'Ba'nın altındaki nokta.

Araştırmacıların birçoğunun mutabık olduğu üzere 'kutsal kitaplar'ın mimarisi şu şekildedir: Kitabın tamamı ilk surede, ilk sure ilk ayette, ilk ayet ilk kelimede, ilk kelime de ilk harfte mündemiçtir(içkin). Tersinden söylersek, ilk işaret, ilk harf açıla açıla kitabı oluşturur..

Haberin Devamı

İlginçtir; Tevrat olsun, Mushaf(Kuran) olsun, ikisi de 'B'(Be, ba, bet) harfiyle başlıyor. Ve ikisi de 'B' ile başlayan bağlaçla başlıyor. 'De, da', 'ile' anlamına gelen bağlaç(rabıt); 'Be, Bi'! Bağlaçlar tek başına anlam ifade etmezler. Öyleyse Allah'ın kitabı bizi neye bağlıyor? O bağı takip edersek ucu nereye varıyor?.. 'B'nin bir de noktası var sırlı. Belki de herşey orada başlıyor, orada bitiyor. Ola ki mevzubahis 'hakikat'imizdir!

Tevrat alimleri bu konu üzerine çok kafa yormuştur. 'A' yani 'alef, alfa, elif' harfi tüm diğer harflerin başı, anası durumunda kabul ediliyorken neden 'Ba'? Menkıbevi bir anlatıya göre Allah(cc), kitabını yazılı olarak vücuda getirmeye karar verdiğinde, tüm harfler kendi hikmetlerinden dem vurarak bu kutsal görevde yer alacak ilk harf olmak üzere gönüllü olurlar, ancak 'Ba' mütevazi bir şekilde kenarda kalmayı tercih eder. Allah'ın tercihi 'Ba'nın ilk harf olmasıdır. Çünkü bu mütevazi harf 'Bereket' kelimesinin de ilk harfi olarak mübarektir ve Allah, kitabını varoluşa bir 'bereket' vesilesi kılmak istemiştir.. Ya Barik Allah! Baruh Ata Adonay, Elohenu Meleh haOlam (Mübareksin sen ey Efendim, Alem'in Maliki{kralı} Allah'ımız..)!

Haberin Devamı

Tevazu, kulun giydiği, giyeceği sıfatlar içinde her zaman baştacı edilmiştir; Civarda başka daha yüksek dağlar varken 10 emrin Tur-u Sina'da verilmesi, Allah'ın Hz.Musa'ya kendini onca daha görkemli ağaç varken, yanan ortaboylu bir çalılıkta açık etmesi, seçtiği peygamberlerinin akıl almaz tevazuları vb… Ve konumuz olduğu üzere 'Kitab'ın ilk harfinin de mütevazi 'Ba' olarak tercih edilmesi, hep bize mütevazi olmamız üzere verilen nasihatler.. Azamet küçülmekle açığa çıkar. Yoksa yaradılış olmazdı! Ba'nın noktası; nokta, yaradılışta ifade bulan en küçük(!) birim…

Bazı alimler de derler ki; 'Allah'ın kitabı' yaradılış ile ilgilidir, Allah'ın bilinmesini istediklerini, zuhuratı bildirdiği kitaptır. O halde tabi ki 'B' ile başlayacaktır. Çünkü 'A'nın bilgisi Allah'ın indindedir, gaybdır, sırlıdır. Gaybı hakkıyla bilen ancak Allah'tır. 'A' batındır(görünmeyen). Onun için aşikar olmasını istediklerini, (belli bir noktadan itibaren) yaradılışın, varoluşun zahiri(açık, belli) anlatımını, kitabını 'B' ile başlatarak işaret etmiştir Rabb. 'A', Allah'ın insan aklı ile bilinemeyecek zatını, alfabede ikinci gelen 'B' ise bilmemizi murad ettiği isim, sıfat, fiillerini ifade eder. Aynı zamanda 'A', 'ilmi ledün'dür(Tanrı katının bilgisi, gizli ilim)..

