Sınıfı geçen ve sınıfta kalan markalar

Greenpeace, 2011 yılının temmuz ayında Modayı Detoksla (Detox My Fashion) kampanyasını başlattı. Ve geçtiğimiz 3,5 yılda tekstil sektörünün tedarik zincirlerinde ve ürünlerinde kullandığı zehirli kimyasallar hakkında çok sayıda ürün ve su analizleri yapıldı, raporlar yayımlandı.

Haberin Devamı

Greenpeace, yüzbinlerce destekçisiyle markalara detoks sözü vermeleri için baskı yaptı, imza kampanyaları ve eylemler gerçekleştirdi.
Bu kampanya kapsamında, Türkiye’den de 50 binden fazla kişi ürünlerinden ve tedarik zincirinden zararlı maddeleri çıkarmaları için markalara çağrıda bulunmuştu.
Ve 18 büyük moda şirketinden detoks sözü alındı.
Küresel giyim ve ayakkabı sektörünün yaklaşık yüzde 10’una tekabül eden bu şirketler, 1 Ocak 2020’ye kadar tehlikeli kimyasalları küresel tedarik zincirlerinden ve ürünlerinden aşamalı olarak çıkaracaklardı.
3,5 yılın sonunda, bu yıl artık, hangi şirketlerin sözünü tutarak ‘detoks lideri’ olduğunu, hangilerinin sözlerini tutmayıp ‘göz boyamaya’ çalıştıklarını ve hangilerinin hiç detoks sözü vermeyip ‘sınıfta kaldığını’ biliyoruz.
18 şirketten 16’sı sözünü tuttu ve aşama kaydetti.
Bunlar, bünyesinde Zara, Pull&Bear, Massimo Dutti, Oysho ve Bershka gibi markaların olduğu Inditex, Mango, Benetton Grubu, Marks&Spencer, H&M, Esprit, Adidas, Puma, Levis, C&A, bünyesinde Victoria’s Secret ve La Senza’yı barındıran Limited Brands, Burberry, Valentino grubu, G Star, Primark, bünyesinde Uniqlo, Helmut Lang, J Brand ve Theory’yi barındıran Fast Retailing.
Sözünü tutmayıp ‘göz boyayanlar’ kategorisinde Nike ve LiNing yer alıyor.
Detoks sözü vermeyen şirketlerden bazıları ise Hermes, bünyesinde Louis Vuitton’dan Marc Jacobs’a, Donna Karan’a, Givenchy’ye, Fendi’ye pek çok lüks markayı barındıran LMVH, Versace, Dolce&Gabbana, Armani, GAP, Calvin Klein, Tommy Hilfiger vs.
Bu markalar da detoks hareketine katılıp gezegeni kirletmek istemediklerini göstermeliler.
Greenpeace, sır gibi saklanan tedarik zincirlerine şeffaflık getiren ve güzel giysilerin kirliliğe sebep olmadan üretilebileceğini gösteren bu hareketin sürdürülebilir moda anlayışında yeni bir standart yarattığına inanıyor.
16 moda şirketi bu kampanya sayesinde hormon bozucu nonilfenoller, ftalatlar ve perflorlu bileşikler (PFC’ler) de dahil en yaygın zehirli kimyasalların bir kısmının kullanımına son vermeye başladılar.
Bu şirketler, aynı zamanda tedarikçilerinin kirlilik verilerini de internette bağımsız bir platformda paylaşmaya başladılar.
Bunlar çok önemli ve Nike gibi şirketleri geride bırakan adımlar.
Burada esas soru, diğer markaların bundan neden kaçındığı.
Ve dikkatinizi çekerim, özellikle de üst segmentte yer alan markaların...
Acaba bunlar kendilerini tüketiciye ve dünyaya karşı sorumlu hissetmemekte midir?

Yazarın Tüm Yazıları