Ne yaptınız bu çocuklara

ÖZEL Ege Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Vesile Tüzün, 14’üncü Günaydın Edebiyat–Öykü, Şiir ve Masal Yazma Yarışması’nın geçen yıl düzenlenen ödül töreninde yaptığı konuşmanın başında şunları söylüyordu:

Haberin Devamı


“Değerli edebiyat severler, katıldığım bir edebiyat seminerinde, çocuk edebiyatının yetkin isimlerinden Mine Soysal şöyle demişti: ‘Edebiyatı en zengin topraklarda yaşayıp edebiyata en uzak durabiliyoruz.’ Elbette boş yere yapılmış bir saptama değildi yazarımızınki. Son 10 yılda 7 bin kitapçının kapandığı, 2014 verilerine göre kişi başına 7.14 yayının düştüğü, bunun da sadece 0.5’inin edebiyata ayrıldığı bir coğrafyada edebiyatın varlığından ya da edebiyat sevgisinden söz etmek çok zor.”
“Oysa yine Soysal’ın deyişiyle: Edebiyata sığınmayı beceremezsek çabuk tökezler ve düşeriz” diye bağlıyordu ilk paragraftaki sözlerini.
Konuşmanın sonunda ise “edebiyat yoluyla insanî değerleri ortaya çıkarmak, gençlerin toplum içindeki duruşlarına olumlu ve kalıcı bir nitelik kazandırmak, ana dil bilincini geliştirmek, dilin doğru ve etkin kullanımına katkı sağlamak” amacıyla yola çıkan bu yarışma, “nasıl oldu da 15 yıla dayanan bir başarı öyküsüne dönüştü?” sorusunun yanıtını veriyordu:
“...Öncelikle insani değerlerimizi yeniden gözden geçirmemiz gereken bir dönemeçteyiz. Üretemeyen bir toplumun evrenselin içinde yer bulması ya da yüksek değerleri biçimlendirmesi beklenemez. Peki ne üretiyoruz? Toplumsal sorunlarımızın kısırlığı içinde yüzyıllardan beri yakınmanın dışında yaşamsal bir çözüm bulabiliyor muyuz? Şu bir gerçek ki, geleceğin dünyası varlığını bugünden doğrulamış toplumların çabalarıyla gerçekleşecektir. Demokrasiyi, hukuku, insan haklarını, insan sevgisini içselleştirmiş bir nesil yetiştirebilme gayreti içinde olmanın ağırlığı altında ezilecek miyiz, yoksa bu elimizdeki pırıl pırıl gençleri dünya vatandaşı yapma çabası içinde onlara yol haritası sunup iyi birer model olabilecek miyiz? Dünyaya yeni ufuklar, yeni açılımlar getirebilen, sorgulayan bir insan modeli üzerinde zarafeti, merhameti, vicdanı, hoşgörüyü içselleştirmiş bir insan yetiştirebilecek miyiz? Şu bir gerçek ki, geleceğin dünyası varlığını bugünden doğrulamış toplumların çabalarıyla gerçekleşecektir. Onlar yaşamı, dünyayı sorguladıkça gerçeklere ulaşma daha sağlıklı ve çabuk olacaktır. ‘Günaydın Edebiyat’ yarışmasını da Özel Ege Lisesi’nin ‘dünya vatandaşı’ yetiştirme misyonunun önemli yapı taşlarından biri, gelecek için atılmış ciddi bir adım olarak değerlendiriyor ve bu nedenle çok önemsiyoruz. Bizim bu çabamızı destekleyen katılımcılarımıza, eğitimcilerimize, seçici kurulumuza bir kez daha yürekten teşekkür ediyorum.”
Sözünü ettiğim yarışma 15 yılını, ölçeğini “bölgeselden ulusala taşıyarak” kutladı.
Neredeyse başlangıcından beri seçici kurula davet edilerek onurlandırıldığım yarışmaya bu yıl 410 dosyanın katılması ve bunların Türkiye’nin çok değişik yörelerinden gelmesi edebiyat adına umutlarımızın yeniden yeşermesine yardımcı oldu.
Organizasyona fikri değen, eli değen herkes gelinen bu noktanın yeterli olmadığını biliyor elbette.
Ancak, sanattan, güzelliklerden ve iyiden gittikçe uzaklaştığımız hattâ koptuğumuz bir dönemde bu katılımcı sayısı “yarın henüz kaybedilmemiş” diyebilmek için hepimize umut verdi.
Verdi vermesine de, keşke bu umudu gölgeleyen “boyu devrilesi yetişkinler” büyük resmi bozmuyor olsaydı. Çocukların ve gençlerin çalışmalarında hangi konuları seçtikleri ve yoğunlaştıklarına ilişkin gözlemlerimiz hiç de iç açıcı değil. Ülke ve dünya gündeminden en sade ve savunmasız halleriyle etkilenen bu taze beyinlerin son yıllarda “sevilmeyen çocuklar, dövülen anneler, boşanmalar, cinayetler, intiharlar, umutsuz hastalıklar ve uyku kaçıran kâbuslar” ile etik sorumsuzluğun doruklarında saçmalamayı sürdüren televizyon dizilerinin izlerini taşıyan ‘kurgu ve kurmacalar’ın arasına sıkışmış olduklarını anlıyoruz. “Ne yaptınız bu çocuklara ki, ‘mutlu son’un da hayatımızın ıskalanmaması gereken bir parçası olduğunu unuttular?”

Yazarın Tüm Yazıları