Seçime doğru “kısa kısa” çağrışımlar

Haberin Devamı

“Her tercih bir vazgeçiştir” söyleminin gölgesinde, yine “seçmek değil de seçmemek tercihine mahkum edilmiş” İzmirli seçmenlerle, bir dertleşme sayın, bugün yazdıklarımı...

Cumhurbaşkanı sorumsuzdur
Mülkiye’deki “Medeni Hukuk” hocamız rahmetli Prof. Dr. İlhan Öztrak, lâf dönüp dolaşıp Cumhurbaşkanlığı makamına gelince biraz heyecanlanırdı. “Biliyorsunuz” derdi, “Anayasa’ya göre, Cumhurbaşkanı sorumsuzdur...” Ve her seferinde, tam bu noktada, “haddeden geçmiş nezaketini bozmadan” bir espri patlatmak ihtiyacı hisseder, gözlüğünü çıkartır, düzgün dişleri görünecek kadar bir neş’e içinde ilâve ederdi; “tabii, bu sorumsuzluk, kendini bilmezlik demek değildir...” İşte, üzerinden aşağı yukarı 40 sene geçmesine rağmen böyle anılar, “yahu, fena bir tahsil yapmamışız galiba” dedirtiyor insana. Güler misin, ağlar mısın?

Haberin Devamı

“Bütün Halkımız Davetlidir...”
Saçma, manasız, yapay ve abartılı bir cümle var tedavülde; hani, temel atmalar, açılışlar, konserler, iftarlar ve toplu etkinlikler için kullanıyorlar: “Bütün halkımız davetlidir...”
İşte bu “olmayacak duaya âmin” kabilinden yapılan âdet yerini bulsun çağrısı, sanki ilk defa “cuk” oturacakmış gibi geldi bana. “Tatilciler”i yerinden kaldırıp sandığa getirmek için, bir kez de biz denesek diyorum. Pazar günü, Cumhurbaşkanlığı seçimi var arkadaşlar. “Bütün halkımız dâvetlidir; bir zahmet...”

Heveslenmeyin; sandıktan, “sıradan bir adam çıkacak”
Rahmetli Gazi’nin öngörüsünü, 1932 yılının 19 Şubat akşamına uzanarak birinci ağızdan hatırlayalım... Muhsin Ertuğrul, “Benden Sonra Tufan Olmasın” adlı kitabında şöyle diyor: “O akşam Gazi Hazretleri genç Türkiye Cumhuriyeti’nin hemen bütün önde gelenlerinin ortasında, Türk tiyatro sanatçıları için cömertçe dağıttıkları bin bir iltifattan sonra, söyledikleri sözleri şöyle bitirmişlerdi: -Efendiler! Hepiniz me’bus olabilirsiniz, vekil olabilirsiniz, hattâ reisicumhur olabilirsiniz, fakat sanatkâr olamazsınız. Hayatlarını büyük bir sanata vakfeden bu çocukları sevelim-” 80 yılı devirmiş, kehanete göre, (uzunuydu, kısasıydı bilemem) “sıradan bir adam”, en “kabadayısı”, Atatürk’ün “hattâ” parantezinde, bir “temsil görevlisi” seçeceğiz. O halde, seçmenin işi hepten kolay. Öyle fazla telâş yapıp bocalayacak bir şey de yok ortada. Sanatkârâne bir gözlükle bakacak ve “İçlerinden hangisi daha iyi ıslık çalıyor acaba?” sorusunun yanıtını bulup, oyumuzu ona vereceğiz mecburen.

Haberin Devamı

İzmir’deki sandık sonuçlarını açıklıyorum
Hem de daha oylar kullanılmadan! Hayır elimde öyle güvenilir bir kamuoyu şirketinin araştırması falan yok. Kadrolu bir medyumla filân da çalışmıyorum. Matrak bir tahmin benimkisi; “Demirtaş’ın, İzmir’de ülke genelinin üzerinde bir oy alacağı”nı sanıyorum. “Nereden biliyorsun?” Biliyorum; çünkü, etrafımdaki, kayda değer insanların azımsanamayacak bir bölümünün gayretkeşliği ve bayraktarlığı bu resmi veriyor. “İnsanların hür düşünceleriyle, bir adayı tercih etmelerinde nasıl bir tuhaflık olabilir ki?” Elbette bir tuhaflık yok. Aksine, deneyimlerim pekişiyor ve arkama yaslanıp, şu mütevazı çıkarımı tekrarlıyorum:
“Tecrübeyle sabittir ki, bütün ülkeler cahillerinden çok çekmiştir. Lâkin, Türkiye kadar ‘aydınlarından çeken başka bir ülke’ yoktur!”

Yazarın Tüm Yazıları