Nilgün Tekfidan Gümüş
Nilgün Tekfidan Gümüş
Nilgün Tekfidan GümüşYazarın Tüm Yazıları

İran bölgeyi domine mi ediyor

İRAN’ın nükleer müzakereleri için verilen süre yarın doluyor. İsviçre’nin Lozan kentinde hem de Türkiye’nin bağımsızlık antlaşmasının imzalandığı Beau-Rivage Hotel’de pazarlıklar hafta sonu kıran kırana sürdü.

Haberin Devamı

Görüşmelerden sızan bilgilere göre İran’ın 10-15 yıl boyunca nükleer programının kontrol altına alınması isteniyor. İran anlaşmadan caysa bile teknik kapasitesinin ancak bir yıl sonra nükleer silah elde edebilecek bir seviyede tutulması öngörülüyor.

Çerçeve anlaşmasının oluşması için 31 Mart’a kadar süre verilmişti. Haziran sonu itibariyle ise nihai mutabakatın tamamlanması amaçlanıyor. Uzlaşmaya varılması halinde İran’ın uluslararası siyasete resmen geri dönmesinin kapısı aralanmış olacak, ekonomik yaptırımlar kademeli olarak azalacak ve pazarı dünyaya açılabilecek. İran’ın nükleer silah yapılması için kullanılabilecek zenginleştirilmiş uranyumu Rusya’ya yollamayı kabul ettiği, ancak ekonomik yaptırımlar konusunda daha fazla taviz istediği de konuşuluyor. Bir de kontrol süresinin kısa tutulması yolunda talepleri var.

*

Haberin Devamı

Olası anlaşmayı Ortadoğu’daki aktörler nasıl karşılıyor?
Ortadoğu’daki güç dengesini oluşturan bazı oyuncular, İran’ın P5+1 diye anılan BM Güvenlik Konseyi Daimi üyeleri (ABD, Rusya, Çin, Fransa ve İngiltere) ile Almanya’dan oluşan grupla sürdürdüğü müzakerelerden endişeli.

Bunların başında İsrail geliyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, daha dün “Lozan’da müzakere edilen tehlikeli anlaşma bizim endişelerimizi doğruluyor, hatta daha fazlasını” dedi ve “İran, Ortadoğu’yu fethetmek istiyor” diye de ekledi.

Bölgede İran ile bir güç çekişmesi içinde olan Suudi Arabistan’dan da tereddütlü sesler geliyor. İran’ın, Yemen, Suriye, Irak, Filistin ve Bahreyn’de yıkıcı faaliyetler içinde olduğunu savunan Prens Faysal, “Kitle imha silahları korkusunu bitirmek, İran ile yaşadığımız sorunları ortadan kaldırmaz” görüşünde.

Suudi Prens bu açıklamayı 15 Mart’ta BBC’ye yapmıştı. Yani, Suudi Arabistan’ın Arap ülkeleriyle birlikte Yemen’deki İran destekli Husileri durdurmak için müdahale etmesinden yaklaşık 2 hafta önce.

Türkiye’ye gelince... Türkiye ve Brezilya, 2010 yılında İran’ın nükleer yakıtının takas edilmesiyle ilgili mutabakat sağlamış, ancak ABD ve diğer muhataplar bunu kabul etmemişti. Şüphesiz Tahran’a yönelik ekonomik yaptırımların kalkması 80 milyonluk genç ve dinamik pazarı, enerji sektöründeki imkanlarıyla Türkiye’ye fırsat yaratabilir. Ancak Türkiye, Şii ekseninin başını çeken İran’ın Ortadoğu’daki nüfuzunu arttırmasından da rahatsız. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İran etkisindeki Şii Husilerin Yemen’de ilerleyişi karşısında “İran bölgeyi kendine domine etmenin gayreti içerisindedir. Buna müsade edilebilir mi” diye sert çıkması da bunun işareti.

*

Haberin Devamı

Sünni Arap Bloğu’nun Yemen’e müdahale etmesi müzakereleri nasıl etkiler?
P5+1 ile Tahran arasında müzakereler sürerken İran, Suriye ve Irak’taki konumunu güçlendirme fırsatı buldu. Suriye’de Esad rejimine desteğini sürdüren İran, Irak’ta ise IŞİD’e karşı savaşa bizzat askeri ve teknik destek sağlıyor. Yemen’deki Şii Husilere göre Irak ve Suriye, İran için daha önemli müttefikler. Bu nedenle Şii Husileri desteklese bile İran, Arapların Yemen’e müdahalesi yüzünden nükleer müzakerenin sekteye uğramasını istemeyecektir. Nitekim İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Yemen’e askeri operasyon olduğu gün bile P5+1 liderlerine mektupla ya da telefonla ulaşıp nükleer pazarlıklardaki tarihi fırsatın kaçırılmaması gerektiği yolunda mesaj verdi. Elbette İran’ın Sünni Arap Bloğu’na bir yanıtı olacaktır. Onu da Suudi Arabistan içinde çıkabilecek olası ayaklanmalar ya da Bahreyn’deki Şiilerin kışkırtılması şeklinde görebiliriz.

*

Haberin Devamı

İRAN bölgeyi domine mi ediyor, sorusuna geri dönersek...

İran ile P5+1 arasındaki olası uzlaşma durumunda Tahran’a bir yol haritası verilecek. Ve verdiği sözleri tutup tutmadığı sıkı bir takibe alınacak. Tahran, nükleer programının silah üretme amaçlı olmadığı konusunda samimiyse bulunduğu taahhütleri yerine getirmeye çalışacaktır. İran, oyunu kuralına göre oynarsa uluslararası toplumda yitirdiği itibarını ‘temkinli bir mesafede’ olsa da geri kazanabilir.

Tabii ki bunun Ortadoğu’da Türkiye’nin de içinde bulunduğu güç dengesi içinde olumlu veya olumsuz yansımaları olacaktır. Ancak olası bir İran uzlaşısının mezhep çatışmasının kontrol altına alınması ve savaşların sona erdirilmesi için bir fırsata dönüştürülmesi gerekir.

Haberin Devamı

Bu nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın nisan ayında yapacağı Tahran gezisi, iki bölgesel gücün birbirlerini dinleme fırsatı yaratacak olması açısından önemlidir. Türkiye, eksen çatışmalarının girdaplarından uzak durmalıdır.

Yazarın Tüm Yazıları