Ters yönde ilerleyerek büyüyor

Çocukluk yıllarında gazete satar, turist rehberliği yapar.

Haberin Devamı

Üniversite okuduğu dönemde de Amerika’ya ‘bilmece yüzük’ ihraç eder. Eğitim için gittiği bu ülkede garsonluk, komilik yapmasının yanı sıra bijuteri üzerine şirket kurar. Amerika macerasının ardından ise kariyerine baba mesleği metalcilikte devam eder. Ahmet Şenol, 38’inde rotasını İstanbul’dan Marmaris’e çevirir. Metalden turizm sektörüne geçiş yapan Şenol, burada da herkesin gittiği yönün aksine hareket eder. Ve 2001’de kıyılarda yapılaşmanın arttığı bir dönemde dağın yamacına Kumlubük’te Dionysos Hotel’i açar. Emeklilik gibi bir planı bulunmayan Şenol’un gündeminde yolu, suyu, elektriği dahi olmayan bir koyda ağaç evlerden oluşan çevreci bir tesis kurmak var...

Ters yönde  ilerleyerek  büyüyor

Haberin Devamı

AHMET Şenol... Bugüne kadar adım attığı her işte farkındalık yaratarak başarıyı yakalamış bir girişimci... ‘Hem hoş yaşamak, hem de çalışmak’ prensibiyle hareket eden Ahmet Şenol, yapılmayanı yapmak gibi bir felsefeyle bugünlere gelmiş. Dionysos Hotel’in kurucusu Ahmet Şenol, hem girişimcilik serüvenini hem de gelecekle ilgili planlarını anlattı. 1951 Zonguldak doğumlu olan Şenol, 1,5 yaşına kadar bu kentte yaşamış. Babasının Zonguldak’ta askeriye için karyola ürettiğini anlatan Ahmet Şenol, hikayesinin devamını şöyle paylaştı:

Ters yönde  ilerleyerek  büyüyor

Hem çalıştı hem de okudu

“Bir süre sonra babam, annemin de zorlamasıyla Zonguldak’tan İstanbul’a taşındı. İstanbul’da da benzer bir iş kurdu. Benim çocukluğum Laleli’de geçti. Son Saat, Son Baskı isimli gazetelerin akşam baskısını satarak ilk iş deneyimimi 8’li yaşlarda yaşadım. Tabii annem ve babam bu duruma bozuluyordu ama ben harçlığımın peşindeydim. Ortaokul yıllarında, yolda turist bulup, bölgeyi gezdirme teklifinde bulunuyordum. Rehberlik yapıyordum. Tabii bunun karşılığında bana bir şeyler almak istiyorlardı ama benim amacım dil öğrenmekti. Ortaokulu yatılı okudum. O dönemde çarşamba günleri öğleden sonra okul tatil olurdu. Çarşıdan aldığım kuru yemişleri okulda satıyordum. Ticarete olan ilgim üniversite tercihimde de etkili oldu. Ekonomi okudum. Burada da boş durmadım tabii. Rehberlik yaptığı yılların katkısıyla İngilizcemi kullanarak İstanbul Atatürk Havalimanı’nda trafik kontrolörü olarak çalıştım.”

Haberin Devamı

Ters yönde  ilerleyerek  büyüyor

İlk şirketi 19’unda kurdu

Trafik kontrolörlüğüne başladığı dönem iki iş fırsatının karşısına çıktığını anlatan Ahmet Şenol, “Birinin aylık ücreti o dönemin parasıyla bin 600, trafik kontrolörlüğünün ise 550 liraydı. Ailem o yaşta birinin bu kadar çok parayla işi olmaz demesiyle devlet memurluğunu seçtim. Bu iş 3,5 yıl sürdü. Tabii bu benim üniversitedeki tek işim olmadı. Yaptığım iş nedeniyle uçak firmalarından bedelsiz uçuş bileti alıyordum. Bu vesileyle de birçok ülkeyi görme şansım oldu. Ve bu seyahatlerle birlikte Amerika’ya bir dönem çok popüler olan bilmece yüzük ihraç etmeye başladım. 19 yaşında şirket kurdum. Üniversitenin ardından da Amerika’ya gittim. Orada da iş idaresi ve pazarlama okudum. Akşam okul, gündüzleri de komi ve garsonluk yaptım. Daha sonra bir arkadaşımla birlikte şirket kurdum. Çeşitli ülkelerden getirdiğimiz ürünleri bijuteri mağazalarına sattık. Okul bitince Türkiye’ye döndüm. Askerlik sonrası da baba mesleğiyle kariyerime yön verdim. Baba mesleğini işçi tulumunu giyerek büyüttüm. 25’imde adım attığım metal sektöründen 38’imde çıkma kararı aldım. Kuzenlerime işi devredip Marmaris İçmeler’de bulunan anne ve babamın yanına geldim. Birkaç inşaat çalışmasının ardından 1989’da ortaklı bir yapıyla apart otel projesini hayata geçirdim. Daha sonra ikinci bir proje geldi. Zamanla ortaklığı sonlandırarak herkesin deniz kenarına yatırım yaptığı bir süreçte ben rotamı dağa çevirdim. 70 dönümlük bir alan içinde doğayla iç içe Dionysos Hotel’i hayata geçirdim” diye anlattı.

