Bir insan neden yapılır?

İnsanın büyük bir kısmı, genlerinden yapılır. Hani nasıl uzun boy, kahverengi göz, çiller hep doğuştan; inatçılık, güler yüz, çalışkanlık da doğuştan.

Haberin Devamı

Hatta domates sevmek filan bile doğuştan. Bu durumda, malzemenin büyük bölümü zaten annenin karnında yapılıyor.
İnsanın bir kısmı dışarıdan. Doğduğu haneden. O içine girip, süt içip büyüdüğü evin ahalisinden.
Onların ona davranışından, sevgisinden, saygısından. Ya da eksikliğinden, yokluğundan.
Yani anne, baba, kardeş denilen üç kartın kumarından. Hatta anane, babaanne, dede, hala, dayı, amca hepsini sokun bunun içine.
Bir tanesinin bir lafı, bir kaş gözü, bir hediyesi bile hayata hafifçe yön verebilir.
“Amcamın bana küçükken, kırtasiyeden aldığı klavye sayesinde müziğe başladım” diyen az mıdır?
İnsanın bir kısmı tesadüflerden. Bu yabana atılır bir kısmı da değil üstelik. Buna kader diyen de olur.
“Doğumda insanın hikâyesi noktası virgülüne yazılıdır” diyen de çıkar. “Yok efendim, sadece yol ayrımları yazılıdır, sapıp sapmamak insana kalmıştır” diyen de vardır.
Hayatın savruk mu, derli toplu mu olduğu ezelden beri tartışılır. Dinler bile yokken, bu soru vardır.
Şunu biliriz ki, çarptığımız köşeler bizi, hayatın sokaklarına saptırır. Bir rüzgâr bizi bir yere sığındırır, orada karşımıza biri çıkar.
Bakmayın yani, hayat biraz da Hollywood’dur. Herkes hikâyesinin bir yerinde durup, bir karşılaşmadan muhakkak bahseder.
İnsanın bir parçası duygulardan. Bakın düşüncelerden demiyorum, çünkü düşünceler laftadır daha çok. Karar anı geldi mi, duygu gelir noktayı koyar. Sonra düşünce gelir, “Yok efendim niye beni beklemedin, niye hep şahsi oynuyorsun, seninle yola çıkılmıyor” vesaire sitem eder. Duygu en nihayetinde ehlileşir ve düşüncenin dizine başını koyar ama artık çoktan olan olmuştur.
İnsanın bir kısmı sevgiliden, aşıktan. Başını koynuna koyup uyuduğundan. Uyanıp günaydın dediğinden.
Bir keresinden bir arkadaşım, “İnsanın hayattaki en önemli kararı evliliği” demişti. Belki de doğru.
Tango iki kişiyle yapılıyor. Ve hayata kiminle dans ettiğin çok mühim.
Kimi yoldaştır, ayak izini hep yanında görürsün. Kimi seni öyle sever ki, içinde kilitli kapı bırakmaz, püfür püfür esersin. Kimi seni huzuruna banar, aşkıyla çerçeveler asar, bir ömür indirmez. Kimi de öğretir sana. Kendinin eksiğini.
Ayna tutar hem çillerine, hem inatçılığına hem de tesadüflerine.
Büyük öğretmendir onlar aynı zamanda. Seni sen yapan en önemli şeylerden biri olur sevgili.
Bir kısmı da arkadaştır insanın. Hatta “Herkes gider arkadaşlar kalır” diyenler vardır.
Hepimiz “Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” lafını duymuşuzdur. O laf boşa edilmemiştir.
Arkadaşların kolaj gibi seni yaparlar. İyi günde kötü günde hayatını ekmek gibi ikiye böler onlara verirsin.
Arkadaş denilen şu yabancıya bazen kendini en yakın hissedersin.
İnsan, aşağı yukarı bundan mütevellit bir güzelliktir. Her biri de içini açıp bakmaya, bir ısırık tatmaya değerdir.

Yazarın Tüm Yazıları