Elektrik değil fatura çarptı!

Son günlerin en sıcak sohbet konularından birisi, elektrik faturaları.

Haberin Devamı

Lafa “Yav bu elektrik faturaları...” diye başla, 15 dakikalık temiz muhabbet garanti.
Her hanede bir “korkunç elektrik faturası hikayesi” var, herkesin eli yanmış, “Ne iş?” diye soruyor.
Öyle fatura bedelleri telaffuz ediliyor ki, sanki Boğaz Köprüsü, vatandaşın evinden doğrudan köprüye çekilen elektrik hattı sayesinde aydınlatılıyor.
Veya vakt-i zamanında trafoya giren kediler, elektrikleri kestiklerinde, bir yerlere kaçak hat çekmiş gibi, artık kimlere çektilerse, onlar bizim evlerin elektriğini kullanıyor.
Çok merak ediyorum, bilmem nerede kaçak elektrik kullanılmışsa bunun bedelini neden ben ödüyorum kardeşim?
Birisi bir şey çalıyorsa, bunun bedelini neden çalmayan vatandaş ödüyor? İyice “Vur enseye al lokmayı” işine döndü hadise...
Bizde de elbette elektrik faturası mağduru hikayesi var efendim.
Tabii bizimkisi olsa olsa “tutumlu olmanın bedeli” hikayesi olur. Anlatayım.
Efendim, karı koca iki kişiyiz. Bendeniz tutumlu insanımdır, evde her konuda gerekli önlemleri alırım. Ampullerimiz tasarrufludur, öyle şakır şakır ışıkları yakmayız.
Öyle ki, odalardan çıkarken ışık söndürme adeti bende adeta bir tik haline gelmiştir, kolum her daim Hacivat ile Karagöz’ünküler gibi oynar.
Bizim bey gece ışık açık uyuyakalmış olsun mesela, sabaha karşı bir yaşayan ölü, bir hortlak gibi salonda belirir, yarı uykulu, kan çanağına dönmüş gözlerimle “IŞIKLAR AÇIK BU EVDE” diye mini-terör estiririm.
Bulaşık makinesi haftada 3, çamaşır makinesi haftada 2 çalışır (elbette tasarruf modunda, düşük ısıda), evde sabit çalışan buzdolabıdır, mümkün olsa geceleri mumla aydınlanacağız, saçımızı kurutma makinesi yerine balkonda kendimizi lodosa vererek kurutup felç olacağız... O derece tutumluluk halindeyiz ama gelen fatura nedir? 177 lira. Hey maşallah.
Valla bundan ötesi İstanbul’umun sağı solu belli olmayan havasını kötü emellerime alet etmektir sayın özelleştirilmiş elektrik idaresi.
Benjamin Franklin’e dönüşüp çatıya demir çubuk dikmek suretiyle yıldırım çekmek, onu çeşitli McGyver yöntemleriyle evde elektrik olarak kullanmaktır sayın özelleştirilmiş elektrik idaresi.
Şaka bir yana, bizim “mayış” sabit kalıyor ama elektrik faturası iki, hatta neredeyse üç katına çıkıyor, hasta mısın sayın özelleştirilmiş elektrik idaresi? Hangi hakla, ne yaptığını sanıyorsun?
Hayır yani, ne yapalım, mumla mı aydınlanalım, gaz lambası mı yakalım, elektrikli aletleri komple hurdacıya mı satalım sayın özelleştirilmiş elektrik idaresi?
Az elektrik kullanalım diye burada neredeyse hareket enerjisini elektrik enerjisine dönüştüreceğiz, bisikletimizin pedallarına asılıp ortaya çıkan mekanik enerjiyi elektrik enerjisine dönüştürecek düzenek icat edeceğiz.
Evimize elektrik santrali mi kuralım? Ne yapalım?
Bir sonraki ay yine 2 kişilik bir ailenin minimum enerji tüketiminin bedeli 200 liraya varacaksa bilelim. Önlemimizi alalım.
Bugün kaliteli mum dediğin de ucuz bir hadise değil.
Ayrıca yangın riski var, öyle mumla gaz lambasıyla filan uyunmaz.
Ne demişler, “Alışmadık popoda alt grup iç çamaşırı durmaz”...
Yakıveririm evi, sonra “Isı kaynağının olduğu yerde yangın çıkması fıtrat” filan derler...
Aman diyeyim, aman.
Gülüyoruz ağlanacak halimize sayın seyirciler.
Kaçak elektrik bedelinin vatandaşın omuzlarına yüklenmesini kabul etmiyorum.
Alternatif enerji kaynağı arıyorum.
Bulursanız haber verin, olmaz mı?

Yazarın Tüm Yazıları