Haberin Devamı

İbranice 'B'(bet) harfi 'ev' anlamına da gelir(beyt). Ev gönül evidir. Biz hizmetkarıyız. İçindeki nokta(İbranice'de nokta 'Bet' harfinin içinde, ortasındadır) evin gerçek sahibi, varoluşunun temeli, sebebidir. "Ben alemlere sığmadım, mümin(inançlı) kulumun kalbine sığdım" (kudsi hadis).. Yaradan'ın aynası, yaradılışın hülasası, kalbin manası gönüldür. Gönül 'B'dir(mekan, ev). 'A', 'B'ye yansır, 'A', 'B' olarak görünür. Noktada, tevazuyla…

'B' Besmele'nin ilk harfidir. "Kuran'ın özü 'Besmele'dir" de derler. "Bismillahirrahmanirrahim".. Besmele Adem'dir; 'Adem' suret, 'Besmele' manası olsa gerektir. Ya da 'Adem'in hakikati, Besmele'nin sırrıdır' diyelim. Besmele Arapça'da 7 harften muhtevadır. Muhammed Ali'nin 7 harf olduğu gibi. 'Ba' ile zaman ve mekan kurulur, sonra isimler tecelli eder, Biricik İlahımız'ın tüm yaradılanlara ulaşan, bizi rızıklandıran Rahman esması ve özel kullarını içine alan Rahim esması; böylece noktanın açılan ilk halkaları.., ve tekrar nokta değerine kapanır… Muhammed Ali oradadır. Muhammed Ali noktadır. Ba'nın altındaki nokta… Biz onu kesrette farklı farklı görürüz. Ama Hakikat Bir'dir. 'A' ile 'B' birdir, 'A', 'B'dir! "İlim bir nokta idi, cahiller onu çoğalttı"(Hz. Ali r.a.)… Bu manaya eremeyen hakikati bilemez. İlmen bilse de irfan olmaz! Şeytan bunu anlayamadığından Adem'e secde etmemiş, kovulmuştur. Mürşid bunun için lazımdır. Hakikati sana yaşatır. İlim (irfan ile) tam olmazsa, iman da noksandır. Aşıklar bunu bilir, varlıkları bunu bildirir.. Mürşid-i kamil, mürşidinin aynasındaki kendin; okunacak kitaptır. Farzdır! Hakk söze uymak şarttır..

Haberin Devamı

Kuran-ı Kerim kimine bir katredir(damla); Noktadır. Kimine deryadır, ummandır.. Hz.Musa'nın asası doğruluktur, kemalattır. Hz. Musa(ra) Kızıldeniz'i ortadan açmış, Allah'a yönelenlere doğruluk ile yol göstermiştir(sıratı müstakim). Fransız asıllı İslam alimi dostum Şeyh Valsan Efendi'ye göre Kuran'ı bu misalle ortadan açtığımızda, (bir hesaba göre) orada 'Kehf' suresindeki; Hz.Hızır'ın iki yetim çocuğa yardım için tamir ettiği yıkık arazi duvarının altında, zamanı gelince, çocuklar kemale erince bulacakları bir hazine olduğunun Hz.Musa'ya açıklandığı ayet vardır(82. ayet). İşte 'Ba' harfi o duvardır(başlıktaki Arapça 'Ba' harfine bakınız ve hayal ediniz). Altında hazine saklamaktadır. Sakladığı hazine noktadır. Nokta 'A'dır. Nokta sırdır. Zamanı gelince açılması murad olunmuştur. 'B', 'A'yı ikame eder. Nitekim aslında ilk indiği bildirilen Kuran ayeti "İkra", 'A, Elif' harfiyle başlamaktadır. Başa eklenen 'Besmele'nin 'Ba'sı bu şekilde 'A'nın yerine ilk harf olmuş gözükmektedir ama 'A' orada, noktadadır. Batındır, görmek isteyene zahir olur; 'Elif'(A) harfi düz bir çizgidir. Kaleme benzer. Bir kalem alın elinize. Ve yandan değil, dikleme bakın, iki gözünüzün ortasından, üçüncü gözünüzün olması gereken yerden; göreceğiniz noktadır..

Haberin Devamı

Meğer rabıta niye imiş? Noktadan sonsuzluğa… Bak, bağlaçla bağlanan ne imiş? 'A' ile 'B'! Beşer ile Allah(cc)! Adem, Allah'ın sırrı, Allah, Adem'in sırrı imiş. Sır Muhammed Ali imiş. Hakiki mürşid ona yol imiş. Ummanda katre imiş. Ab-ı hayat sakisi… Hızır, 'ilmi ledün' sırrını Musa'ya çoktan anlatmış imiş. Sır, onca zaman ortada duran en aşikar şey imiş. Perdeli olan çift göz imiş. Perde duvar olmuş, adı da nefs imiş.. Yetim çocuklar yetim değil imiş, ama bunu bilmezlermiş. Zamanı gelince öğreneceklermiş. Allah'ı nefisleriyle bileceklermiş.. İster inan, ister inanma! Hakikat ortada! A, nokta…

"Hakk ilmine bu alem bir nüsha imiş ancak / Ol nüshada bu Adem bir nokta imiş ancak" (Hz. Niyazi-i Mısri)

Hu

Yazarın Tüm Yazıları