Yoğurdun ağası

Haberin Devamı

HER şey büyük dede Hacı Sakıpağa’nın Arnavutluk’tan Selanik’e göçüyle başlar. 1900’lü yılların başlarıdır. Önce yol işçiliği, ardından da aşçı çıraklığı ve kalfalığıyla geçimini sağlar. Bu dönemde sütlü tatlılar ve yoğurtla tanışır. Tarih 1923’ü gösterdiğinde ise büyük dede, mübadelede ailesiyle İzmir’e gelir. Ve Bostanlı’da iki katlı bir evin alt katında ürettiği yoğurdu, sırt tablasıyla sokaklarda satar. Yoğurtçu Sakıp Bey, yıllar sonra hem markaları, hem soyadları olan ‘Sakıpağa’ adıyla çağrılmaya başlar. İçi sırlı toprak kaselerde başlayan serüvenine ilkleri ekleyerek yoluna devam eden Sakıpağa’yı, bugün 3 ve 4’üncü kuşak temsilcileri yönetiyor. Ulusal marka olma hedefiyle emin adımlarla büyüyen Sakıpağa’ya Dönerevi ve Sütevi de eşlik ediyor.
Sakıpağa markasının dünü, bugünü ve yarınını üretimden sorumlu 4’üncü kuşak temsilcileri Tevfik Sakıpağa ile Didem Sakıpağa’dan dinledik. Büyük dede Sakıpağa, ailesiyle 1909’da Arnavutluk’tan Selanik’e gelir ve geçimini önce yollara taş döşeyerek sağlar. Tevfik Sakıpağa, bu işin büyük dedeye biraz ağır geldiğini anlatarak, şöyle devam etti:

MÜBADELEYLE İZMİR’E
“Yol işçiliği yaptığı dönemde öğlen yemeklerini yediği bir lokanta varmış. Büyük dede yine bir öğlen gittiği lokantada ustanın çırağının gelmediğini fark eder ve yardıma başlar. Lokantanın sahibi de büyük dedeye iş teklif eder. Büyük dede yol işçiliğini bırakıp burada çalışır, ustadan muhallebi gibi sütlü tatlılarla yoğurt yapımını öğrenir. 1923’te de ailesiyle mübadeleyle Selanik’ten İzmir’e gelir. Büyük dedeye İzmir Bayraklı’da bir bağ verilir ama dede, ‘ben üzümden anlamam. Üzümleri bozarım. Bana başka bir şey verin’ der. Onun üzerine Bostanlı’da iki katlı bir ev verilir. Orada, eşi Necmiye Hanım’la eşek sırtında topladıkları sütten yoğurt yapmaya başlar. Ve Sakıpağa’nın temeli böyle atılır. Büyük dede tablalarla sokak sokak dolaşıp yoğurt satar. O dönemde yoğurt satıcılarını isminin yanına ağayı ekleyerek çağırırlarmış. İşte o dönem büyük dedeyi çağırmak için kullanan ‘Sakıpağa’ yıllar sonra hem marka, hem de ailenin soyadı olur.”
Yoğurdun ağası
TABLADAN FABRİKAYA
Tablalarda yoğurt satanlara ‘tablakar’ dendiğini anlatan Tevfik Sakıpağa, büyük dedenin yoğurt satmaya başladıktan bir yıl sonra yanında 13 kişiyi çalıştırmaya başladığını ifade ederek, “1939’de ise dedem Tevfik Sakıpağa ile Karşıyaka çarşıda bir dükkana geçer. Daha sonra ise Soğukkuyu’da bir mandıra açılır. Sakıpağa 1973 yılında hayatını kaybettikten sonra işi dedem Tevfik Sakıpağa ile babam ve amcamlar devralır. Onlar da 1984’te Örnekköy’de mandıradan büyük, fabrikadan küçük üretim tesisini hayata geçirir. 90’lı yıllarda ise dördüncü kuşak yani bizler çalışma hayatına adım attık. 1999’da ise teknolojiyle geleneğin buluştuğu Menemen’deki fabrika hizmete girdi” bilgisini paylaştı.

Haberin Devamı

İKİ YIL KAMYONLA DAĞITIM
Bugün şirkette 3’üncü kuşaktan üç, 4’üncü kuşaktan ise dört temsilci bulunuyor. Dördüncü kuşaktan Tevfik Sakıpağa, dördüncü kuşağın kiminin üretimde, kiminin pazarlamada, kiminin de finansta çalıştığını belirterek, “Herkesin bir görevi var. Eğitimi tamamlayıp askere gittim ve 1998’de çalışmaya başladım. İki yıl dağıtıma çıkan kamyonlarda bakkal bakkal dolaştım. İşi öğrenmek için bunu yaptım. Dağıtıma çıktım. Önce pazarlamaya bakıyordum, şimdi de üretimdeyim” dedi.

