Yine mi seçim? Artık delireceğiz

Haberin Devamı

SEÇİMLER, siyasal katılma dediğimiz şeyin yalnızca küçük bir kısmı.
Gerçek demokrasilerde yurttaşlar devletin her düzeydeki karar ve uygulamalarını etkileme gücüne sahiptir. Siyasi katılmanın gerçek anlamı budur.
Bizim bırakın kararları etkilemeyi, olan bitenden bile çoğu zaman tam olarak haberimiz olmuyor.
Haberimiz olsa dahi, savaş kararlarından tutun da hepimizin hayatını etkileyen çılgın projelere kadar pek çok konuda söz hakkımız yok. Vapurların şekline bile karar veremiyoruz, oradan hesap edin.
Gezi hareketi tam da bu yüzden ortaya çıktı ve hatırlayın, kimi il yöneticileri bizi karar süreçlerine dahil edeceklerinin sözünü vererek “Otobüs duraklarının yerini bile halka soracağız” türünde açıklamalar yaptılar.
O gün bugündür bir şey soran olmadı. Şaka yapıyorlardı muhtemelen.


*

Haberin Devamı


İçinde yaşadığımız ve ‘ileri demokrasi’ diye ittirilen rejim bize yeterince siyasi katılma olanağı sunuyor mu dersiniz? Bence sunmuyor.
Fikrimizi dillendirmek bile anında ‘terörist’ diye yaftalanmamıza yetiyor. Güven yaratmak yerine ‘güvenlik’ önlemlerine sarılanlar, sokaklarda şikâyetlerimizi dile getirmemizin önüne geçmek istercesine, temel demokratik hakkımızı kısıtlayacak ve kimi zaman imkânsızlaştıracak yasalar çıkarıyorlar. Yetmiyor, kaos vurgusuyla halihazırda demokratik rejimlere yakışmayacak bu yasaları daha da katılaştırıyorlar.


*


Lafta çok demokratiğiz.
Ama gerçekte değiliz. Çarpık çurpuk demokrasimizde seçimlerle siyasi katılma aynı şeymiş gibi gösterilmeye çalışılıyor.
Bize aslında deniyor ki “Yöneticilerinizi seçebilirsiniz ama o kadar. Gerisine karışmayacaksınız.”
Altı yıldır düzenli olarak boğucu seçim atmosferine sokuluyoruz.
2009’dan beri iki yerel seçim, iki genel seçim, bir referandum ve bir Cumhurbaşkanlığı seçimi yaşadık.
Askerlik anısı gibi sandık anıları biriktirdik. Seçim sloganları bilinçaltımızı kirletti; kötü seçim müzikleriyle kulaklarımız paslandı. Binler kuru ekmekle karnını doyururken afişlere, posterlere, mitinglere hazineden milyonlar akıtıldı.


*


Bu kadar sık seçim olan ülkede beklersiniz ki toplumdaki herkes bolca temsil edilsin. Bu temsiliyetle toplumsal barış sağlansın, denge kurulsun, uzlaşılsın.
Yahu ilk kez bir Roman yurttaş Meclis’e girdi diye, partiler sayısı bir elin parmağını geçmeyen Ermeni vekil çıkardı diye sevindik bu ülkede. Yıl 2015. Eloğlu uzayda marul yetiştiriyor. İnsaf.


*

Haberin Devamı


Adını koyalım, bizde seçimler yöneticilerin (hatta şu durumda AKP’li yöneticiler demek abartılı olmaz) onaylanması için yapılıyor.
Bir hükümetin kurulamamasının ve yeniden seçim atmosferine girilmesinin başka bir izahı yok.
Bir tiyatro sahneleniyor; yurttaşlar olarak salonda oturup başarısız bir senaryoya eşlik eden kötü oyunculukları izlemeye zorlanıyoruz. Salonun kapıları kilitli, dışarı çıkmak yasak.


*


Seçim yorgunuyuz.
İşin kötüsü, bunun tek nedeni aralıksız bir seçim atmosferinde yaşamamız da değil. Buna ek olarak, her seçimde siyasi gerilimin dozu giderek artıyor. Mitinglerde yağlı urganlar atılıyor. Daha ne olsun!
Şimdi bir de üstüne, sadece siyasetçiler değil, toplum da çok gergin. Suruç’tan bu yana gerilim hızla tırmanıyor. Ölen ölene.
Ülke fokur fokur kaynarken siyasetçiler meydanlardan birbirlerine kim bilir nasıl kükreyecekler...
Milliyetçi söylemlerin dozu kim bilir nasıl artacak...
Tepedeki bu agresyon aşağılara kim bilir nasıl dalga dalga yayılacak...
En kötü hükümet bile böyle bir seçim atmosferine girmekten iyiydi.
Hırsların kurbanı, korkuların esaretindeki bu halka yazık, günah.

Yazarın Tüm Yazıları