Diktatörler de yemek yer

Diktatörler hep katliamlarla anıldı. Özel yaşamları, tercihleri geri planda kaldı. Ben en çok onların yemek alışkanlıklarını merak ederim. Bu canavarlar nasıl beslenirler, bizlerden farklılıkları nelerdir?

Haberin Devamı

Hitler: Sahte vejeteryen

Dünyanın bu en acımasız diktatörü, kendini halkına vejetaryen olarak tanıtıyordu. Aslında bunda bir miktar doğruluk payı vardı.

Çünkü hazım zorluğu çektiği için et ve ağır hamur işleri yemekten kaçınıyordu. Hitler, tüm diğer diktatörler gibi zehirlenmekten korkuyordu.

Onun yüzünden yanında 15 yemek tadıcısı her an hazır bulunuyordu.

Yemekleri önce bunlar tadıyor, bir saat içinde ölmezlerse yemek Hitler’e servis ediliyordu.

***

Haberin Devamı

En güvendiği aşçı Margit Wolf’tu. Bayan Margit anılarında, Hitler’in en çok Hollandes soslu taze kuşkonmazı, içinde irmikle yapılmış hamur parçacıklarının bulunduğu sebze çorbasını, közlenmiş kırmızı biberi, sebze yahnisini ve pilavı sevdiğini belirtiyordu.

Öldürdüğü insanların ahı tuttuğu için, son aylarında sadece patates püresi ve et suyuyla beslendi.

Mussolini: Sarmısak kokulu diktatör

Siyah gömlekli faşist, bulduğu her fırsatta Fransız mutfağını kötüler, dünyanın en lezzetli mutfağının İtalya’da olduğunu söylerdi.

Yemeğini evde, eşi ve beş çocuğuyla yemeyi tercih ederdi. Yemek saati konusunda çok titizdi.

Hep aynı saatte yerdi ve ev halkının o saatte masada olmasını isterdi. Çok hızlı yemek yiyordu. İlerleyen yaşlarda İtalyan mutfağından vazgeçti.

Hayranlık duyduğu Mahatma Gandi ve Bernard Show’un izinden giderek vejetaryen oldu. Bu dönemde en sevdiği yemek, limon suyu ve zeytinyağıyla tatlandırılmış yabani sarmısak salatasıydı. Bu salatadan her akşam koca bir kâse bitirirdi. Karısı Raşel, Mussolini’den yayılan sarmısak kokusundan rahatsız olduğu için onunla aynı odada yatmazdı.

Haberin Devamı

Saddam: Denizden babası çıksa yerdi
Fiziğine çok dikkat ettiği için fazla yemek yemezdi. Porsiyonların küçük olmasını isterdi.

Yemeği tabağına kendisi alır, ancak yarısını yerdi. Çok titizdi. Sık sık mutfağa uğrayıp temizlik kontrolü yapardı.

Kahvaltısı çok basitti: Deve sütü, ekmek ve bal. Yemek tercihini ise deniz mahsulleri ve balıktan yana kullanırdı. Izgara yengeci hemen her gün yerdi.

En sevdiği yemek ise tatlısu balıklarından kefal veya alabalıkla yapılan ‘Masgouf’tu. Bir Irak gezisi sırasında bu yemeği yiyip çok seven Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın uçağına, 1.5 ton kefal ve diğer malzemeleri yükletmiş, yemeği yaplmaları için de iki aşçıyı Fransa’ya göndermişti.

***

Haberin Devamı

Kaddafi: Spagetti diktatör

Deve sütü, vazgeçemediği tek besindi.

Her gün bir litre kadar içerdi. İtalyan mutfağını, özellikle de makarnayı çok severdi.

Neredeyse her öğün makarna yerdi. Onun için en sevdiği yemek, makarnaya benzeyen ‘Mbekbka’ydı.

Bu yemek şöyle yapılıyordu: Makarna, soğanlı, salçalı, acı kırmızı biberli, hintsafranlı bir sosun içinde pişiyordu.

Bu sosun içine bazen kuzu eti, nohut ve sarmısak da ekleniyordu.

Servis edilirken tabağın üstüne zeytinyağı, taze limon suyu ve kızartılmış ekmek kırıntısı konuyordu.

Çöl gezilerinde kızgın kumda pişmiş ekmek ve yumurtayla kahvaltı ederdi. Bir zeytinyağı tutkunuydu.

Yemeklerden sonraysa hazım için mutlaka yeşil çay içerdi.

Yazarın Tüm Yazıları