Sanatçının terörist sayıldığı ülkeye barış gelir mi?

EN tepelerde barış ve çözüm naraları atılıyor ama ya gündelik hayatta ne oluyor?

Haberin Devamı

Bakın, daha birkaç gün evvel İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı ‘İki Tutam Saç-Dersim’in Kayıp Kızları’ filminin gösterimini engelledi. Film, 1938’deki Dersim Katliamı’nda yapılan askeri harekâtta ailelerinden alınıp askerlere verilen ve ‘Türkleştirilen’ iki kızın hikâyesini anlatıyor.
Yine birkaç hafta evvel öğrendik ki Tuncelili heykaltıraş İsmail Doğan’ın atölyesi basılmış, bir kadın heykeli ‘ele geçirilmiş’ti. Savcıya göre bu bir PKK’lının heykeliydi çünkü Mekap tarzı ayakkabıları vardı. Heykeltıraş ‘silahlı örgüt üyeliği’nden yargılanıyordu.
Komedi.
Devlet çözüm sürecinde samimiymiş gibi bir görüntü verse de kurumların eski alışkanlıklarını kıramadığı ortada.

*

Haberin Devamı

Son 4 yıldan birkaç örnek size...
Batman Bahar Kültür Merkezi üyesi 13 kişiye Kültür Sanat Festivali ve Newroz kutlamalarına katılarak şarkı söyledikleri, erbane ile halkı coşturdukları gerekçesiyle dava açıldı. Sanatçılara ‘5 yıl sanat yapmama cezası’ verildi; sahneye çıkmaları, def çalıp şarkı söylemeleri yasaklandı.
‘Dersim 38’ belgeseline bandrol verilmedi. İtiraz edildi, dava kazanıldı. Kültür Bakanlığı karara itiraz etti, filmin toplu gösterimi ve dolaşıma sokulma hakkı engellendi.
‘Berivan’ adlı belgesel Batmanlı izleyicilerle buluşacakken valiliğin jet kararıyla yasaklandı. Gerekçe, belgeselin ‘Türk milletinin birlik ve beraberliğini bozucu ve PKK propagandası yapan unsurlar içermesi’ydi.
Türk Tabipler Birliği’nin mitinginde Kürtçe marş söyleyen tıp ve eczacılık fakültesi öğrencilerine 5 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Manisa’da Newroz kutlamaları sırasında Kürtçe şarkı söyleyen sanatçılara 10’ar ay hapis cezası verildi.
Kültür Bakanlığı destekli ‘Kayıp Mezar’ filmini çeken Mizgin Müjde Aslan, KCK operasyonunda gözaltına alındı ve bu film savcılığa sunulan deliller arasında yer aldı. Aslan’ın babasının izini süren filmin çekimi için mezarının olduğu Mahmur’a gidilmiş ama savcı bu ziyaretin çekim amaçlı olduğuna ikna olmamıştı. Mecburen savcıya filmin kaba kurgu hali izletildi.
3 kısa filmin çekimi için Batman’ın Sason ilçesine giden sinema emekçilerinin seti basıldı, tüm çalışanlar gözaltına alındı. Sözde, Türkçe konuşan birine Kürtçe konuşmadığı için tepki göstermişlerdi. Suçlamayı reddettiler ve polisin çalışmalarını engellemek amacıyla kendilerini gözaltına aldığını söylediler.
Yine Sason’da bir film setinde Arapça selama Kürtçe karşılık veren oyuncu Kemal Ulusoy ‘halkı kin ve düşmanlığa sevk’ten gözaltına alındı.
TBMM’ye bağlı Mustafa Necati Kültür Merkezi’nde Paris’te öldürülen üç PKK’lı kadının yer aldığı yağlıboya tablolar TBMM yetkililerince kaldırıldı.

*

Haberin Devamı

Şimdi de ayağında Mekap olduğu söylenen heykel yüzünden bir heykeltıraş terörist olmakla suçlanıyor. Sanatçı da bunun PKK’lı bir kadın heykeli olmadığını anlatmaya çalışıyor.
Olsa ne olur ki?
Sanat kaygı, korku, sansür, hassasiyet tanımaz. Tanısa zaten sanat olmaz. Sanatçı her daim kırmızı çizgilerde dolaşır.
Ama emin olun, sanatçıdan terörist de çıkmaz.
Sanatçı kendisine dokunan meseleleri dert eder; çizerek, taşı yontarak, müzik yaparak, sahneye çıkarak kendisini ifade eder. Sanatçı özgürlük ister, barış ülküsüyle yaşar.
Hal böyleyken, Kürt mücadelesinden doğan sanatsal ve kültürel üretimler valiler, savcılar, emniyet mensupları tarafından ‘örgüt propagandası’ olarak görülüyor.
Böylelikle sanatçının eylemi ifade özgürlüğü kapsamından çıkarılıyor.
Heykelin ve türkünün suç delili, sanatçıların terörist sayıldığı bir yere barış gelir mi gerçekten?
Ufak atın da civcivler yesin.

Yazarın Tüm Yazıları