Gül’ün ifadesi belli ki rahatsız etmiş

ESKİ Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, kendi isteğiyle gitti ve “kayıp trilyon” davası ile ilgili olarak ifadesini verdi.

Haberin Devamı

Bırakın devlet yetkililerinin, sıradan sivillerin bile ifade vermekten kaçındıkları bir ülkede, bir eski Cumhurbaşkanı’nın, buna zorlanamayacağını bildiği halde gidip savcıya ifade vermesi, sembolik bir değer taşıyor.
Kimsenin hukukun üstünde olamayacağını zarif bir şekilde vurguluyor.
Gül’
ün bu tavrının, “bir yerlerde” de değerlendirilmiş olduğunu tahmin etmek zor değil.
Hatta bir adım daha ileri giderek “Ne yapmak istiyor, böylece bir mesaj vermeye mi çalışıyor” diye öfkeyle karşılandığını bile tahmin edebiliriz.
Nitekim “yandaş medyanın” bu haber ile ilgili tutumu, bu tahmini kolaylaştırıyor.
Belli ki bu gazetelere yerleştirilmiş “Alo Fatih” türü siyasi komiserler de aynı değerlendirmeyi yapmış.
Haber, Akşam, Habertürk ve Yeni Akit’te hiç yok!
Sabah
, 15. sayfasının en dibine gizlemiş, belli ki kimse okuyup üzerinde düşünmesin istenmiş.
Star da aynı yoldan gitmiş, haber 16. sayfasında küçücük verilmiş.
Yeni Şafak’ta bir “paralel sızma”dan kuşkulanıyorduk zaten, haberi 14. sayfasından vermiş ama saklamaya da teşebbüs etmemiş.
Belli ki Gül’ün bu tavrı, siyasi bir mesaj olarak da algılanmış ve “büyük ustanın” sinirleri daha fazla bozulmasın denilerek haber görmezden gelinmiş.

Haberin Devamı



Saklamaya çalışıyorlar ama boşuna

RÜŞVET ve yolsuzluk soruşturmasında eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in, Reza Zarrab’ın bizzat yazdığı bir referans mektubunu “Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı” sıfatıyla imzaladığı ortaya çıktı.
Bununla da bitmiyor, Zafer Çağlayan’ın da Reza Zarrab’dan 325 bin lira “katkı” aldığı, bizzat eski bakanın danışmanı tarafından doğrulandı.
Zarrab bu parayı bir kurye aracılığıyla “nakit olarak” Bakan’ın danışmanına göndermiş, o da Çağlayan’ın Mersin’deki seçim kampanyasında bu parayı kullanmış.
“Hükümet darbesi” diye sunulmaya çalışılan rüşvet ve yolsuzluk soruşturması ile ilgili son derece önemli bu gelişmeler, tahmin edebileceğiniz gibi “yandaş medyaya” yansımadı.
Sabah, Akşam, Habertürk, Star, Yeni Şafak ve Yeni Akit, TBMM komisyonuna verilen bu ifadeleri okuyucularından sakladı.
Neden sakladıklarını biliyoruz.
Saklıyorlar, çünkü bu rezilliği aylardır “hükümet darbesi, montaj, şantaj” diye örtbas etmeye çalışıyorlar.
Ama şimdi bizzat tanık ifadeleriyle de ortaya çıkıyor ki Reza Bey kardeşimiz ile bu eski bakanlar arasında, normal bir demokratik siyaset düzeninde kurulması kabul edilemeyecek bir parasal ilişki var.
Onlar da tıpkı İstanbul’da soruşturmayla ilgili takipsizlik kararı veren savcı gibi davranıyorlar, bu işin üstünü örtebileceklerini zannediyorlar!

Haberin Devamı

Üçüncü Köprü rant sorununu çözdü

ULAŞTIRMA Bakanı Lütfü Elvan, İstanbul’da yapımı süren üçüncü köprünün İstanbul trafiğinin sorunlarını çözemeyeceğini söyledi.
“Avrasya Tüneli’ni yapsak, üçüncü köprümüz tamamlansa da İstanbul’un trafik sorunu çözülmez” dedi.
Bu sorunun çözümü için başka projeler varmış, Bakan yakında onları da açıklayacakmış.
Üçüncü köprünün, İstanbul’un trafik sorununu çözemeyeceği bir sır değildi zaten. Çünkü yeri yanlıştı!
Ama “Büyük Usta” bir gün helikoptere bindi, İstanbul’un üzerinde tur attı ve üçüncü köprünün bugünkü yerine yapılmasını emretti.
“Bu köprüyle transit trafik İstanbul’un içinden geçmeyecek, trafik rahatlayacak” dedi.
Karayolları’nın İstanbul 3. çevreyolu ile ilgili çalışmaları, 1995 yılında başladı ve 1998 yılında tamamlandı.
Bu çalışmada, mevcut ulaşım sistemleri ve Marmaray Projesi dikkate alınarak 3. köprünün bir metro hattını da içerecek şekilde Marmaray’ı tamamlayacak bir “kuzey ringi” oluşturması gerektiği belirtiliyordu.
İstanbul’un orman ve su kaynaklarının bulunduğu ve mutlak surette korunması gereken 2. çevreyolunun kuzeyindeki Boğaz bölgesinde hiçbir şekilde çevreyolu ve köprü yapılmaması gerektiği ortaya çıkıyordu.
İstanbul Boğazı karayolu geçişlerindeki “transit trafik”, toplam trafiğin yüzde 2’sini oluşturuyor.
Dolayısıyla bugün yapılmakta olan ve transit trafiği taşıması düşünülen köprünün, trafik sorununu hiçbir şekilde çözemeyeceği o tarihten beri biliniyordu.
Ama “Büyük Usta” emretti, on binlerce ağaç kesildi, İstanbul’un kuzey ormanlarının ve su kaynaklarının tahrip edilmesi pahasına bu iş yapılıyor.
Şimdi de Ulaştırma Bakanı, yıllardır bildiğimizi bize tekrarlıyor: Yapılmakta olan üçüncü köprü, İstanbul’un trafik sorununu çözmeyecek!
Neyi çözdü peki?
O civarda arazileri kapatanların, yatırdıkları paraları misliyle geri almaları sorununu çözdü tabii!

Yazarın Tüm Yazıları