Haberin Devamı

Ters yönde  ilerleyerek  büyüyor


BU İŞ TUTMAZ DEDİLER

Herkesle aynı yöne gitmek istemeyen, farkındalık peşinde koşan ve çok paranın mutluluk getirmediğine inanan Ahmet Şenol, sektörün pek alışık olmadığı turizm yatırımlarının son hamlesi olan Dionysos Hotel’i de hayata geçirdiğinde çevreden tepkiler alır. Şenol, “70 dönüm içinde 85 yatak dediğimde herkes ‘hasta mısın’ diyordu. Ticari bakıyorlardı. Bu yatırımın tutmayacağını düşünen çok oldu. Benim derdim çok yatak değil, nitelikli ve iyi yatak. Bizim felsefemiz konuğumuzu şaşırtmak üzerine kurulu. Örneğin resepsiyon yok. Misafirimizi barda ağırlayarak karşılıyoruz. Ve burada tükettikleri ikramımız. Fışkıran bir dekorasyonumuz yok. Bunun yerine köy hayatını anlatan objelerimiz var. Her odanın başka bir ruhu ve dünyası var” diyerek yol haritalarının temel taşlarını paylaştı.

Haberin Devamı

Ters yönde  ilerleyerek  büyüyor



ARTIK GÜNDEMDE
YERLİ TURİST DE VAR

1999’da Dionysos Hotel’in temelini attıklarını ve 2001’de hizmet vermeye başladıklarını anlatan Ahmet Şenol, “Bu kadar zor bir alanda 19 ay gibi bir sürede tesisi tamamladık. Sabah 07.00, gece 12.00 işin başındaydık. Tabii biz yatırım öncesinde müşterimizi hazırlamıştık. ‘Ben yapayım müşteriyi bulurum’ derseniz çuvallarsınız. 14 yıl tamamen İngilizler’den oluşan müşteri portföyü oluşturduk. Ama geçtiğimiz yıl çalıştığımız İngiliz firmalarından biri iflas etti. Bu iflasla birlikte biz de yerli turisti de gündemimize aldık. Tabii biz yıllardır bir standart yakaladık. Bizim kitlemiz hayatı, yemeyi, içmeyi, gezmeyi, doğayı seven romantik insanlardan oluşuyor. Bodrum’da günde 5 mayo değiştiren müşteri bizim gündemimizde yok” diyor.

 

Haberin Devamı


ZEYTİNYAĞINDAN ETE
HER ŞEY ÇİFTLİKTEN

Ahmet Şenol, Kumlubük’te bulunan Dionysos Hotel’in bir farkındalığının da birçok ihtiyacını kendinin karşılaması olarak aktarıyor. Şenol, “Bizim bir de çiftliğimiz var. Et, süt, tereyağı, sucuk, pastırma gibi ihtiyaçlarımızı buradan karşılıyoruz. Ayrıca birçok meyve ağacımız var. Bunları da değerlendiriyoruz. Reçel yapıyoruz ya da nar ya da mandalina suyu olarak konuklarımızın beğenisine sunuyoruz. Zeytin ve zeytinyağımızı da kendimiz üretiyoruz. Amos isimli bir markamız var. Yılda 2 tona yakın yağ sıkıyoruz. Tabii otel dışında bir yerde satışımız yok. Birçok kez İtalya’da düzenlenen yarışmalardan ödüllerle döndü zeytinyağımız. Ben aslında köylü nasıl yaşar onu öğretmeye çalışıyorum bir yerde. Şimdi ekimde zeytin hasadı yapacağız” diye konuştu.

Ters yönde  ilerleyerek  büyüyor


ÇOK PARAYA DEĞİL
KEYFE İHTİYACIM VAR

Ahmet Şenol’un ‘emeklik’, yani farkındalıklara ‘tamam’ demek gibi bir niyeti yok. “Aklımda yeni projeler var” diyen Ahmet Şenol, “Ben rahat duracak biri değilim. Bugüne kadar banka kredisiyle büyümedik. Şimdi yeni planlarımız var. Küçük bir koy. Yolu, suyu ve elektriği olmayan bir yer arıyorum. Burada 20 tane küp ağaç ev planlıyoruz. 40 kişiyi geçmeyen bir yatak kapasitesi düşünüyoruz. Suyu denizden alıp arıtacağız. Enerjimizi güneşten kazanacağız. Tamamen çevreci bir tesis olacak. Benim çok paraya değil, keyfe ihtiyacım var” diyerek gelecek planlarını aktardı.

 

KISA KISA
* Ahmet Şenol, eskiye yeniden hayat vermeyi seviyor. Bunun en güzel örneklerinden biri de otel için kullanılan tekneler. Şenol, “Birçok teknemiz oldu. Ama en sonunda İzmir Aliağa’daki tersaneden 3 filika alıp kapladım. Şimdi herkes imrenerek bakıyor” diyor.
* Nisanda açılıp ekim sonunda sezonu kapatan Dionysos Hotel’in üç farklı konsepti bulunuyor. Dileyene otel odası, isteyene apart ya da villa seçeneği sunuluyor.

Yazarın Tüm Yazıları