Vapurumuzu geri istiyoruz!

Evinizdeki çay bardaklarının kullanımı büyükşehir belediyesinin elinde olsa, bir gün gelip deseler ki; “Efendim, artık Ajda bardak kullanmıyoruz. Artık hamam tasıyla içeceksiniz çayınızı. Tüm kafelerde, kahvehanelerde, aklınıza gelebilecek her yerde ince belli bardakların kullanımı artık bitmiştir. Evinizdeki ince belli çay bardaklarını da emekli ediyoruz. Çayınızı, hamam tasından içeceksiniz.”

Haberin Devamı

Ne hissederdiniz? “Çay hamam tasından içilir mi yahu?” demez misiniz?
İşte, İstanbul’a layık görülen o kutu/konteynır/varil biçimli vapurlar da aynen böyle hissettiriyor.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, bundan sonra alınacak kararlarda İstanbul halkına danışılacağını söylemişti. “Deniz taşıtları hariç” miydi peki?
Ne olur söylesin. Hariç miydi?
İstanbul’un zarif vapurları resimlerde var. Şiirlerde var. Romanlarda, öykülerde, fotoğraflarda var. Belleğimizde var. Bugün turist olarak bu şehre gelseniz, hatıra olarak götüreceğiniz objelerin üzerinde vapur figürü var.
İstanbul deyince önce “vapur” gelir aklınıza.
Elimiz, ayağımız, sevdiğimiz bir dostumuz, annemiz, babamız kadar “bizden”, yaşadığımız şehrin simgesi bu vapurlar.
İstanbulluların aşık olduğu bir kültürel simgeyi alıp, yerine bir hilkat garibesi koydunuz. İç mekanda insanları güzelim Boğaz havası yerine klimaya talim eden, ruhsuz, İstanbul’un kimliğinden uzak bu “tanımlanamayan yüzen obje”lere mecbur kalmak istemiyoruz.
“Yeni vapur” olarak sunulan bu taşıt yerin dibinde giden bir metro vagonu da olabilir. Altına tekerlek takın, karada da gidebilen bir tuhaf otobüse dönüşür.
Deniz kültüründen, İstanbul kültüründen uzak, bu şehri hiç tanımayan bir “yabancı” bu vapur.
Bu yeni vapurlarla İstanbulluları hayal kırıklığına uğrattınız. Kalbimizi kırdınız. Yüreğimizin derinliklerinde bizi bu şehre bağlayan simgelerden birini içimizden söküp attınız.
İleride zarif vapurlarımızın hepsi emekli edildiğinde bu “yüzen kutu”lara mecbur kalmak istemiyoruz.
Bunu İstanbullulara yapamazsınız.

Haberin Devamı

Sivil sandık gözetmeni olun!

Pazar günü genel seçimler var, seçim güvenliğiyle ilgili harekete geçmek için hâlâ geç değil.
Şeffaf bir seçim olması ve oy hırsızlığını engellemek için vatandaş olarak yapabileceğiniz pek çok şey var. Vatandaş olarak da bulunduğunuz okullarda seçimi gözlemleme hakkınız bulunuyor, ancak 5’ten sonra oy sayımında sınıfta bulunabilmek için sivil sandık müşahidi olmak gerekli.
Bu, kanunlarla belirlenmiş bir haktır.
Bu, kanunlarla belirlenmiş bir hak olmasına rağmen, yalan propaganda yapmakla yükümlü olan bazı yayınlar, sivil müşahitlik yapmak için bir araya gelen insanları “ortalığı karıştırmak” ile suçluyorlar. Bir yalan uydurup bunu karşısındakine atmak, kendi işleyeceği kabahati karşısındakininmiş gibi göstermek gibi dahiyane stratejilere alıştık artık.
Toplumu birbirine düşürmek için yalan söyleyerek algı yönetilmesine alıştık artık.
Üzülüyoruz, çıkar için söylenebilecek yalanları gördüğümüzde omuzlarımız düşüyor; ancak bu palavralar, vatandaşlık görevlerimizden vazgeçme sebebi değil. Yalancılar yıldırmasın sizi.
Siz yalan propaganda yapanları bir kenara bırakın, onlara sonra sinirlenirsiniz. Şimdi, lütfen sivil sandık müşahidi olun. Seçimleri gözlemleyin.
Sivil Sandık Müşahidi olabilmek için Oy ve Ötesi’ne 6 Haziran Cumartesi akşamüzeri saatlerine kadar başvurabilirsiniz.
İstanbul’da en çok Bayrampaşa, Gaziosmanpaşa ve Sultangazi’de müşahit eksiği var.
Türkiye genelinde en çok ihtiyaç olan iller ise Kayseri, Sivas, Adıyaman, Van, Aksaray, Mersin, Aydın, Adana, Erzurum, Diyarbakır, Gaziantep, Batman ve Elazığ.
Oy hırsızlığını engellemek, seçim sürecini gözlemlemek için kanunlar tarafından belirlenmiş hakkımızı kullanalım.

Yazarın Tüm Yazıları