Zihin yapısı: Öl ama yol verme!

İleride kırmızı yanıyor, 10 metre sonra duracağını bilse bile kaza yapma pahasına yol vermeyen bir araç sürücüsü... Kaç milyon tane var onlardan bilmem.

Haberin Devamı

Senin önüne geçince, yol vermeyince damarlarına bir “zafer” duygusu yayılır... Bir rahatlama, tarifi olmayan bir zevk... Herhalde sebebi bu olmalı, yoksa “Ölürüm de yol vermem” halini açıklamak mümkün değil.
Sen sola sinyal vermiş, soldaki sokağa sapacaksın, yani adamın hakkı olan bir şeyi elinden filan almıyorsun. Fakat sen onun önüne sinyalle geçsen bile cebinden parasını çalmışsın gibi hissediyor.
“Benim hakkım” diyor, sen ölsen de, gebersen de benden sonra geçeceksin” diyor. Tabii sen geçemiyorsun ve bir sonraki sapaktan dönmek zorunda kalıyorsun.
Trafikte karşılaştığımız tüm akıllara ziyan ihlalleri geçtim, ortalama bir Türk sürücüsünün kafasının çalışma yapısı bu. Önce o geçecek, yollar onun. Sen sadece onun önünde, hedefine gitmesine engelleyen bir parazitsin.
Bakın daha en taze örnek: Pazar günü evimizin bulunduğu sokakta garajından bir adam ve oğlu çıkıyor. Biz de o sırada kaldırımın garaja denk gelen kısmında yürüyoruz.
Medeni ülkelerde yayanın önceliği vardır; ha, zaten kaldırımdayız, yaya önceliğinden bahsetmek bile abes ama ne olduğunu tahmin edersiniz, adam gaz kesmiyor, biz de çocukların kovaladığı tavuklar gibi sağa sola kaçışıyoruz.
Neden? Altındaki tank ile pazar gezmesine çıkacak şahıs için kaldırımda yürüyen yaya, “önündeki engel”.
“N’apıyorsun, ezecek misin?” dediğimizde ise “dayı” bakışlarla karşılaşıyoruz. Malum, yurdum erkeğinin haklı da olsa, haksız da olsa kavga heveslisi “Ne var len?” bakışı.
Yayaya veya trafikte birbirine yol vermeme meselesi National Geographic’in vahşi doğa belgesellerindeki hayvanların dalaşmalarına benziyor.
Yalnız onların yaptığında bir mantık var yine, hayvan ne yapsın, kendi alanını koruyor, sınırlarını çiziyor. Bizimkilerin tam olarak ne için “önce ben geçicem” dedikleri belli değil.
10 metre sonra duracak adamın “Önce ben geçicem”ini nasıl bir mantık silsilesi ile açıklayabilirsiniz? Veya kaldırımda yürüyen insanların geçmesini beklemek, nasıl bir kayıp olabilir bir sürücü için?
Üstelik bu, herhangi bir profile ait bir durum değil. Toplumun her kesiminden, kadınıyla erkeğiyle herkes, aynı davranış içinde. Ölecek olsalar bile yol vermiyorlar, öldürecek olsalar bile yayanın hakkını çiğniyorlar ve bu hallerinden pek memnunlar.

Haberin Devamı

BİSİKLETLİLER EYLEMDEYDİ

Haberin Devamı

“Bisikletliler” dediğimiz grup, sürücü “canlısı”ndan biraz farklı bir tür. Haklarını bilen, doğru ekipman ile aracını kullanan, trafik kurallarına uyan insanlardan bahsediyorum.
Elbette şaşılmayacak bir biçimde, Türkiye’de trafik terörüne sürekli kurban veriyorlar. Normal koşullarda kurallara uyan insanların sorunsuz bir biçimde hayatlarını sürdürüyor olması lazım, öyle değil mi?
Burada, Türkiye’de değil. Yollarında bile izan nedir bilmez, kural kanun tanımaz bir ülkede bisiklete binerseniz, her gün ölüm tehlikesiyle burun buruna gelirsiniz.
Bu pazar günü Bağdat Caddesi’nde bisikletliler eylemdeydi. Bisikletli Ulaşım Platformu’nun organizasyonuyla bir araya gelen bisikletçiler, caddenin ortasında yere yattılar. “Bakın, böyle ölüyoruz, duyan yok” der gibi.
Medeniyet kurallarının işlemediği bir ülkede medeni ülke sporuna gönül vermek zor iş. Tüm trafik kurallarına uyan eksiksiz bir bisikletçi bile olsan, yol kenarında üstüne süren adamın insafı kadar yaşama hakkın. Güvenle bisiklet sürmek için ancak parkları, sahil yollarını tercih edeceksin, gerisi risk.
Öte yandan yollardaki bisiklet sayısı, bisiklet kiralayan dükkanlar, bisikleti “ulaşım aracı” olarak kullananlar artıyor.
Dolayısıyla, bisikletlinin ve yayanın üzerine süren tuhaf insansı canlılar, illa öğrenecek bu medeniyeti. İnsanlar birbirini izleye izleye benzeşir ya, zaten birbirimizi izlemeye meraklı bir toplumuz, elbet dönüşecek bu durum.
Kurallara uyanlar, uymayanlar yüzünden bisikletli ezecek, yayanın üstüne sürecek kıvama gelecek değil ya... Uymayanlar değişecek.
Her nasıl yürüyen merdivende sağda durmayı öğrendilerse, bunu da öğrenecekler.
Her nasıl kırmızıda durmayı öğrendilerse, bunu da öğrenecekler.
Kurallara, kanunlara uyan sorumlu vatandaşlara baka baka, onların içinde yaşaya yaşaya öğrenecekler.
Biraz uzun sürecek ama öğrenecekler.
Fazla mı iyimserim?

Yazarın Tüm Yazıları