Bazı insanlara yaşam daha ağır geliyor

BASINDA genel prensiptir; intihar haberlerine yer verilmez.

Haberin Devamı

Bu haberlerin özendirici olduğu düşünülür.
Her intihar haberi, ondan uzak durmaya çalışanlar için bir yenilgi demek. Hayatlarını yaşam ve ölüm fikri arasındaki ince çizgide geçirmelerine rağmen hayatın tarafında tutunmaya çalışanlar için o mücadeleye bir kayıp daha vermek demek. Umudu yitirme yoluna bir taş daha döşenmesi demek.

*

Oysa psikiyatrlar depresyonun tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu düşünüyorlar. Bilimsel araştırmaların da bunu desteklediğini söylüyorlar.
Tabii ki hafif vakalarda ya da depresyonu yaratan koşullar ortadan kalktığında kimileri için bu daha kolay ama kimileri için de depresyon dudaktaki uçuk gibi... Yardımlarla ve takviyelerle geçiyor; çeşitli dönemlerde nüksediyor. O ‘virüs’ belki de doğru tedavi uygulanmadığı için hiçbir zaman vücuttan çıkmıyor. Sinsi bir düşman gibi gizleniyor.
Bourdin ve Esquirol gibi Fransız psikiyatrları intiharı hezeyan halindeyken yapılan bir tür delilik gibi ele almıştır. Delmas ise bu teorileri çöpe atıp intiharlara yüzde 90 oranında çöküntü hallerinin neden olduğunu savunmuştur.

*

Robin Williams’ın intiharının ardından onun bu eylemini ‘bencillik’ diye nitelendirenler oldu.
Onlar bence insan ruhuna uzaklar.
Onlara göre intihar eden kişi bencil çünkü geride bıraktıklarını değil, sadece kendini düşünüyor...
Çünkü sahip olduklarına şükretmeyi bilmiyor.
İntihar kimilerine göre korkaklık, kimilerine göre cesaret.
Ama aslında intihar bunlardan hiçbiri değil...
Kişinin canına kıymak istemesinin asıl nedeni, duyduğu acının dayanılmaz bir boyuta varması.
Biz genelde fiziksel acıyı ruhsal acının üstünde tutarız.
Oysa ruhlar da en az bedenler kadar acır. Ve bazı insanlarınki daha fazla acır. Öylesine acır ki buna bir noktadan sonra katlanamaz, acıya son vermek isterler.

*

Robin Williams bu noktaya gelene kadar acısını dindirmek için birçok yolu denemiş. Uyuşturucuya sığındığı da olmuş, klinik tedavi de görmüş, çocukları gibi onu hayata bağlayan nedenlere de asılmış. Ama ne yazık ki o ‘virüsü’ vücudundan atmayı başaramamış ve en sonunda ona yenik düşmüş.
Williams kendi durumunu ‘meşrulaşmış delilik’ diye tarif ederdi.
Bunun ne anlama geldiği sorulduğunda ise “Başkalarının yapmayacağı şeyleri yapmaya çalışmak, limitleri zorlamak” diye yanıt vermişti.
Limitlerini zorlamadan bu kadar iyi bir oyuncu olamazdı.
Ama hayat sahneye benzemiyor; hayatın da limitlerini zorladı ve biraz fazla zorladı demek ki.

*

Yaşamak kolay değil. Dünya adil ve barışçıl bir yer değil.
Antenleri fazla açık olan, başkalarının acılarını derinlerinde hissedenler için hayat daha zor.
Bize düşen depresyonun çok ama çok ciddi, ölümcül dahi denilebilecek bir hastalık olduğunu görmek; bu hastalıktan mustarip olanları anlamak, onlara yardımcı olmak ve tedavi olmalarını sağlamak.
Williams’ın ölümünün ardından paylaşılan hüzünlü mesajlara “Emperyalizmin palyaçosu için üzülmeyi abartmadınız mı?” diye tepki gösterenlere anlatmalı ki, bu adam belki depresyonuyla herkesi boğmak yerine, onu içine atıp etrafına neşe saçmaya çalıştığı için de yoruldu. Bu onu daha da zorladı.
“Sahip oldukları için şükran duymadı” demek yerine, ona teşekkür etmek daha doğru olur.
Bencil bir insan bunu yapmazdı. Yaşarken de, ölümün kıyısında gezinirken de üzerdi. Hiç şüpheniz olmasın.

Yazarın Tüm Yazıları