Yani, o dönemde çalıştığını gösteren belgeleri dava dilekçesine delil olarak gösteriyor. Bundan sonrası mahkemenin vereceği karara bağlı.

PRİMLERİ ÖDENMEYEN MAĞDURLAR

Olay magazin konusu olduğundan gündemde ama geçmişte sigorta yapılmadan çalıştırılan ya da sigortası yapılsa bile primleri ödenmeyen milyonlarca mağdur kişi var. Özellikle de EYT düzenlemesi sonrası bu şekilde hak kayıpları ortaya çıkmaya başladı. Peki, bu kişiler, o dönem sigortalı olup olmadıklarını bilmiyorlar mıydı? Geçmişte, sosyal güvenlik işlemleri, e-Devlet üzerinden takip edilmiyordu. Çalışanlar sigorta girişi yapılıp yapılmadığını, yapılsa bile priminin düzenli ödenip ödenmediğini takip edemiyorlardı. Öyle ki, o dönem çalışanlar maaş bordrolarına baksalar bile primlerinin yatırılıp, yatırılmadığını anlamıyorlardı. Ne zaman ki, emeklilik yaşı gelip de SGK’ya başvurduklarında geçmişte sigortalı olup olmadıkları ya da primlerinin yatıp yatmadığı ortaya çıkıyordu.

HİZMET TESPİT DAVASI AÇACAKSINIZ

Peki, sigortasız çalışılan dönemlerin emeklilikten sayılabilmesi için ne yapılmalı, nereye başvurulmalı? Yapılması gereken hizmet tespit davası açmak. Sigorta girişi yapılmadan çalıştırılanlar, sigorta primi eksik yatırılanlar, sigorta girişi yapılmasına rağmen primleri ödenmeyenler, haberi olmadan işe giriş-çıkışı yapılanlar, sigortası geç başlatılanlar; çalıştıkları dönem için, işverene karşı, hizmet tespit davası açabilir. Böylece sigortasız çalışılan süreler ve eksik yatırılan primler hizmet yılına işlenir; bu süreler ve primler emeklilik süresine sayılır. Geçmişte çalışılan işyeri sigortayı yaptırmış ama primleri ödememişse önce SGK’ya başvurup bordroların tespit edilmesi gerekiyor. Bordrolar bulunamıyorsa hizmet tespit davası açılıyor.

Dava açıldığında ise çalışılan günlerin ispatı, davayı açana, yani çalışana ait. Dava aşamasında işe giriş bildirgesi, maaş bordrosu, mesleki kuruluş kaydı, işe giriş çıkış kayıtları gibi o işyerinde çalışıldığını gösteren belgeler gösterilebilir. Hizmet tespit davasında ispat için en sık başvurulan yöntem, aynı işyerinde, aynı dönemde çalışan kişi veya kişilerin tanık olarak gösterilmesidir. Nitekim yazının başında bahsettiğim olayda, fotomodel, çalıştığı dönemde oynadığı klibin görüntülerini delil olarak sunmuş.

ZAMAN AŞIMI SÜRESİ 5 YIL

Yazının Devamını Oku

AYM’nin trafik sigortası iptal kararı kimi, nasıl etkileyecek?

6 Mart 2024
Anayasa Mahkemesi (AYM), trafik sigortasında yıllardır uygulanan iki maddeyi iptal etti, iptal kararı da Resmi Gazete’de yayımlandı.

İptal kararı özellikle aracını satan ve ikinci elde yeni araç alan tüm sürücüleri yakından ilgilendiriyor. Peşin peşin söyleyeyim, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı hem yerinde hem de bir süredir devam eden kaosu bitiren bir karar.

Önce, mevcut uygulamayı kısaca özetleyeyim, sonrasında iptal kararının kimi, nasıl etkileyeceğine değineyim. Bugün aracınızı sattığınızda, 15 gün içinde sigorta şirketine bildirmek zorundasınız. Bildirdiğiniz andan itibaren de 15 gün içinde sigorta şirketi trafik sigortanızı iptal etmek durumunda. Sigorta iptal edilse bile trafik sigortası 15 gün sonrasına kadar geçerli. Araç devirlerinde trafik sigortasının şartları bunu gerektiriyor.

ARACINI SATANLARI İLGİLENDİRİYOR

Aslında, aracı alan kişinin aldığı anda zorunlu trafik sigortasını yeni işleten sıfatı ile yaptırması gerekiyor. Ama böyle bir uygulama getirilmiş. Neden? Olurda satış işleminde süre uzar, sigortasız trafiğe çıkılmasın diye bu maddeler kanuna eklenmiş. Yıllardır da trafik sigortasında araç satışlarında bu sistem böyle yürüyordu.

