Karamsarlık çukurundan çıkalım

Biz şehir insanlarında karamsarlık denen o belalı his, kronik.

Haberin Devamı

Fakat ne var biliyor musunuz?
İyilik, güzellik, dürüstlük, samimiyet ve içtenlik bir virüs gibi. Böyle yaşayan insanların içinde bulundukça, bir amaç için çalıştıkça, hem başkalarından o iyiliği kendinize mıknatıs gibi çekiyorsunuz, değişiyorsunuz, hem siz de o ruh halini etrafınıza yaymaya başlıyorsunuz...
Bir senedir koşuyorum. Zaman içinde artıra artıra haftanın en az 5 günü 7-8 kilometre koşabilecek kondisyona eriştim. Artık koşu su içmek gibi, yemek yemek gibi, yapmadığımda kendimi aç, susuz hissettiğim bir eylem.
Koşmayan veya yoğun spor yapmayan insan için bu duyguyu tarif etmek biraz zor. Başlamak zaten zor, istikrar zor, tüm o üşenmelere, sakatlıklara, hava koşullarına ve bizi aşağıya çeken karamsar ruh hallerine direnmek zor, biliyorum çünkü hepsini yaşadım. Ama direndiğiniz zaman, spor hayatınızın ortasına oturduğu zaman o kadar çok şey değişiyor ki...
Aramızda konuşurken sık sık söylediğimiz bir söz var. Koşmak sadece “koşmak” değil. İnsanı değiştiriyor. Sadece belirli bir dal değil tabii konu, istikrarla yapılan her spor insanı değiştiriyor, dönüştürüyor.
Dönüşmek, etrafın karanlık göründüğü o berbat ruh halinden çıkmak şart, zira şehir yaşamı, içinde bulunduğumuz yoz koşullar bizi çaresi olmayan bir umutsuzluğa sürüklüyor.
Sadece umutsuzluk da değil konu, insan baktığı şeye dönüşüyor bir zaman sonra.
Bizi içinde boğan şehirden, her gün okuduğumuz berbat olaylardan, yoz insanlarla karşılaşmaktan, onların icraatlarını veya utanç verici eylemlerini/sözlerini okumaktan biz de durduğumuz yerde çürüyoruz.
Halbuki gömüldüğümüz yerden çıktığımızda, bir başka dünya da var.
Bakın mesela, geçtiğimiz hafta sonu Wings for Life World Run’da koşmak üzere Alanya’daydım. Koşu günü, start alanında bekleyen 1900 kişinin içinde bulunmanızı çok isterdim.
Omurilik felcine çözüm için Türkiye’nin dört bir yanından 3500 kişi bağış yaptı ve bunun 1900’ü koşmak için Alanya’ya geldi. Üstelik konu sadece Alanya ile sınırlı değil. Aynı amaç için, dünyanın 35 ülkesinde, 100 binden fazla insan toplanmış, start alanlarında koşu saatinin başlamasını ve koşmayı bekliyor...
Ne olurdu biliyor musunuz? Start saatinden dakikalar önce o deli kalabalığın içinde omuz omuza dursaydınız, boğazınızda bir yumru hissederdiniz.
Kaybettiğiniz umudun geri geldiğini fark ederdiniz...
Genciyle yaşlısıyla, kadınıyla erkeğiyle, tekerlekli sandalyesiyle gelen binlerce insanın arasında ağlamaklı olurdunuz.
Sağınıza, solunuza, önünüze ve arkanıza baktığınızda, sonu gelmeyen bir insan selinin ortasında durduğunuzu algıladığınızda ve tüm bu insanların sadece iyilik için, bir amaç için bir araya gelmiş olduğunu bildiğinizde, tarifsiz bir gurur ve coşkuyla dolardınız.
İşte bana da aynı böyle oldu. 1900 kişinin enerjisi hepimize benzin oldu ve koşabildiğimiz kadar koştuk.
Dünyanın dört bir yanında aynı anda başladı yarış. Bizim başlama saatimiz 14.00’tü, Kanada Niagara Şelaleleri’nde saat sabah 07.00’yi, Japonya Takashima’da 20.00’yi, Amerika Santa Clarita’da ise sabah 04.00’ü gösteriyordu.
Wings for Life World Run’a tüm dünyada 101 bin 280 kişi kayıt yaptırdı.
Bu koşuda iyilik meleği köşe komşum Yonca Tokbaş ile birlikteydik. Onun takımı Bi’ Hayalim Var’da 7 güzel insan ile birlikte koştum.
7 kilometre sözü vermiştim, o coşkuyla 10 kilometreyi tamamlayabildim.
Dün Cengiz köşesinde uçakta 51. Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’nun şampiyonu Cavendish ile karşılaşmasına istinaden diyordu ki, “Sanki 4 saat boyunca pedal çeviren o değil de benim, ben yorgun ve bitaptım, 29 yaşındaki sporcu ise son derece dinç ve iyi görünüyordu...”
İşte spor böyle bir şey... 10 kilometre koştuktan sonra kondisyonum izin verse bir 10 daha koşardım. Hele ki koştuğunuz mesafenin koşamayanlara fayda olarak döneceğini bildiğinizde...
Size dünya çapında ne kadar bağış toplandığını söyleyeyim, 4 milyon 200 bin Euro. Bağış bir yana, güzel işlerin başarıyla yapılabildiğine dair inanç, o güzel insanlarla tanışmak, başka ve daha güzel bir dünyanın insan eliyle inşasına tanık olmak... Tarifi zor, müthiş bir duygu.
Bir hedef varlığında birlik söz konusu olduğunda, insan dediğimiz canlı istediği her şey yapacak güce erişiyor...
Önümüzdeki sene World Run 8 Mayıs’ta.
Şimdiden ajandalarınıza yazın, beraber koşalım.

Yazarın Tüm Yazıları