Nilgün Tekfidan Gümüş
Nilgün Tekfidan Gümüş
Nilgün Tekfidan GümüşYazarın Tüm Yazıları

Dünya nasıl izliyor

NICE’te insanların kamyonla ezilmesinin dehşetini yaşıyorduk ki, ülkemiz daha büyük bir vahşetle karşı karşıya kaldı.

Haberin Devamı

Türk ordusunun tanklarını ele geçiren bir grup hain, darbeye karşı duran insanları ezdi, ordunun silahlarıyla siviller katledildi, devletin savaş uçaklarıyla milletin meclisi bombalandı, Cumhurbaşkanı Erdoğan suikast girişimi atlattı...

 

Yaşananlar en sıkı senaryo yazarlarının bile tahayyülünün ötesine geçti.

 

Neydi? Birkaç yıl öncesine göre Türkiye’nin imajı şöyledi. Dünyanın en güvenli ülkelerinden biriydi. Turistlerin gözdesiydi. İslam’ın demokrasiyle bağdaşabildiği model bir ülkeydi. Asya’dan Avrupa’ya geçişi sağlayan bir köprüydü. Avrupa Birliği adayıydı. NATO’nun doğu kanadının bekçisiydi.

 

Ortadoğu’nun bölgesel gücüydü. En önemlisi de aksaklıklara rağmen demokrasinin kök saldığı, darbeleri geride bıraktığı düşünülen bir ülkeydi.

 

Haberin Devamı

Önce ülke içinde bazı değerler erozyona uğradı. Kutuplaşma arttı. Onu Arap baharı ve Suriye savaşının travmaları izledi. Terör örgütü PKK ile savaş alevlendi, derken terör örgütü IŞİD geldi ve tüm bu olumlu değerlendirmeler silikleşmeye başladı. Ve en kötüsü de 15 Temmuz gecesi yaşandı. Türk halkı, tankların önünde ölme pahasına darbeyi durdursa da içte olduğu gibi dışta da vaziyet hiç iç açı değil.

 

ÖNCELİKLER FARKLI

 

BAŞLANGIÇTA Türkiye’de ne olduğunu anlamaya çalışan ABD, AB ve Rusya, sonrasında Türkiye’nin seçilmiş hükümetine güçlü destek verdiler. Kamuoylarında ise dehşet görüntülerinden ötürü sanki darbe bastırılmamış da darbe olmuş gibi bir imaj oluştu. Türkiye’de başlayan ‘arınma’ operasyonlarıyla birlikte binlerce kişi açığa alınırken bu kez Batı’da Türkiye’ye yönelik ton değişmeye başladı.

 

Darbe girişiminin dördüncü gününde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı arayan ABD Başkanı Obama’nın tonunda da bu vurgu dikkat çekti. Obama da hukukun üstünlüğü ilkesinin önemine işaret etti. Yine sızan bilgilere göre iki liderin görüşmesinde Green Kart’la (Yeşil Kartla) ABD’nin Pensilvanya eyaletinde yaşayan ve darbe girişiminden sorumlu tutulan Fetullah Gülen’in iadesi de gündeme geldi.

 

*

 

Haberin Devamı

ŞİMDİ birkaç gündür yapılan açıklamalara göre darbe girişimi sonrasında anlaşılan ABD ile ilişkilerde şu başlıklar öne çıkacak. Gülen’in iadesi. Darbede CIA’nin parmağı olabileceği imaları. IŞİD ile mücadelenin aksamaması. İncirlik Üssü’nün işleyişinin sürmesi. Türkiye’deki darbe girişimi sonrasındaki kovuşturmaların hukuk ilkeleri çerçevesinde yapılması.

 

ABD önümüzdeki dönemde Suriye’de Rakka’nın, Irak’ta ise Musul’un geri alınarak IŞİD’e büyük bir darbe indirilmesini hedefliyor. Bu bağlamda geçen temmuz ayından bu yana İncirlik, ABD dahil bazı koalisyon ülkelerine açık. Darbe uçaklarına İncirlik’ten kalkan Türk uçaklarıyla yakıt ikmali yapılması sonrasında Türkiye güvenlik nedeniyle bu üssün şebeke elektriğini kesmiş durumda.

 

Haberin Devamı

Türkiye ise görüşmelerde Gülen konusuna odaklanıyor. Önceki gün itibariyle Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile 36 saat içinde 4 kez görüştüğünü belirten ABD Dışişleri Bakanı Kerry, “Bize iddia göndermeyin, kanıt gönderin, karar verebilmemiz için delile ihtiyacımız var” dediğini söyledi. Ancak Gülen’in teslim edilmemesi yönünde olası bir karar Çavuşoğlu’nun da dediği gibi ‘ilişkileri etkileyecektir.’

 

TÜRKİYE İLE DAYANIŞMA

 

AB’den gelen açıklamalarda ise ‘idam cezasını geri getiren ülke topluluğa giremez’ mesajları öne çıkıyor. Bu bağlamda ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin ‘NATO üyesi olmak demokrasi gerektirir’ sözleri de dikkat çekiciydi.

 

Öte yandan Türkiye korkunç bir alaca karanlık kuşağının içinden geçti. Türkiye’ye tepki gösteren hiçbir ülkenin deneyimlemediği bir travma bu. Bu nedenle akut bir durum varken Türkiye’yi herşeyin dört dörtlük olduğu normal şartlardaymış gibi değerlendirip buna göre davranmasını istemek fazla bir beklenti olur. Burada özellikle de Avrupa’ya Türkiye’nin Batı rotasını devam ettirmesi, ABD ile dengesini bulması açısından önemli bir rol düşüyor.

 

Haberin Devamı

Çünkü Türkiye’nin bu istikrarsız halleri, belirsizleşen geleceği en çok da komşu olduğu Avrupa Birliği’ne zarar verecek bir potansiyele sahip. Bu nedenle Batı, Türkiye’ye yönelik tehditkâr tavır yerine hukuk devleti ilkeleri içinde kalarak bir an önce krizden çıkmasını teşvik etmelidir. 

 

Gün dayanışma günüdür. Ve sadece Türkiye’nin değil Avrupa’nın da geleceği mevzubahistir.

Yazarın Tüm Yazıları