Liderler değişmeden sonuç değişmez

Haberin Devamı

ARAŞTIRMALAR gösteriyor ki yenilenecek bir seçimde de sonuç üç aşağı beş yukarı böyle olacak.
Dört partili bir Meclis’te, tek başına hükümet kuracak çoğunluğu kimse elde edemeyecek.
Gazetelere yansıyan haberlerden öğreniyoruz ki AKP’de çalışmalar yapılmış, az bir oy farkıyla kaybedilen milletvekillikleri hesaplanmış ve şimdi yenilenecek seçimde oralara yüklenirlerse bu milletvekilliklerini alacaklarını hesaplıyorlarmış.
Benzeri çalışmanın diğer partilerde de yapılmadığını düşünmek için bir neden yok.
Onlar da az oy farklarıyla milletvekillikleri kaybettiler, şimdi onların da oralara yükleneceklerini varsayabiliriz.
İllerde gösterilen adayların, yerel kampanyaların seçim sonuçları üzerinde elbette etkisi vardır ama “her şeyi” değiştirecek bir sonuç bunlardan çıkmaz.
Bu yazıyı yazdığım saatte henüz Ahmet Davutoğlu ile Kemal Kılıçdaroğlu görüşmesi başlamamıştı, dolayısıyla iki partinin koalisyon için pazarlığa oturup oturmayacaklarını henüz bilmiyorum.
Ama her işaret, seçimin kaçınılmaz olduğunu düşündürtüyor.
Çünkü belli ki Recep Tayyip Erdoğan, seçimin bir kez daha denenmesinden yana.
Onun işaretiyle yayın yapan gazetelerdeki köşe yazılarına bakarsanız, zaten başka bir seçeneğin de olmadığını görüyorsunuz.
Peki böyle bir seçimde sonuçları radikal olarak etkileyecek olan nedir?
Partiler, daha iki ay önceki seçim kampanyasında söylediklerinden farklı ne söyleyecekler ki sonuç değişsin?
Aslına bakarsanız sonucu değiştirecek bir tek şey var:
O da iki büyük partinin liderlerinin değişmesinden başka bir şey değil.
Çünkü her ne kadar seçmen siyasi görüşlere oy veriyor gibi görünse de bizim ülkemizde partinin liderinin kim olduğu önemlidir, kimin başbakan olacağına bakılır.
MHP ve HDP’nin böyle bir oy potansiyeli yok, onun için AKP ve CHP’nin liderlerinin değişmesi, sonuçları ciddi olarak etkileyebilir.
Ama bu kadar kısa süre içinde böyle bir gelişme olmasına da olanak yok.
Sonucu belli bir seçime daha gideceğiz ve bugün yapılamayan koalisyon pazarlıklarının ancak o vakit yapılabildiğini göreceğiz.

Haberin Devamı


‘İstikrar’!

Haberin Devamı

AKP çevrelerine bakacak olursak, seçmen yeniden “istikrar” özlemi içinde oylarını AKP’ye yağdıracak ve bu partiyi bir kez daha tek başına iktidara getirecek.
“İstikrar” denilince ne anladığınıza bağlı tabii!
13 yıllık AKP hükümetleri döneminde “istikrar” şöyle tecelli etti:
Devletin içinde “paralel” bir yapı oluştu. Bu yapı, polisi, adliyeyi ele geçirdi, Silahlı Kuvvetler’e bile sızdı, Milli Eğitim deseniz zaten hepten gitmişti.
Milli Eğitim deyince orada biraz duralım: 13 yılda üniversite ve liselere giriş sistemi en az beş kere değişti. Veliler, çocuklar serseme döndü. İnsanların çocuklarını imam hatiplere zorla göndermeleri için düzenlemeler yapıldı.
“Dershaneler kapanacak” dediler, liseler bile dershaneye dönüşmek zorunda kaldı. Matematik, fen, Türkçe, yabancı dil öğretemiyoruz, eğitim sistemimiz dünyanın en kötü eğitim sistemleri arasında.
Ekonomiye bakalım:
Ekonomi, üç yıldır potansiyel büyüme oranının altında büyüyor. İşsizlik artıyor.
Gayrisafi Yurtiçi Hasıla dolar cinsinden düştü. İhracat 7 aydır istikrarlı olarak düşüyor. Türk Lirası sürekli değer kaybediyor, ilan edilmemiş devalüasyonlarla döviz cinsinden hepimiz fakirleşiyoruz.
Ya dış politika?
“Bütün komşularımızla sorunlarımızı çözeceğiz” diye yola çıktılar, neredeyse her komşumuzla aramız bozuk. Suriye işini mezhepçi bakışları yüzünden kaşıdılar, güney sınırlarımız delik deşik ve Peşaver’e döndü. “AB’ye gireceğiz” dediler, uzun süredir ağızlarından AB sözünü duymadık.
“Terörü bitireceğiz, analar ağlamayacak” dediler, her gün asker–polis gencecik insanlar bayrağa sarılı tabutlarla toprağa veriliyor.
“Barış süreci” dediler, “Yok yanlış yaptık, vazgeçiyoruz” diyorlar.
Listeyi uzatabilirim ama gerek yok.
Bu, insanların özleyeceği bir istikrar tablosu değil.
Her işi yüzlerine gözlerine bulaştırmakta çok istikrarlı davranıyorlar çünkü!

Haberin Devamı

Şaka değil, gerçek


1“AKP ile CHP genel başkanlarının daha fazla zaman kaybına izin vermeden koalisyon zemininde bir araya gelmek için fedakârlık göstermeleri ülkemiz için hayati önemdedir.”
2 “Bu iki parti, tarihin kendilerine yüklediği büyük sorumluluktan kaçmamalı, milli menfaatler doğrultusunda hükümet kurmak için kolları sıvayacak irade ve özeni sergileyebilmelidir.”
Bu iki cümleyi “büyük koalisyon” isteyen iş çevrelerini temsil eden birisi söylemedi.
Bu cümleler, bir an önce hükümet kurulmasını isteyen bir yorumcuya da ait değil.
Bu cümleleri, ununu eleyip eleğini de duvara asmış eski bir devlet–siyaset adamı da kurmadı.
Bu iki cümleyi kuran kişi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli!
İktidara gelip programını uygulamak için milletten oy istemiş bir partinin lideri.
Millet de ona bir koalisyona girmesine yetecek kadar oy vermiş ama o ısrarla başkalarının hükümet kurmalarını istiyor.
Karşı olduğu iki partinin birleşerek hükümet kurmasını “ülke için hayati mesele” olarak görüyor!
Şaka gibi ama şaka değil, ciddi!

Yazarın Tüm Yazıları