Eğitimde tek eksiğimiz Arapçaydı çünkü

KONUMUZ siyaset olduğunda geçmişin mağduriyetleri yeni kuşakların zihnine ekilen nefret tohumları olabiliyor.

Haberin Devamı

Bu yüzden okul açılışlarında geçmişte imam hatiplilere vurulan prangalardan, ölümden, ölü yıkayıcılardan falan söz ediliyor.

Oysa ülke idarecilerinin görevi gençlerin kafasını ölümle doldurmak değil, onları bilim ve teknolojiye yönlendirmek; dini eğitim kurumlarının sayısını artırmakla övünmek değil, eğitimi çağa uydurmak.
Çünkü biz ortaçağda değil, küresel ekonominin işlediği, ülkelerin bin tane ağla birbirine bağlandığı bir zamanda yaşıyoruz.
Bu çağda insanların artık bir ülkenin vatandaşı olmaları yetmiyor, dünya vatandaşı olmaları gerekiyor. Batı’yı küçümser görünenlerin bile çoluğunu çocuğunu Batı’da okutması bundan. İşte bu çağda, daha biz dünya dili İngilizceyi öğretemezken müfredata Arapçayı sokan zihniyetin bizi geleceğe taşımasını hayal etmek bile zor.


*

Haberin Devamı


“Geçmişte eğitim özgürlüğü yoktu” diye veryansın edip kapılarına iki metre yükseklikte demir turnikeler yerleştirdikleri üniversiteleri ‘yüksek güvenlikli özel bölge’ye çevirmek nasıl bir çelişkidir?
Çatışmasızlığın tek çözümünün demokrasiye ket vurmak olarak görüldüğü bir yerde değil eğitim özgürlüğü, herhangi bir özgürlükten söz etmek mümkün mü?
Özgür eğitimden anladığımız dini eğitim kurumlarının önünü açmak ama diğerlerini hapishaneye çevirmekse eğer, Türkiye’ye geçmiş olsun.


*


Geçmişin, bugün artık geçerliliği olmayan mağduriyetlerini bir yana bırakın da bugüne bakın.
125 bin öğretmene, 120 bin dersliğe ihtiyaç var.
380 bin işsiz öğretmen var.
34 bin 356 okulda kütüphane yok.
Oyun alanı yok, yeşil alan yok.
Ortaokulda okul terk ve sınıf tekrarı oranları yüzde 24.35. 2014’te ortaöğretimde 350 bin öğrenci okulu terk etti.
2014’te ortaokuldan mezun olan 36 bin 401 kız çocuğu açık liseler de dahil olmak üzere hiçbir kuruma kayıt yaptırmadı.
Okuldan ayrılan yüzbinlerce çocuk lokantalarda, atölyelerde, mağazalarda 10-12 saat çalışıyor. “Okusaydım gelecekte daha iyi işlerde çalışırdım” diye iç geçirseler de daha bu yaşta geç kalmışlık hissiyle “Bizden geçti artık” diye düşünüyorlar.


*


Tekrara ve ezbere dayalı eğitimle analitik ve yaratıcı düşünmekten yoksun nesiller yetiştiriliyor.
Bir ülkeyi yönetenler ‘eğitim özgürlüğü’nden safi eğitimi dinselleştirmeyi anlıyorlarsa...
Bilimsel gerçeklerin yerini dini söylemler alıyorsa...
Dini eğitim kreşlere kadar indiriliyorsa...
Beden derslerinin saati azaltılıp zorunlu din dersi getiriliyorsa...
Liselere yerleştirme sistemi safi dini eğitim kurumlarına yönlendirme motivasyonuyla işletiliyorsa...
Yarışmalar, müsamereler dini temalar etrafında düzenleniyorsa...
Bu ülkenin geleceğinden endişelenmek yersiz değil.


*

Haberin Devamı


“Üniversite sayısını şöyle artırdık” diye böbürleniyorlar ya?
Türkiye’de üniversite mezunlarının oranı yüzde 11. Geri kalanının hiçbir becerisi yok. Meslek okuluna hem giden az hem de eğitim vasat.
Maharet üniversite sayısını artırmak değil, meslek okullarının niteliğini ve oraya gidenlerin sayısını artırmak.
Bugün ilkokula giden çocuk üniversiteyi bitirdiği gün, bugünkü mesleklerin yüzde 65’i olmayacak. Bu gençler ne iş yapacaklar? Bunları düşünen var mı?
Dünyanın her yerinde eğitimde bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik konuşuluyor. Geleceğin mesleklerinin hepsi teknoloji temelli. Bırakın artık ezoterik, ritüelik, dini konuları. Bize bilim lazım, bilim.


*

Haberin Devamı


İktidar eğitimi kullanarak kendine ordu yaratma peşinde.
Böyle giderse gelecekte dünyada rekabet gücümüz sıfır olacak. Hiçbir uluslararası alanda rekabet edemeyeceğiz.
O zaman ne yapacağız?
Karanlıktan aydınlığa çıkalım diye dua mı edeceğiz?

Yazarın Tüm Yazıları