İhmalin cezası olmayınca...

Birilerinin ihmalinden kaynaklanan can kayıpları söz konusu olduğunda hep aynı sözler dökülüyor ağzımızdan.

Haberin Devamı

İnsanlık ve vicdanın nereye kaybolduğunu sorguluyoruz. Sorguluyoruz fakat, paranın yönettiği gezegende, elini vicdanına koyup hareket etmenin, modern insanın temel motivasyonlarından biri olduğunu söylemek, naiflik olur. Dünyanın her yerinde böyle bu, bize mahsus değil aslında. Bakın, mesela en ufak ihmalin dahi cezalandırıldığı ülkeler güvenlidir. Çevreyi kirletmenin, insanı beş parasız bırakacak kadar ağır cezası olduğu ülkelerde etrafınızda çöp görmezsiniz.
“İyilik” ve “vicdanlılık” halinden kaynaklanmaz her zaman bu manzara. İnsanlar, başlarına geleceği bildiklerinden ötürü, kurallara uyarlar. Kısacası, işlerin tıkır tıkır yürüdüğü her yerde bir korku imparatorluğu görebilirsiniz. Bir zaman sonra çevre, insanı kendisine benzetir.
Kurallara uymak, çevreyi temiz tutmak, en umursamaz adamın bile doğasına yerleşir. Bazen vicdanı, iyiliği, insanlığı mecburiyetler yaratır. Konu işe gelince de böyle.
İnsanlar her zaman çok iyi kalpli, vicdanlı olduklarından değil, işlerini kaybetme, parasız kalma ve hayatlarının altüst edilmesi korkusuyla motive oldukları için, tüm varlıkları ile işlerini iyi yapmaya çalışırlar.
Türkiye’den bahsetmiyorum tabii. İş güvenliğinin, bir işi doğru
yapmanın, işin kendisinden önemli olduğu medeni ülkelerden bahsediyorum.
İşinizi kaybetmenizin tek yolunun “İşi kötü veya eksik yapma, beklentileri yerine getirememe” olduğu ülkelerden. Bizdeki koşullar farklı. Öncelikle, “iş kaybetme” dediğimiz şey, keyfidir. Mesela, ensesi kalınların inşaattan para kazanmalarına engel olursan veya ne bileyim, diğer ensesi kalın uyanıkların politikadan, halk üzerinden zengin olmasına engel olursan ancak işini kaybedersin...
Kurallara uymadığın için değil. Farklı sektörleri düşünün bir...
Göz göre göre yalan haber yapanların işlerinden olduğunu gördünüz mü? Görmediniz, aksine güçlünün işine yaradığı için her gün daha çok sesleri çıkıyor. Veya herhangi bir ihmalden veya işini eksik yaptığı için istifa eden bir ensesi kalın müteahhidi, ihmali insan ölümüne sebep olsa bile işinden olan bir yöneticiyi gördünüz mü?
Görmediniz.
Aksine, ihmalin üzerinin bir günde örtüldüğünü, işlerin tıkırında gitmesi için itina ile olan bitenin halının altına süpürüldüğünü, sorumluların koltuklarından bir milim oynamadıklarını gördünüz.
Makama yapışanları gördünüz. Herkes gördü. Baktı kimse işinden olmuyor, “Demek işi iyi yapmak da gerekmiyor” dedi birçoğu, standartlarını düşürdü.
Madem ihmalden bir şey olmuyor, paşa paşa hayatına devam etti. Yalap şap iş, ihmal, eksik iş bir “Türkiye normali” haline geldi. Bunu her alanda görebilirsiniz. İşte bu yüzden hep diyoruz “Tesadüfen yaşıyoruz...” Yalan değil. Herhangi birinin işindeki eksiklik, birilerinin ölebileceği ihtimalini bile yaratsa, nasılsa hayat devam ettiği için standartlar sürekli düşüyor ve evet, tesadüfen yaşamaya devam ediyoruz. Bu koşullarda bile işini eksiksiz yapmaya gayret edenlere işte tam da bu yüzden büyük saygı duymalı. içindeki doğruluk pusulasını tek yol gösterici olarak alanlardan bahsediyorum. Hayatımız bir şekilde devam ediyorsa, onlar sayesinde ediyor.

Yazarın Tüm Yazıları