İyi hissettiren bazı meseleler

Youtube’a girin ve arama bölmesine “Restoring faith in humanity” yazın. İnsanlığa dair inancımızı tazelemeye ziyadesiyle ihtiyaç duyduğumuz günlerde, ilaç gibi geliyor.

Haberin Devamı

Haberlere, gündeme dalınca en karanlık hislerle doluyor, “Hiç vicdanlı insan kalmadı mı, hep kalpsizlik mi göreceğiz, hep kötülük mü okuyacağız?” diye soruyorsanız, işte yaraya merhem.
Buyurun izleyin, insanları ve hayvanları ölmekten kurtaran, zor durumlarda yardımına koşan güzel insanların videolarını.
“Oh be, böyleleri de hâlâ var çok şükür” diyeceksiniz.

*Çocukluğunuza dair objelerin peşine düşün.

Gittigidiyor’da, eBay’de, Google’da eski oyuncaklarınızı, eski kitaplarınızı arayın.
İlla satın almak gerekmiyor, anıları geri çağıracak bir-iki görsel bile yetiyor bazen.
Sizin gibi eski defterleri açmış, geçmişin peşine düşmüş, bu konuda yazıp çizmiş, hatta oyuncak ve kitap görselleriyle yazılarını şenlendirmiş birçok blogger’la karşılaşacaksınız.
İnanın bana, çok mutlu olacaksınız.
Şimdi bilgisayarımda “eski oyuncaklar” isimli bir klasör var. İnternette bulabildiğim tüm eski oyuncak ve kitapların görsellerini biriktiriyorum. Bazen bir fotoğrafla karşılaşıyorum, unuttuğum bir oyuncağıma dair. Beyin bir gördüğünü bir daha unutmuyor demek ki; internette görmesem asla hatırlamayacağım bir oyuncağı, bir kitabı anında, şak diye geri çağırıveriyor hafızada.
Siz de deneyin bunu, çok eğleneceksiniz. Eğer görseller yetmiyorsa, Göztepe’de Sunay Akın’ın Oyuncak Müzesi var, gidin gezin, iyi vakit geçirmek için garantili plan.
? İyi bir dizide, iyi bir kitapta anlatılan hayatlara dahil edin kendinizi.
Bu, bir nevi gerçeklikten kopmak sayılsa da, ruh halinizi değiştirmek istiyorsanız yüzde yüz işe yarayan bir yöntem.
Dizi/kitap terapisi esnasında dış dünya ile bağlantıyı keseceksiniz ama. Öyle tek göz Twitter’ı, Instagram’ı, Facebook’u karıştırmak yok.

Haberin Devamı

Kargo firmalarına ne oluyor?

Kargo firmalarıyla ilgili en büyük şikayet, “Kargoyu teslim etmek için adrese geldik, yoktunuz”, “Size hiçbir şekilde ulaşamadık” diyen firmalarla yaşanıyor.
Kargo firmaları kapıyı çalıyor, eğer 5 saniye içinde açmazsanız “Evinize geldik, yoktunuz” notu bırakıp gidiyorlar.
Bazıları bunu hiç eve bile gelmeden yapıyor, “İki kere geldik yoktunuz, telefonla da ulaşamadık” palavrasıyla vaziyeti sizin üzerinize yıkmaya çalışıyorlar.
Sebebini anlamak hakikaten mümkün değil, yine bizim usul şark kurnazlığından olsa gerek.
Halbuki ne eve gelinmiş, ne de telefon edilmiş. Bakıyorsun telefonuna, ne bir cevapsız arama var, ne bir mesaj...
Çünkü ben Örümcek Adam’ım ya, örümcek hislerim bana “Hm, sanırım bir kargo firmasında kargom var, bunu hissedebiliyorum” dedirtecek.
Firmalar “Size ulaşamadık” kolaycılığıyla hem müşteriyi mağdur ediyorlar hem de kendilerini aklıyorlar bu esnada.
Kargoların şubede 3 gün bekletme süresi var, sonra gönderilen yere iade ediliyor.
3’üncü gün lütfedip mesaj atıyorlar, “Sizi adreste bulamadık, şubeye başvurun” diyorlar, almaya gittiğinizde ise kargo iade işlemine girmiş oluyor, ara ki bulasın.
“Eve geldik, sizi bulamadık”, “Size ulaşamadık” palavralarına karşı yapılabilecek bir şey yok üstelik. Sizin sözünüze karşı onların sözü.
“Bize mecbursunuz, biz olmasak nasıl kargo göndereceksiniz?” düsturuyla iş yaparsanız, olacağı bu.

Yazarın Tüm Yazıları