Haberin Devamı

Yoğurdun ağası

ANTRENMAN YILI
Karşıyaka’da 1939’da hizmete giren ve bir süre sonra şarküteri olarak hizmet veren yerde, çarşının 1994’te trafiğe kapanmasıyla işlerin azalmaya başladığını söyleyen Tevfik Sakıpağa, bir dostlarının tavsiyesiyle döner işine girdiklerini belirterek, “Ankara’dan bu konuda usta bir ismi İzmir’e getirdik. Dönerevi markasıyla iyi iş yapmaya başladı. 2013’te de Kemeraltı’nda ikinci şubemizi açtık. Tabii franchise talepleri gelmeye başladı. İlk francihse mağazamız da yakında Alsancak Kıbrıs Şehitleri’nde açılıyor. Burası pilot olacak. Buradan alacağımız sonuçla 2016’da yeni franchise Dönerevi açmayı planlıyoruz. Bu yıl antrenman yılımızı olacak” diye konuştu.

SÜTÜN EVİ
Sakıpağa ve Dönerevi dışında bir diğer marka da Sütevi... Tevfik Sakıpağa, 2004 Sütevi’ni kurduklarını hatırlatarak, şöyle devam etti:
“Menemen Türkelli’deki fabrikamızın hemen önünde, sadece kendi ürünlerimizi sattığımız ve ufak kahvaltı ikramlarının olduğu bir yer açtık. Yoğun ilgiyle karşılaştık ve Sütevi’nin yanına 2007’de de outlet mağazalarını ekledik. Sütevi bu konsepte yoluna devam edecek. Bunu çoğaltmak gibi bir düşüncemiz yok. Kontrolü zor bir ürün. Kalitemizle ilgili şikayet almaya alışık değiliz. Bunu kaldıramıyoruz. Onun için tüketiciyle buluştuğumuz bu perakende ayağı sadece burada olacak. Perakendede olmak istemiyoruz. Ürünlerimizin satıldığı noktalarla rakip olmak istemiyoruz.”

Haberin Devamı

Yoğurdun ağası

ZOR BİR YILDI
2014’ün süt fiyatlarında yaşanan artıştan kaynaklı zor bir yıl olduğunu ifade eden Tevfik Sakıpağa, “Bu hareketlilik tüm sektörü olduğu gibi, bizi de etkiledi. 2014 beklediğimiz gibi olmadı. Süt ve süt ürünlerinde yaşanan daralmayı tatlı grubuyla kapattık. 2014’ü bir önceki yıla kıyasla yüzde 5-7 gibi bir büyüme ile kapattık. 2015’e de umutla bakıyoruz. Satışlarda büyüme değil, satışları kontrol etmek adına bir takım yatırımlarımız olacak” bilgisini paylaştı.

100 TON SÜT İŞLİYOR
‘Biz yoğurtçuyuz’ diyen Didem Sakıpağa ise ürettikleri ürünlerle ilgili şu bilgileri paylaştı;
“Yoğurdun dışında, ayran, tereyağı, peynir, süt, kaymak ve tatlı üretimiz var. Özellikle son yıllarda tatlı grubunda ciddi bir hamlemiz oldu. Günde ortalama 100 ton süt işliyoruz. Çanakkale, Eskişehir ve Fethiye üçgeninde yoğun bir şekilde varız. Ege’de pazar lideriyiz. Migros aracılığıyla da İstanbul’dayız. Hedefimiz ulasal bir marka olmak ve İstanbul’da güçlenmek.”

Haberin Devamı

Yoğurdun ağası

KISA KISA
* Sakıpağa’nın yazılı olmayan bir aile anayasası bulunuyor. Sözlü anayasada, ‘fabrikadan yoğurt bile alsan parasını öde’ ya da ‘kendi çocuğuna yedirmeyeceğin şeyi asla üretme’ gibi maddeler yer alıyor.
* Sırlı toprak kaselerde başlayan serüvende Sakıpağa, cam kasede yoğurt üretimi, 1958’te araçla yoğurt pazarlaması ve karton kasede yoğurt üretimi gibi ilkleri bulunuyor.

Yazarın Tüm Yazıları