‘Kaçak Saray’ın Erdoğan’ın imajına katkısı

CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan’ın “Kaçak Saray”ı, Batı basınının da ilgi odağı olmuş durumda.

Haberin Devamı

Olması da çok doğal, çünkü belli ki bu durumu tam olarak kavrayamıyorlar.
Kavrayamıyorlar, çünkü geleneksel olarak cumhurbaşkanlarının çalıştığı bir köşk varken, neden yenisine ihtiyaç duyulduğunu anlayamıyorlar, bu bir.
İkincisi, binanın kaçak olarak bir orman arazisine nasıl olup da yapılabildiğini hiç anlayamıyorlar.
Üçüncüsü, Erdoğan’ın bizzat çektirip medyaya servis ettiği fotoğraftaki görüntü, onlara bir demokratik ülke liderini değil, Putin’i çağrıştırıyor. International New York Times’da geçen gün buna özel bir vurgu yapılmıştı.
Dördüncüsü, akılları bu büyüklüğü almıyor!
Kaçak Saray’ın, Britanya Kraliçesi’nin oturup çalıştığı
Buckingham Sarayı’ndan, Fransa Cumhurbaşkanı’nın oturup, çalıştığı Elysee Sarayı’ndan ve ABD Başkanı’nın oturup çalıştığı Beyaz Ev’den büyük olduğuna özel bir vurgu yapılıyor.
Ve elbette Kaçak Saray’ın maliyeti de bir diğer akıl almaz faktör.
Kaçak Saray’ın maliyeti en iyimser hesaplarla 350 milyon dolar gibi görünüyor ki bu da demokratik bir ülkede hesapsızca harcanabilecek bir tutar değil.
Bütün bunlar bir araya geldiğinde ortaya çıkan da “demokrat bir lider” tablosu olmuyor haliyle!

Haberin Devamı

Demokraside hesap verilir

NASIL bir ülkede, nasıl bir yönetim altında yaşadığımızın en iyi örneği Erdoğan’ın Kaçak Saray’ı oldu.
Kaçak Saray’ın tam olarak kaça mal olduğunu biz vergi mükellefleri bilmiyoruz.
Bina vergilerimizle yapıldı, bin odası var, 50 dönümden büyük bir kapalı alanı var, içinde Erdoğan ve ailesinin yaşaması için üç katlı bir villa var, bahçesine ahırlar yapılacak vs. ama kaça mal olduğunu bilmiyoruz.
Bir demokrasi ile demokrasi olmayan yönetim biçimini ayırt edebileceğimiz temel husus, şeffaflıktır.
Vergi mükelleflerinin ödediği paralar, babanızın parası değildir.
Nereye, nasıl harcandığının hesabını halka vermeniz gerekir, halk adına bu harcamaların denetlenmesi gerekir.
Bu binanın 350 milyon dolar civarında bir paraya mal olduğu tahmin ediliyor.
Bir demokraside asla olmaması gereken bir şey, bu hesabın “tahmini” olmasıdır.
Niye çıkıp dürüstçe açıklamıyorlar diye kendinize sorun ve yanıtını da kendinize verin!
Açıklamıyorlar, çünkü belli ki açıklarlarsa bu israfı ve hovardalığı uygun bir kılıfın içine sokmaları zor olacak.
Kaçak Saray, devletin öteki inşaat işlerindeki usullere uyularak yapılmadı.
Açık eksiltme usulü bir ihale olmadı.
İnşaat, “özellikli” bir bina olduğu için doğrudan sipariş yöntemiyle yaptırıldı.
CHP Grup Başkanvekili ve Sinop Milletvekili Engin Altay, Kaçak Saray’ın yapılması sırasında müteahhit firmaya, fahiş ödemeler yapıldığını ortaya koyan bir Sayıştay raporunu gündeme getirdi.
Buna göre “makine ile her derinlikte yumuşak ve sert toprak kazılması” imalatının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı resmi birim fiyatı 3.10 lira iken, müteahhide yüzde 1120 fazlasıyla 37.19 lira ödenmiş.
“Makine ile her derinlikte yumuşak ve sert küskülük kazılması” imalatının birim fiyatı 4.55 lira iken, müteahhide yüzde 980 fazlasıyla 44.61 lira, “El ile kum-çakıl serilmesi” imalatının resmi birim fiyatı 3.49 lira iken, yüzde 1915 fazlasıyla 66.85 lira ödenmiş.
Liste böyle uzayıp gidiyor!
Hatta aynı iş için müteahhide üç ayrı fiyat üzerinden ödeme yapıldığı bile Sayıştay raporunda yer alıyor.
Bu açıklanmaya muhtaç bir durum ama elbette açıklama yapılmıyor!
“Yaptırdıysam ben yaptırdım, ödediysem ben ödedim, size ne” tavrı var ama ödenen para bizlerin parası!
Ve kusura bakmasın ama bir demokraside kabul edilebilir bir durum değil.
Böyle şeyler diktatörlük altında yönetilen memleketlerde olur.

Haberin Devamı

Danışman!

THK Genel Başkanı’nın oğlu, “danışmanlık” işindeymiş.THK’ya helikopter satan şirkete “danışmanlık” yaparak, bir milyon liraya yakın bir para aldığı iddia ediliyor.
Demek ki “Yeni Türkiye”nin en gözde işlerinden biri bu!
Bakıyorum, devlette önemli görevlere gelen babaların çocuklarında ani bir zihin açıklığı başlıyor.
Ve o zihin açıklığının farkına varan akıllı tüccarlar, hemen bunları kendilerine danışman yapıyorlar.
Artık ne akıllar veriyorlarsa hepsi “yürü ya kulum” oluyor!
Eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu da böyle ani zihin açıklığı nedeniyle danışmanlık kadrosu kapanlardan.
Tabii Egemen Bağış’ın danışmanlık yapacak yaşta çocuğu olmadığı için o ne yapsın, mecburen kendisi almış “danışmanlık” ücretlerini!

Yazarın Tüm Yazıları