Bazı güvenlik meseleleri

Cumartesi günü Onur Baştürk, Babylon Bomonti’nin girişindeki x-ray cihazının sevimsiz olduğunu yazdı.

Haberin Devamı

Radikal grupların tüm dünyadaki terör tehdidini düşünecek olursak, bu önlem bana pek sevimsiz görünmüyor. Doğru, Babylon Bomonti’ye gelecek şık giyimli beyefendi ve hanımefendiler kompleksin girişinde cihazdan geçerken “potansiyel şüpheli” olarak değerlendirilmekten hoşlanmayacaklardır. Ancak dünyayı esareti altına alan terör olaylarını göz önünde bulundurduğumuzda, toplu yaşanan her alanda “ekstra önlem”le karşılaşmak şaşırtıcı değil artık.Bu koşullarda “Sen benim kim olduğumu biliyor musun”ları, “Ben güvenlik kontrolünden geçmem arkadaş”ları tüm müşterilerin bir kenara bırakması icap ediyor. Paris-Bataclan saldırısıyla sarsılmış bir dünyada, bırakın x-ray cihazını, mekanların girişinde bazı ülkelerin havaalanlarında bulunan vücut tarayıcı cihaz olsa ve herkes bu cihazın içinden geçmek durumunda kalsa bile yeridir. Gerçi havaalanlarında bile arıza çıkaranlar, eğlenmek için geldikleri bir mekanda sıkı bir güvenlik aramasından geçerlerse nasıl davranırlar, işte orası muamma. Dediğim gibi, terör tehdidi altında olan bir dünyada, “Beni neden arıyorlar ki, teröriste benzer bir halim mi var?” sinirini veya “Beni ne hakla ararlar” dedirten egoyu atmak gerekiyor. Söz konusu güvenlik olduğunda herkes eşit.Güvenliğin olmadığı bir kompleks hepimizi daha çok rahatsız etmeli esas... Gerçi “güvenlik” dediğimiz mesele ne kadar güvenli? AVM’ler, ofisler... Pek çok yerde önlem olarak çantaları x-ray’den geçirmemiz, bizim de metal dedektörünün altından geçmemiz gerekiyor. Çanta veya üzerimizde bulundurduğumuz herhangi bir metal ötse de ötmese de fark etmez, geçiyoruz. Yani güvenlik, sadece göstermelik. “Güvenlik” adı verilen bir iş yaratılmış, insanlara maaş bağlanmış, üniformalar giydirilmiş ancak pek çok yerde acil bir durum olduğunda kriz yönetiminden, müdahale etmekten acizler. Bilhassa AVM’lerdeki güvenlik tamamen göstermelik. Esasında “kelle koltukta” yaşamayabiliriz, bunun için elimizde imkan var. Personeli eğitme, sorumluluk yükleme, inisiyatif kullanacakları durumları belirleme şansımız var ama yapmıyoruz. Elimizde sadece görüntü olsun diye kapıya dikilmiş, görev bilincinden uzakta, mesaisi dolsun diye duran, çantalar ve insanlar ötse de geçmelerinde bir sakınca görmeyen, herhangi bir olaya müdahale etme becerisinden aciz bırakılmış elemanların “görevlendirildiği” tamamen göstermelik bir “iş kolu” var. Adına da “güvenlik” diyoruz.

Haberin Devamı


Havaalanı skandalları

Haberin Devamı

Yakın tarihte yaşanmış bir olay: Genç bir kadın, oğluyla beraber Atatürk Havalimanı’nda bilet kontrolünden geçiyor. Kucağında 2,5 yaşındaki oğlu var. Babası o esnada yanında değil, çocuğun bileti de babada. Anne,sadece kendi QR kodunu okutarak uçağa binebiliyor. Çocuğun biletini sormuyorlar bile. Güvenlik açığına bakarmısınız? Tamam, burada bir çocuk ve öz annesinden bahsediyoruz fakat bilet kontrolü yapan kişi,aralarındaki kan bağını bir bakışta çözebiliyor mu? Bileti kesen kişi, bir çocuk kaçırma olayına aracı olmadığını nereden biliyor? Geçen hafta Hıncal Uluç köşesine de taşıdı, “Önemli” bir kişinin koruması, cihazdangeçerken ötmesine rağmen kontrol edilmeyi reddediyor, araya patronu giriyor ve kontrol edilmeden, üzerindebulunan o belirsiz nesne ile uçağa binmesine müsaade ediliyor. Hadi “AVM’lerin göstermelik güvenliği”meselesine alıştık artık, beş gün önce gezdiğimiz noktada bomba patlama ihtimaliyle yaşamaya da alıştık, kelle koltukta yaşamanın kitabı yazılıyor Türkiye’de, bir de üzerine kat çıktık. Uluslararası bir havaalanında bunların yaşanmaması gerekir. “Tamam, hadi geç, geç”çilik, burada çalışmıyor olmalı.

Yazarın Tüm Yazıları