Her tercih bir vazgeçiştir!

Haberin Devamı

“Oyları bölmeyelim.
Bu seçim son seçim olabilir.
Çok hassas günlerden geçiyoruz.
Oyunu ziyan etme.
Bu sefer başka...”
Yukarıdaki cümleler, barajların, seçimleri engelli koşuya çevirdiği ülkemizde, demokrasi tarihimizin bayat ve hazin tekerlemeleridir.
“Ben oy verilmeyi hak etmiyorum” diyemeyecekleri için, yıllar yılı yukarıdaki plâkları çaldılar. Gölgelerinde gül bitmedi.
“Ziyan olmasın diye küçük partilere verilmeyen oylar, iktidar–muhalefet, büyük partilere verildiği için ziyan oldu...”
“Oyları bölmeyelim.
Bu seçim son seçim olabilir.
Çok hassas günlerden geçiyoruz.
Oyunu ziyan etme.
Bu sefer başka...”
Seçmen onları kolladı ama onlar bu güvenin karşılığını veremediler.
Memleketi düşünmek hep seçenlere kaldı; seçilenler kaytardı hep.
Seçmeni, içine sinmeyen açmazlara sürdüler, vicdanen kilitlediler.
“Adam gibi, tıpış tıpış sandığa gideceksiniz” diyecek kadar örselediler aidiyet duygusunu.
Yine aynı şeyi yapıyorlar...
Takvimin yaprakları azaldıkça, amigolar etrafına elense çekmeye başladı.
Herkes kendince en az bir kişiyi marke etmeye çalışıyor:
“Görülmeyeni görmek, sezilmeyeni sezmek” gibi bir ilahî yeteneği olduğu kuruntusuyla hayata tutunan Türk aydınları, her seçim öncesinde olduğu gibi yine fazla mesai yapıyor:
“Oyları bölmeyelim.
Bu seçim son seçim olabilir.
Çok hassas günlerden geçiyoruz.
Oyunu ziyan etme.
Bu sefer başka...”
Ama hissim odur ki, kime oy vereceği konusunda şaşırtılmış seçmen, en azından “kime oy vermeyeceği”ni biliyor artık! Mealen şunları söylediğini hissediyorum:
“Oyları bölmemek, başka bir yerde toplamakla da mümkündür!
Bu seçim, -korkutarak oy alma geleneği için- son seçim olabilir.
Bu coğrafyada hassas gün bitmez; kendini kullandırma ve sandığın kıymetini bil.
Oyunu ziyan etmemek için, “ziyan etme diyen tekerlemeciler”e verme!
Bu sefer başka... Bu sefer hür iradenle kullan oyunu...”

Yazarın Tüm Yazıları