“Hırpalamacılık” oyunu

Önce mutlu evlilik haberleri okuyorsunuz.

Haberin Devamı

Hızla çocuk yapılıyor, çiftler gazetelere güzel haberlerle konu oluyor.
Üzerinden çok zaman geçmeden akla hayale gelmeyecek sırlar dökülüyor ortaya. Daha yeni doğmuş bebeği olan kadın, kocasına dava açıp uzaklaştırma kararı aldırıyor.
Bir başkasının boşanma dilekçesi ortaya çıkıyor. Dilekçede yer alanlar, insanı hayattan soğutacak nitelikte.
Öbürü de meğer “dayılanma” hastalığına yakalanmış kocanın pençesinde imiş hanidir. Vaziyet polislik, adliyelik.
Hayatlarında zor dönemler yaşayan insanlar, gazetecilerin telefonunu açmazlar.
Bırakın gazetecileri, yakın arkadaşları, aileleri, dostları ile bile konuşmazlar.
Siz çekirdek ailenizde bir problem olduğunda hoparlörle bunu ilan ediyor musunuz?
Etmiyorsunuz, önce çözmeye çalışıyorsunuz. Önce “içimizde halledelim” diyorsunuz.
Şöhretli insanların böyle bir lüksü yok. Şöhretin laneti evlerine kara bulutlar çöktüğü andan çok önce başlıyor.
Attığı her adım zaten haber, kötü haberler gelince daha da iştahlandırıyor medyayı. Her yana yorumlar, haberler saçılıyor.
İlan etmek istemediğin, yakın arkadaşına bile söylemediğin ne varsa, gerçek olmayanları bile ertesi gün gazeteden okuyorsun.
Üstelik bir kere yapıştı mı çıkmıyor üstünden. Uydurma bir haberle anılır oluyorsun, kırk yıl düzeltemiyorsun.
Konuşsan da konuşmasan da olay büyüyor, seni dertlendiren konuyu sadece gazeteden okumuş, gerçekliğini bile sorgulamamış kişilerden 30940237402 satırlık yorum yazıları okuyorsun.
Uzaktan bakıp “Son dönem evlilikler de hep böyle şekerim ayy”cılık oynamak, işin iç yüzünü bilmeden genellemelere varmak, kadın erkek ilişkilerine dair kendi nefret/algı dünyasını bilmediği bir dram üzerinden kusmak pek kolay olsa gerek.
Bu “analiz” yazılarında ismi geçen “kurban”lar kendilerinin bile bilmedikleri yönlerini okuyup şaşırıyorlardır...
Düşünsenize, evliliğiniz feci durumda, yanlış bir izdivaç içindesiniz, evlendiğiniz adamın çok başka biri olduğunu fark ediyorsunuz ama bunları düşünecek vaktiniz yok.
Çünkü konuya uzaktan bakan herkesin sizle ilgili bir yorumu var.
Bir gün “Evlenme sevdalısı” oluyorsun, bir gün “Zaten gözleri çok üzgün bakıyordu” diyorlar, bir gün “Zaten belliydi” diyor seni sadece gazetedeki haberlerden tanıyanlar...
Hal böyleyken haberin konusu olan kişilerin sessizliklerini korumaları son derece anlaşılır.
Söyledikleri “Şu anda konuşmak istemiyorum” gibi herhangi bir bilgi içermeyen cümlenin internette “X’ten şoklardan şoklara koşturacak açıklama!!!!!” şeklinde verileceğini ve içinde haber olmayan bu “haberin” bile ışık hızıyla yayılacağını biliyorlar.
Uzaktan bakıp, uzaktan okuyup yorum yaparken biraz insan halinden anlamak gerekiyor galiba.
Bu konuların elbette magazin değeri büyük ancak bir yerde sınırı çizmek şart.
Bir konu hakkında yorum yaparken, hele ki bu ilişkiler olduğunda, insan hep kendinden yola çıkıyor. İnsanın anlam dünyası kendi yaşadıklarıyla şekillenmiş oluyor neticede.
İnsanları tanımadan, hatta tanımayı reddederek, aklındaki önyargılarla onu şekillendirip uzuuun uzun yorumlayanlar, kendi iç dünyalarını göstermekten başka bir şey yapmıyorlar aslında.

Yazarın Tüm Yazıları