“Suyun başında” değil, “yay”ın peşinde…

Sanat etkinliklerinin sahne arkasına, perdenin ötesine, yani estetiğin eğitim boyutuna özel bir önem veren İKSEV; 30 yıllık uluslararası deneyimi ile, “meyveye dönecek bir tohum daha” bıraktı toprağa…

Haberin Devamı

“Eli değenler”in vizyon sahibi olması gibi bir ayrıcalık ile yaş alan “İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı”, 2015’i uğurlarken, her zamanki gibi sessiz sedasız ve sadece sanatın sesi daha “büyülü ve parlak” çıksın diye, yine bir “ayrıntıya” reçine sürüverdi…

 

23- 27 Kasım 2015 tarihleri arasında, “Türkiye’de bir ‘ilk’ için, üstelik İzmir’de” tutuldu nefesler.

“1. Uluslararası Keman ve Yay Yapımı Atölyesi” düzenlendi.

Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı

Çalgı Yapımı Ana Sanat Dalı öğretim üyesi Murat Ufuk Güler ile

çellist, yayıncı ve koleksiyoner Dr. Andy Lim’in öncülüğünde düzenlenen atölyeye

50’nin üzerinde başvuru yapıldı. Bunlar arasından 7’si akademisyen, toplam 30 kişi seçildi. 

7 öğrenci yay yapımında, diğerleri keman yapımında çalıştı.

Haberin Devamı

Böylelikle aynı anda hem atölye hem de masterclass çalışmaları gerçekleştirildi.

Atölyeye, 4 Üniversiteden, (Ege, Bülent Ecevit, İstanbul Teknik, Anadolu…) katılım oldu.

Yaşayan en değerli çalgı yapımcıları (Nicolas Gilles / Montpellier-Fransa ve Wolfram Neureither  / Montpellier-Fransa ile yay yapımcıları Boris Fritsch / Paris- Fransa)ve Josef Peter Gabriel /Arlengen- Almanya) ile gençleri buluşturan ve 1 hafta boyunca,

adetâ bir “çalgı yapım şenliği”ne dönüşen atölyeyi,

Gülsin Onay, Joshua Epstein, Tuncay Yılmaz, Veyis Yeğin,

Güner Özkan, Salih Urhan, Erkin Onay, Kartal Akıncı, Hakan Şensoy gibi

sanatçı ve çalgı yapımcıları ziyaret etti.

“Öğle seminerleri”, çalgı yapımcıları ile tanınmış keman sanatçılarını buluşturdu.

Kemanı çalanlar, yapanlardan neler istediklerini,

yapanlar da çalanlardan neler beklediklerini anlattı… 

Sohbetler sırasında keman ve yaylar denendi, “tekrarı yaşanamayacak” konserler verildi.

Usta - çırak geleneği tazelendi; sıcak ve samimi ortam, gölgesiz bir bilgi alışverişine

ve belki de uzun yıllar sürecek dostlukların kurulmasına fırsat verdi.

En önemlisi, “2. Uluslararası Keman ve Yay Yapımı Atölyesi”nin fikir ve duygu platformu oluştu.

 

Haberin Devamı

Hafta, 23 Kasım akşamı MÜZİKSEV’de Dr. Andy Lim’in benzersiz yay koleksiyonundan seçilen 27 adet viyolonsel ve keman yaylarının sergisi ve Ege Beşlisi’nin konseri ile başlamıştı. Kapanış sergisinde ise , Fransız Keman yapımcısı Nicolas Gilles’ın İKSEV’e ithaf ettiği kemanı ve bir viyolonseli, keman yapımcısı Wolfram Neureither’in iki kemanı ile atölye sırasında yapımlarına başlanan kemanlar ve yaylar sergilendi. (Atölyede üzerinde çalışılan iki keman ve yedi yay, gelecek yıl yapılması planlanan, 2. Uluslararası Keman ve Yay Yapımı Atölyesi sırasında tamamlanacak….)

Üstelik kapanış, 27 Kasım akşamı yine sıradışı bir tınıyla, Ümit İşgörür Çello Dörtlüsü’nün Konseri ile taçlandı. MÜZİKSEV’in “Butik Salonu”ndaki konserde Dörtlü, Dr. Andy Lim’in atölye çalışmaları süresince sergilenen çağdaş ve antik viyolonsel yayları koleksiyonundan seçtikleri yayları kullandı.

 

Haberin Devamı

Dışarıda deli gibi bir yağmur yağıyordu. İçeride ise, “pembe-gri ve gülümseten bir samimiyet”in yağmuru vardı. Handel’in Su Müzikleri Süiti’nden ilk bölümle başladılar… Aynı bestecinin Lascia ch’io pionga ve Ombra mai fu adlı eserleriyle devam edildi. Albinoni’nin Adagio’sunun ardından Hakan Hürkan Şahin’in dört viyolonsel için uyarladığı Tokat Türküsü, Sabahın Seherinde seslendirildi. Geceyi, çizginin dışına çıkartan hoş sürpriz, Jerry Zucker’in unutulmaz aşk filmi Ghost’un seramik sahnesindeki müzikti… Romantik konser, Dave Brubeck’in Take Five adlı eseriyle sona erdi.

 

“Aynı hafta içinde, 2 gazeteci tutuklandı, 1 baro başkanı öldürüldü. Kim bilir, bilinmedik kuytularda kaç kadın daha cinayete kurban gitti ? Sen hâlâ atölye yazıp, konser anlatıyorsun…” diyenler olabilir içinizde. Üzülmüş, yorulmuş, bıkmış ve hattâ umarsız kalmış olabilirsiniz. Bir tek hayret etmeye hakkınız yok ! Çünkü başımıza gelenlerin sebebi açık… Çünkü suyun başında olanların, ıslık bile çalamadığı bir coğrafyada yaşıyorsunuz.

 

Haberin Devamı

“Suyun başında mı ?”,“yayın peşinde mi ?” derseniz;

Benim tercihim her zaman ikincisi olacaktır…

İnsanlık bu utanç sarmalından, sanat ve estetikle çıkabilir ancak…

Yazarın Tüm Yazıları