Zemin mi kayıyor, rant mı?

İSTANBUL’u İzmir’e bağlayacak otoyolun en önemli parçası İzmit Körfezi geçişini sağlayacak asma köprünün ilk çıkışının yeri değiştirilmiş.

Haberin Devamı

Yer değişikliğinin sebebi, ilk çıkışın planlandığı Kılıç köyünde zemin kayması gibi jeolojik engellerin ortaya çıkmasıymış.
Sabah’taki habere göre yeni çıkış için Semetler köyü uygun görülmüş.
400 bin dönüm arazinin yol için kamulaştırılacağı bu bölgede arsa fiyatları 10 liradan 40 liraya kadar çıkmış.
Kamulaştırılacak arazilerin metrekaresinin 70 lira olacağı öngörülüyormuş, demek ki fiyatlar bu bölgede bir süre daha yükselecek.
Bu haberi okuyunca şaşırdığımı söyleyeyim.
Toplam büyüklüğü 6.5 milyar Amerikan Doları olan bir projeden söz ediyoruz!
Merak ettim, bu büyüklükteki bir proje yapılırken yolun geçeceği, köprünün ayaklarının dikileceği, kavşakların, tünellerin, viyadüklerin yapılacağı yerlerin zemin etütleri yapılmamış mıydı?
Zemin etütleri yapılmamış bir ihaleye bu şirketler neye güvenerek girdiler? Karşılarına nasıl bir maliyet (hafriyat, dolgu vs.) çıkacağını bilmeden ne cesaretle bu işe giriştiler?
Ve şimdi köprünün çıkış yolu ve kavşağının yeri değişiyor, metrekaresi 10 lira olan arazilerin fiyatı bir anda 40 liraya fırlıyor!
400 bin dönümden söz ediyoruz, yaklaşık 400 milyon metrekareden
yani!
Çarpma işlemini bilen herkes rantın büyüklüğünü kolayca hesaplayabilir.
Merak ettiğim şu:
Bu değişikliğe sebep olan şey gerçekten zemin kayması mıydı, yoksa bir “rant kaydırmaca” ile mi karşı karşıyayız?

Haberin Devamı


Ucundan da olsa görmüş

HDP Grup Başkan Vekili İdris Baluken, barış sürecinin yol haritasını “ucundan gördüklerini” söyledi.
“Yol haritasının çok ayrıntılı bir şekilde bizimle paylaşıldığını söylersek doğru olmaz. Ancak oluşturulmuş olan bir taslak sayfasını gördük. Bunun altındaki detayları bugüne kadar bizimle paylaşma durumları söz konusu olmadı” dedi.
İdris Bey’e şunu söylemek isterim ki “Siz yine şanslısınız, ucundan da olsa görmüşsünüz, iktidar partisinin milletvekilleri bile ne olduğunu bilmiyor.”
Milliyet’te Kemal Göktaş’ın haberine göre hükümet, barış sürecinin en kritik aşaması sayılması lazım gelen “silahlara veda” ile ilgili bir yol haritası hazırlamış.
Buna göre silahlarını yurtdışında bırakıp geri dönenlere iş, ev gibi kolaylıklar sağlanacakmış.
Burada da kriter “eylemlere katılmamış olmak” olarak tanımlanıyor ki bugüne kadar bunun işe yaramadığını gördük.
Şimdi, üstelik de Rojava’da bir savaş sürerken nasıl işe yarayacak, kim bilir?
Yol haritasının son adımı da siyaset alanında yapılacak düzenlemeler olacakmış.
Geri dönen PKK’lılar siyasete de atılabileceklermiş.
Ne güzel!
İyi ama bütün bunların olabilmesi için önce Türkiye’de herkes için siyasetin önünün açılması gerekmiyor mu?
Ülkenin batısında protesto gösterisine çıkana biber gazı atılırken, doğusunda serbest demokrasi nasıl olacak?
Memleketin genel olarak demokratikleşmesi sağlanmadan, Kürt sorununun çözümü nasıl mümkün olabilecek?
Ve bu böyle devlet sırrı gibi saklanacak bir şey midir?

Haberin Devamı


Gazze için nutuk atmak!

GAZZE’nin yeniden imarı için düzenlenen uluslararası konferansta yaklaşık 5.5 milyar Amerikan Doları yardım toplandı.
İsrail’in, Hamas’a karşı giriştiği askeri operasyon ile yerle bir edilen Gazze için son derece önemli ve hayati bir konferanstı bu.
Gazze’de operasyon sırasında 17 bin 200 ev ve 24 okul tamamen yıkılmış, 100 bin kişi evsiz kalmıştı.
Katar 1 milyar dolar, Almanya 50 milyon Euro yardım yapacağını açıkladı.
ABD Dışişleri Bakanı Kerry de konferansta yaptığı konuşmada 212 milyon dolarlık bir “acil yardım” yapacaklarını açıkladı.
Toplantının üç eşbaşkanı vardı: Mısır Devlet Başkanı Sisi, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Norveç Dışişleri Bakanı Borge Brende.
Hamas’ın “büyük ağabeyi” Türkiye, konferansta “en alt düzeyde” temsil edildi.
Neden?
Gazze için meydanlara çıkıp ortalığı inleten, Gazze için gözyaşı dökerken çektirdiği fotoğrafları medyaya sızdıran, bu âlemin kralı neredeydi?
Sisi ile küstü, toplantıya çağrılmadı da ondan! Zaten çağrılsa da gitmeyecekti, onu da biliyoruz.
Gazze’ye yardım konferansı ile ilgili haberleri okurken, Orhan Veli’nin şiirini hatırladım.
“Vatan” kelimesinin yerine Gazze’yi koyup okursanız daha anlamlı oluyor!
“Neler yapmadık şu vatan için/Kimimiz öldük/ Kimimiz nutuk söyledik.”

Yazarın Tüm Yazıları