Geldiğin yere değil, geçtiğin yere bak

Halbuki hep tersini söylediler. Dediler ki, önemli olan vardığın yer.

Haberin Devamı

İtiraf etmeliyiz ki, çoğu zaman vardığımız yer bir hayal kırıklığıydı. “Böyle düşünmemiştik” denilecek bir yerdi. Yani. Biz orayı yenilmezlik bayrağımızı dikeceğimiz, o muhteşem düşler tepesi olarak hayal etmiştik. Bir “oh” diyeceğimiz. Vardığımız yerse çoğu zaman, hiç gitmek istemeyeceğimiz yer çıktı.
Onun da bir kabahati yok. Onu abartan bizdik. Yol boyunca hep oraya baktık. Oysaki hayat bir yolculuktan ibaretti.

Etrafıma bakıyorum da, kimse yaşadıklarının muhasebesini yapmıyor. Herkes, ‘niye böyle oldu’cu. ‘Gele gele buraya mı geldik’çi, ‘bu muydu yani’ci.
Kimse yaşadığı yolda, penceresinden dışarı bakmamış. Yol boyu geçtiği kasabaları, edindiği arkadaşları, aldığı güzel hediyeleri, çektiği güzel fotoğrafları, güldüğü şakaları, sarıldığı sıcacık kolları hatırlamıyor. Siliyor.
Varılan yerde durup, ‘hepsini sil’ tuşuna basıyor sanki.
Ve büyük bir katliam yaşanıyor. Anılar, balıklar gibi can çekişiyorlar kaldırımlarda.
Kıymetli olanın, lezzetli olanın, renkli olanın onlar olduğunu bilen yok. Hatırlayan yok. Onlar yoldu. Bu varış. Bazen her şey, süreçle sonuç arasında bir yarış.

Ben böyle bakmıyorum artık. Hesabını da böyle tutmuyorum yaşadıklarımın.
Hiçbir yere varmayabilir ya da beklediğimden çok daha sıradan yerlere varabilirim. Bunu önemsemiyorum.
Sonuç odaklı değilim. Süreç odaklıyım.
Neden biliyor musunuz, çünkü ömür sonuçlarda değil, süreçlerde geçiyor.
Zamanımın çoğunu gideceğim yere yaptığım yolculuklar alıyor. O yüzden çok önemli sevdiklerimle olmam, zevk aldığım şeyleri yapmam, her ana kıymet vermem.
Bugüne geçici, yarına kalıcı gözüyle bakarsam yanılmış olurum. En büyük illüzyon olan zamana kanmış olurum. Ertelemiş, bekleyip durmuş olurum.
Zamanın oyununa gelmeyenler bilirler. Yarın bugündür. Yaşadığın her şey de şu andır.

Biri çıksa bana dese ki, “Filancalar hayal etmiştim, falancaymış meğer”. Ona derim ki, “Filancaları hayal ettiğin yol nasıldı peki? Ona bak sen”.
Hayallerini gerçekleştirmiş insanların en feriştahına bile sorsan, vardığı yer mattır. Hayaller, varılacak yerler uzakta parlak görünen seraplardır. Yakınına gelince mat olurlar.

Peki ne yapalım? Hayal mı kurmayalım? Hedefsiz mi olalım? Hayır. Hayal de olsun, hedef de olsun. Ama aslolan yol olsun. Yolculuk olsun, yol arkadaşları olsun.
Hayat da bize dönüp, “Aferin ne akıllısın, zamanın oyunlarına gelmemişsin” desin. Zaman geleceğe ödül koyar. Ama insanın zamanı yarışmada geçer.

Sevgiler.

Yazarın Tüm Yazıları