Malum, eskiden araç devir işlemleri İçişleri Bakanlığı aracılığı ile yapılıyordu ve o dönem Emniyet Genel Müdürlüğü, trafik sigortasındaki 15 gün kuralına bakmadan, aracın yeni sahibine, ‘önce trafik sigortası poliçeni getir, görelim’ diyordu. Sonrasında araç devir işlemleri noterlere devredildi. Noterler araç devir işlemlerinde; nasıl olsa trafik sigortasının 15 günlük geçerlilik süresi var, yeni alan zorunlu sigortasını yaptırır deyip, tamamen iyi niyetli düşünerek, devir işlemlerini yapmaya başladı.

ANAYASA MAHKEMESİ İPTAL ETTİ

İşte olay bundan sonra başlıyor. Aracı alan o 15 günlük süre içinde sigortayı yaptırmıyor, kazaya karışıyor, başka araca zarar veriyor, zarar gören aracın zararını sigorta şirketi ödüyor, sonra da dönüp aracı satan kişiden –trafik poliçesi halen onun üzerinde olduğundan- bu zararı talep ediyor. Yani, hukuk dilinde rücu ediyor. Aracı satan kişi de, ‘ben aracı sattım, alan kişi kaza yapmış, benimle ne alakası var, gidin ondan isteyin’ diyor. Sonuçta olay mahkemeye yansıyor. Böyle birçok açılmış davalar ve binlerce mağdur var. Bu durum son olarak Anayasa Mahkemesi’ne geliyor.

Anayasa Mahkemesi kararını verdi ve trafik sigortasının, ‘sigortacı, aracın devrinin kendisine bildirilmesinden itibaren 15 gün içinde trafik sigortasını iptal edebilir’ ile ‘sigorta, iptal tarihinden 15 sonrasına kadar geçerlidir’ maddelerini iptal etti. Anayasa Mahkemesi’nin Resmi Gazete’de yayımlanan kararına göre, iptal kararı 9 ay sonra, yani Aralık ayının 5’inde uygulamaya girecek.

Yazının Devamını Oku

İşte tamamlayıcı emeklilik sisteminin detayları

4 Mart 2024
Tamamlayıcı emeklilik ne zaman başlayacak, kimleri kapsayacak, tüm çalışanlar sisteme dahil edilecek mi, kıdem tazminatını etkileyecek mi? Bunlar son günlerde okuyuculardan aldığım sorular.

Bir süredir tüm kesimler tamamlayıcı emeklilik üzerine tartışıyor, tartışmalar da kamuoyuna yansıyor. Yansıyınca da özellikle çalışan kesimin kafasında soru işaretleri ve tedirginlik oluşuyor. Neden? Çünkü tartışma tamamen kıdem tazminatı üzerinden yürüyor. Tamamlayıcı emeklilik denilir denilmez, belirli kesimlerden hemen ‘kıdemime dokunma’ tepkisi geliyor. Şimdilik bilindiği kadarıyla, tamamlayıcı emeklilik konusunda okuyuculardan gelen sorulara cevap vermeye çalışayım.

Bu yılın sonunda ya da en geç 2025’in başlarında tamamlayıcı emeklilik sistemine geçilecek. Peki, sistem nasıl işleyecek? Bugün Bağ-Kurluların dışında her çalışan, işvereni tarafından zorunlu olarak bireysel emeklilik sistemi kapsamındaki otomatik katılım sistemine dahil ediliyor ve çalışanın aylık maaşının yüzde 3’ü sisteme aktarılıyor. Devlet de çalışanın maaşından kesilen tutar üzerinden yüzde 30 katkı sağlıyor. Bu sistemde işverenin ise hiçbir katkısı bulunmuyor. Çalışan istediği zaman sistemden çıkabiliyor. Yani giriş zorunlu, çıkış serbest.

İŞVEREN KATKISI GELİYOR

Kısa adı TES olan, tamamlayıcı emeklilik ile kurgulanmak istenen sistemde, çalışanlar işverenleri tarafından yine sisteme zorunlu olarak dahil edilecek. Yeni sistemin bugünkü uygulamadan iki farkı olacak. Birincisi ve en önemlisi, artık işveren de katkı yapacak. İşveren katkısının tutarı henüz net değil ama genel kabul gören oran yüzde 3. Uzmanlar, sistemin başlarında bu oranın yüzde 1 de olabileceği, ancak zamanla yüzde 3’e çıkması gerektiği konusunda hem fikir. İşveren katkısının yüzde 3 olduğu varsayımından örnekleyecek olursak; bugün asgari ücretli bir çalışan, tamamlayıcı emeklilik sistemine girdiğinde maaşından 600 lira kesilecek, işveren 600 lira katkı yapacak, devlet de 180 lira katkı sağlayacak, böylece çalışanın sadece bir aylık birikimi 1.380 lira olacak.

KIDEM TAZMİNATI ETKİLENECEK Mİ?

İkinci önemli fark, tamamlayıcı emeklilikte çıkışlar serbest olmayacak. Emeklilik sistemi olduğu için tamamlayıcı emekliliğe giren, belirli şart ve koşulları sağlayana kadar sistemde kalıp, emekliliği için biriktirecek. Peki, sonunda ne olacak? Çalışan sosyal güvenlik sisteminden emekli olduğunda tamamlayıcı emeklilik sisteminden de emekli olacak; hem SGK’dan emekli aylığı alacak hem de tamamlayıcı emeklilik sisteminden aylık ya da isterse toplu para alacak. Buradan da anlaşılacağı üzere tamamlayıcı emeklilik, sosyal güvenlik sisteminin alternatifi olmayacak; çalışanın emekli olduğunda maaşını tamamlayacak.

Gelelim o kritik konuya; kıdem tazminatına. Tamamlayıcı emeklilik, sosyal güvenlik sisteminin alternatifi olmayacağından, sosyal güvenliğin yerini almayacağından, sadece çalışana emekliliğinde ek gelir sağlayacağından; kıdem tazminatı ile de uzaktan yakından ilgisi olmayacak. Kıdem, İş Kanunu kapsamında çalışanın hakkı ve bu hak çalışan, işveren, sosyal güvenlik sistemi çerçevesinde devam edecek. Tamamlayıcı emeklilik ise bundan tamamen ayrı yürüyecek.

YENİ SİSTEME

Yazının Devamını Oku

Bağ-Kur’lu esnafa erken emeklilik imkânı

29 Şubat 2024
BİR süredir okuyuculardan Bağ-Kur’luların prim gün sayılarının düşürülmesine yönelik yapılacak düzenleme hakkında çokça soru alıyorum.

Okuyucular, ‘düzenleme ne zaman olacak, tüm Bağ-Kur’luları kapsayacak mı, prim gün sayımız SSK’lılarla eşitlenecek mi?’ diye soruyor.

Sorularda haklılık payı var, çünkü önümüzdeki dönemde sosyal güvenlik alanında yapılacak iki düzenleme var. Biri, ev kadınlarının sosyal güvenlik sistemine dahil edilip, prim ödeyerek emekli olabilmeleri; diğeri ise Bağ-Kur’luların prim gün sayısının SSK’lılarla eşit hale getirilerek, erken emeklilik hakkının tanınması. Her iki düzenleme de aynı anda yapılacak. Nitekim Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Bağ-Kur’luların emekli olabilmeleri için yapılacak düzenlemenin Orta Vadeli Planda hayata geçirileceğini açıkladı.

9 BİN GÜN PRİM ÖDÜYORLAR

Bugünkü uygulama kapsamında Bağ-Kur’lu erkek çalışanlar 25 tam yıl çalışıp, 9 bin prim ödeyip, 60 yaşında emekli olabiliyor. Kadın Bağ-Kur’lular ise 20 yıl çalışıp, 7 bin 200 prim gün ile 58 yaşında emekliliğe hak kazanıyor. Yaştan dolayı emeklilik (kısmi emeklilik) için de kadın ve erkek çalışanlar 15 yıl (5 bin 400 prim gün) çalışıp, erkekler 55, kadınlar ise 50 yaşında emekli olabiliyor. Mayıs 2008 sonrası Bağ-Kurlu olanlar ise kadın ve erkek fark etmiyor, 9.000 gün prim ödemeleri halinde ilk sigortalı olduğu tarihe göre 60 ila 65 yaş arasında emekli olabiliyor.

SSK’lı çalışanlarda ise durum farklı. 1999-2008 arası sigortalı olan erkekler 7000 prim gün ve 60 yaşında; kadınlar ise 7.000 prim gün ve 58 yaşında emekliliğe hak kazanıyor. 2008 sonrası sigortalı olanlar ise kadın ve erkek 7.200 gün prim ödeyerek, 65 yaşında emekli olabiliyor.

5 YIL ERKEN EMEKLİ OLUNACAK

Buna göre, Bağ-Kur’lu çalışanlar, SSK’lılara göre 1.800 gün, yani 5 yıl, daha fazla prim ödeyip, daha geç emekli oluyor. Yapılacak yeni düzenleme ile SSK’lılar ile Bağ-Kur’luların prim günleri eşitlenecek. Bağ-Kur’luların prim gün sayısı 9 bin günden, 7 bin 200 güne düşecek ama yaş şartı değişmeyecek. Böylece 7 bin 200 prim gün sayısını tamamlayan Bağ-Kurlular kadın ise 58, erkek ise 60 yaşında emekli olacak. Bu da şu anlama geliyor, Bağ-Kur’lular, 1.800 gün daha az prim ödeyip, 5 yıl daha erken emekliliğe hak kazanacak.

Yazının Devamını Oku